Sadece Aziz Paulus Katedrali, Kraliyet Rasathanesi veya Hampton Court Sarayı değil; başkent Londra dışında da kıymetli eserler, yakışıklı binaları bıraktı. Cambridge’ten Oxford’a, Lincoln’den Windsor’a kadar 100 civarında eser... ‘Adeta Türkiye’nin Mimar Sinan’ı’ der BBC kendisi ile ilgili hazırladığı belgeselde veya Mimar Sinan için hazırladığı belgeselde.

90 yıllık yaşamında sadece 52 tane kilise bırakıp ebediyete göceli 300 yıl oldu.

O halde biraz daha yakından…doğum gününde…

Biz onu mimar olarak tanısak da aslında ilk gözdesi mimari değil fen ve matematik idi. Kariyerinin başlangıcında da zaten Greenwich Kraliyet Rasathanesi’nde çalıştı. Ama 1663 yılında Cambridge Üniversitesi’nin Pembroke Okulu şapelciği ve 1664 yılında da Oxford Üniversitesi Sheldonian Tiyatrosu’nu da tasarlayınca mimari esas zevki, gözdesi ve onu hatırladığımız başarı alanı oldu.

Yine de hayatında şehri yutan Büyük Londra Yangını dönüm noktası oldu. 87 kilisenin yok olduğu yangından sonra şehri yeniden imar etme planı ona verildi ve Londra için 52 kilise inşa etti.

Şehri yeniden inşa etmek için kurulan komisyonda yer alsa da Aziz Paulus Katedrali için sunduğu öneri parlamentodan iki kere red aldı, üçüncüsü kabul edildiğinde yangının üzerinden 9 sene geçmişti. İnşaatı 20 seneden fazla sürdü, 1697 yılında açıldı ama o görkemli kubbesi için 13 yıl daha beklendi. Bu esnada inşaatı bir an evvel bitirmesi umuduyla Wren’in maaşı yarıya indirildi.

Mimar Sinan’a benzetiliyor dedim ya…Süleymaniye Külliyesi’ni inşa ederken temelinde bu kadar zaman kaybetmesi günümüze kadar gelen bir birşey, bir söylenti değil midir?

Yani İngilizler’in belleğinde şaşırtıcı derecede mühim bir yere sahip olan yangının tek kazancı oldu diye kendilerini avutur tarihçiler. Çünkü eğer şehir yanmasaydı ve konutların yanında bu kadar kilise ortadan kalkmasaydı görkemli Aziz Paulus Katedrali de inşa edilmeyecekti.

Nasıl ki Michelangelo Aziz Petrus Kilisesi'ni yaparken sanatının en iyi parçasını sona sakladıysa, Roma’nın kubbesini en şahanesinden kıldıysa…

İşte…Wren de öyle yaptı…Kaldı ki hem neoklasik, hem gotik ve hem de barok elemanlar kattı.

Tabi mimar karşılaştırması yapmak uygun olmaz; dönem, şartlar, inşaat tekniği, ve ülkeler farklı ancak Mimar Sinan da aynı şeyi yapmadı mı? O da en tecrübeli aşamada kondurmadı mı kubbesini 8 sütun üzerine!

...

Mimar Wren...Londra'da kaç tane deneme, irili ufaklı kilisenin ona ait olduğunu hiç zahmet edip saydınız mı? Aziz Paulus Katedrali’nin çevresinde… Bir kaçının içine girdiniz mi?

Tam 52 tane…her izin gününde birini keşfe dalsanız, içinde öğle vakti verilen canlı konsere katılsanız 52 haftanız yani 1 yılınız geçer.

Tıpkı Mimar Sinan da bu şekilde, eseri olan 77 caminin 39 tanesi İstanbul’da değil mi? Üsküdar’dan Kadırga’ya kadar.

Londra İnşaat Yönetmeliği 1888 yılında aldığı bir kararla ‘ hiçbir bina Aziz Paulus Katedrali’ni gölgede bırakacak, silüetine zarar verecek, etraftan görülmesini engelleyecek şekilde inşa edilemez’ dedi.

Son olarak da Merkür Gezegeni’nin Wren isimli bir krateri var, mimarın adıyla...

Daha ne olsun!

Ruhu şad olsun!