Bu yazının başlığı, “Salim arkadaşlar bir şeyler çeviriyor ama hayırlısı bakalım...” olacaktı.

Son dakika kararıyla değiştirdim.

Muhtemeldir ki, Başbakan Erdoğan’la Leyla Zana’nın görüşmesine de, başlıkta ifade edilen konuyla ilgili “anlam” yükleyecekler...

Mutlaka yükleyecekler...

Konu, Aydınlık gazetesinin büyük bir kampanyayla duyurduğu, “Öcalan nerede?” haberi...

Habere göre, terör örgütü lideri (artık “manevi lider” dememiz gerekecek) Abdullah Öcalan, MİT`in VIP görevlileri için kullandığı çelik zırhlı operasyonel helikopterle sık sık Bursa’nın Çekirge bölgesindeki bir misafirhaneye götürülüyormuş.

Misafirhane, MİT’e aitmiş...

Şöyle oluyormuş:

MİT’e ait siyah renkli helikopter İmralı’ya “gizlice” iniyormuş. Öcalan hücresinden çıkarılıp “gizlice” helikoptere bindiriliyormuş. Gizlice inip gizlice havalanma özelliğine sahip helikopter, Bursa’nın Çekirge bölgesine inip “emaneti” (yani Öcalan’ı) MİT Bursa Bölge Başkanlığı Merkez Misafirhanesindeki yetkililere teslim ediyormuş.

Misafirhane, Öcalan’la yapılan görüşmeler için “ara istasyon” işlevi görüyormuş.

 

Son aylarda ortalarda görünmeyen, avukatlarıyla görüşmesine dahi izin verilmeyen, adeta “yer yarıldı da içine girdi” dedirten Öcalan, zamanın büyük bölümünü bu misafirhanede geçiriyormuş.

Haber bu...

Böyle büyük ve “sansasyonel” bir haber yapılır da, “kaynak” gösterilmez mi?

Kaynak yok...

Kaynak, Aydınlıkçıların hayal gücü...

Ki, bu hayal gücünün nerelere uzandığını, ne tür (vahim) sonuçlara yol açtığını, “Türk solu ve Aydınlık” başlığı altında yazılanların toplamına bakarak öğrenebilirsiniz.

Biliyorsunuz, Öcalan’ın İmralı’da olmadığı iddiası, önce MHP’liler tarafından dile getirilmişti.

Sonra Aydınlıkçıların eline (pardon diline) düştü.

Düpedüz uydurma bu haberle (çünkü kanıt yok, tanık yok, belge yok, bilgi yok, itiraf yok, beyan yok, kayıt yok, kuyut yok), bir gazeteden daha fazlası olan Aydınlık ne amaçlıyor olabilir?

Bilmiyorum...

Sadece, “Arkadaşlar bir şeyler çeviriyor ama, ne?” diyebiliyorum.

Hemen aklıma, yine aynı gazetenin, “patlayan” Oslo görüşmelerini veriş biçimi geldi...

 

İlginçtir, Oslo görüşmelerinin ses kaydı internete düşer düşmez, MHP’ye yakın gazeteleri aratmayacak bir refleksle, bol bol “gazi” ve “şehit yakınları” haberi yaptılar...

İşte efendim, devlet görevlilerinin Oslo’daki temaslarını “sindirilemez” bulan gaziler, öte yandan Uludere’de hayatını kaybeden yurttaşların ailelerine ödenen “tazminata” dikkat çekmişler, çok öfkelenmişler ve suç duyurularında bulunmuşlar.

Bu haberleri okuyunca, ben de şu soruyu sormuştum:

Devlet görevlilerinin Oslo’daki temaslarını “sindirilemez” bulan gazilere tercümanlık yapıyorsunuz... Suç duyurularının “hızla diğer il ve ilçelere yayıldığını” müjdeliyorsunuz... Aferin çok iyi ediyorsunuz da...

Bu tecessüs bağlamında Bekaa’da yapılan “özel görüşmeyi” nereye koyuyorsunuz?

Doğu Perinçek’iniz Bekaa’da, Öcalan’la görüşmüştü.

Bunun “gazetecilik çerçevesinde” yapılmış bir görüşme olduğu söylenmişti ama bir gazeteciden daha fazlasıydı Perinçek...

Tören kıtasıyla karşılanmıştı...

Hasan Cemal’inden Fatih Altaylı’sına, daha önce hangi gazeteci “tören kıtasıyla” karşılandı ve sizin buna cevabınız nedir?

Cevap gelmedi takdir edersiniz ki...

Biz cevap bekleyeduralım, yarın, “Bursa’da Öcalan’a ev bakılıyor” haberiyle çıkarlarsa şaşırmayın...

Onlar bunu da yaparlar.

(Star gazetesinden alınmıştır)