1831 yılında Güney Amerika sularında, Galapagos Adaları’nda, Avustralya ve Yeni Zelanda’da doğa bilimci olarak yaptığı gözlemleri tamamlayan Charles Darwin İngiltere’ye geri döndü. 1836 yılının 2 Ekim günü, bundan 187 yıl önce…bugün.
‘Türlerin Çeşitliliği’ der Darwin…
‘Bir canlı türü başka bir canlı türüne dönüşebilir’ der Darwin.
‘Mutasyon ayının postundaki renk değişimidir’ der Darwin.
O, teorisi ve bilime katkıları tutuculuğun hüküm sürdüğü ülkelerde fosil olsa da bilime yaptığı katkıları yadsıyacak değiliz. Anmak…bilerek ve anlayarak inşallah…bir gün.
Bu 2 Ekim günü kendisinin izlerine İngiltere’de nerelerde rastlayabileceğinize de bakmak uygun olmaz mı?
Britanya’nın en uzun nehri Severn onun hayatında önemlidir. Shrewsbury’de bugün ayakta olan evlerinde her sabah kahvaltıdan önce dedesi tarafından doğaya keşfe gönderilirmiş. Bu sayede onun doğadan esinlendiği bilinir. Bu sayede hayatı boyunca alışkanlığı olacak doğa ile baş başa kalma, yalnız kalma ve düşünerek üretme alışkanlığı gelişti de denir.
Doğduğu ve çocukluğunun geçtiği ev bugün müze; doğduğu odaya varıncaya kadar girin, en sevdiği kurabiyelerden/keklerden tadın lezzetli sütlü çayınız eşliğinde.
Babası Edinburg Üniversitesi’nde tıp eğitimi alsın istedi ama olmadı. Cambridge Üniversitesi Christ College bünyesinde din adamı olmak için gönderildi ama o taşlara, fosillere, hayvan ve bitki türlerine ilgi duydu. Zaten okul başarısı da çok iyi değildi ve böcek toplayıcılığına daha o zamanlar başlamıştı. Güney Amerika'ya yaptığı seyahat ile egzotik hayvanları inceleme fırsatı bulunca da ‘…hayatım boyunca ilgi duyacağım şey…’ diye yazdı kız kardeşine.
Darwin’in buradaki evi bugün Biyoloji Okulu’nun bulunduğu yerdir. Türkiye'de en bilinen ve belki de en çok lafı edilen bilim adamıdır kanaatimce… Ne demiş diye bir okumak lazımdır. ‘Türlerin Kökeni Üzerine’ isimli en ünlü eserine esin kaynağı olan mercan kayalıklarına ilişkin eserini (Mercan Kayalarının Yapısı ve Dağılımı) burada yazdı.
Binası üniversitenin diğer yapıları gibi görkemli olmasa da fikri öyle… Ülkemizde unutulmaya yüz tutmuş bu kıymetli şahsiyete elbette bir okul ismi verilecekti ve oldu… Darwin’in Koleji…
Okulun öğrencilerinin yarısı elliyi aşkın ülkeden gelen bilim insanlarıdır ve okul üniversitenin sadece yüksek lisans ve doktora eğitimi veren ilk okuludur.
Kadınlar da Nobel alıyor bu çatının altında…
Eserlerine ilham veren Amerika seferinden dönünce önce birkaç ay jeolog olarak Cambridge bünyesinde kalsa da sonra Londra'ya taşındı; Gower Street 110 numara bugün onun adını yaşatıyor, Londra Üniversitesi, Biyoloji Binası üzerinde. English Heritage mavi plakaları sağ olsun!
Dinsel öğretinin benimsediği yaradılış inancına karşı çıkacak cesaretine karşın kuzenine kendisiyle evlenmek istediğini zorlukla söyleyebilmiş.
Zor da olsa evlendi tabi; o birinci dereceden kuzeni dayısının kızı Emma ile.
Bence 40 yıl karısı ve çocuklarıyla yaşadığı Kent yakınındaki Down House müze evini mutlaka görmek gerekir. English Heritage’a ait nazik ve özenli ellerde. Burada Türlerin Çeşitliliği eserini açık hava laboratuvarında yazdı ne de olsa.
Türlerin Çeşitliliği eserinde Darwin tek bir canlının evrim geçirmeyeceğini canlı türlerinin nesiller boyu evrime tabi olduğunu söyler. Bazıları evrim teorisi yerçekimi teorisi kadar gerçektir ve evrim olmuştur, bunun baş aktörü de çevredir der.
Yani gelişimin yavaş adımlarıdır evrim. Bir anda olmayan ama çevrenin de etkisiyle sürekli olan bir olgudur. Darwin de yerkürenin daimi ve milyonlarca yıla yayılan bir değişim, dönüşüm, evrim geçirdiğini söylemişti; ‘doğal seleksiyon’ demişti.
Britanya’da kaç tane doğa tarihi müzesi vardır dersiniz?
Elbette Londra Doğa Tarihi Müzesi değil sadece; Oxford şehrinden Eton’a, Brighton’dan Dorcehster’a kadar tüm doğa tarihi müzeleri Darwin demektir, ondan bahsetmemek olmaz, bunu inancı kalplerde taşıyarak da yapmak mümkündür.