Ankara’daki diplomatik kaynaklar, Arap Birliği’nin Şam’ı uyararak Suriye’nin Birliğe üyeliğini askıya alma tehdidinde bulunmasının Ankara’nın Beşar el Esad yönetimiyle Baas rejimine karşı elini güçlendirdiğini belirtiyorlar. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bugün Fas’ta katılacağı “Türk-Arap Forumu” bu nedenle de önem kazanmış bulunuyor.
Ankara Arap Birliği’nin Suriye kararını desteklerken, Fas’taki Forum sayesinde Şam’a karşı bundan böyle izlenecek yolun da biraz daha netleşmesi bekleniyor. Arap Birliği üyeleri de Türk-Arap Forumundan hemen sonra kendi aralarında toplanacaklar. Bu toplantıdan da, yarına kadar tanınan süre zarfında Suriye’de sivillere saldırıların durdurulmaması ve muhaliflerle görüşmelere başlanmaması halinde izlenecek yolun da netleşmesi bekleniyor.
Konuştuğumuz dışişleri çevreleri, artık sözüne güvenilemeyen Suriye’deki rejimin büyük olasılıkla istenen talepleri yerine getiremeyeceğine inanıyorlar. Bu nedenle Suriye’nin, kurucuları arasında olduğu, Arap Birliği üyeliğinin askıya alınacağını düşünüyorlar.

Ankara askeri müdahaleye karşı
Bunun da Türkiye’nin sürdürdüğü diplomatik çabalarla uyumlu olduğu belirtiliyor. Zira Suriye’ye karşı herhangi bir uluslararası askeri müdahaleye karşı olan Türkiye, esas itibariyle diplomatik, siyasi ve ekonomik baskı yolunun izlenmesini istiyor.
Suriye’nin, Arap Birliği’nin kararından hem sonra Birliği acil toplantıya çağırma ihtiyacını duyması, bu arada Suriye’deki Türk, Suudi, Katar ve Fransız misyonlarına karşı düzenlenen saldırılar nedeniyle gelen tepkiler üzerine Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in “özür dilemesi” de Ankara’yı cesaretlendirmiş bulunuyor.
Sonuçta bu gelişmeler Baas rejimine dönük siyasi baskıların işe yaradığını gösteriyor. Dışişleri çevreleri Türkiye’nin Suriye’ye karşı bundan böyle izleyeceği politikanın aslında Suriye’ye bağlı olacağını vurguluyorlar. Bu arada Ankara’da Suriye’ye karşı olası yaptırımlar değerlendirilirken, özellikle ekonomik yaptırımların çok iyi düşünülmesi gerektiği belirtiliyor.
Dışişleri çevreleri Suriye halkının aslında rejime dönük olması gereken bu tür yaptırımlardan olumsuz etkilenmemesinin önemini vurguluyorlar. Türkiye’nin henüz yaptırım kararı alma aşamasına gelmediği belirtilirken, bu açıdan gelişmelerin de Esad yönetiminin bundan böyle alacağı kararlara bağlı olacağı vurgulanıyor. Türkiye’nin bu konuda Fransa ve Almanya ile diyalog içinde olduğu da bildiriliyor.

Türkiye’ye tampon bölge gaz
ı
Yabancı basında sık sık dillendirilen Türkiye’nin Suriye’ye askeri açıdan tek taraflı olarak müdahale etmesi olasılığı veya Suriye topraklarında “tampon bölge” kurması konularıyla ilgili sorularımızı da yanıtlayan Dışişleri çevreleri, “birilerinin bu açıdan Türkiye’ye gaz vermeye çalıştığına” inanıyorlar.
Söylenenlerden Türkiye’nin,  Suriye’den güvenlik çıkarlarına yansıyacak olumsuzluklara ve yangının büyümesi halinde o ülkede ortaya çıkacak ve yüz binleri etkileyecek çok vahim insani durumlara karşı gerekli her türlü askeri “ön tedbirleri”  aldığını anlıyoruz.
Böylece sözü edilen “tampon bölgenin” kurulması için gereken şartlar da ortaya çıkmış oluyor. Türkiye’nin bunun dışındaki hallerde Suriye’ye herhangi bir askeri müdahalede bulunmasının söz konusu olmadığı,  Ankara’nın Suriye stratejisinin temelinde askeri değil, siyasi, diplomatik ve ekonomik baskının yattığı ısrarla vurgulanıyor.