Londra’nın en işlek ve en ışıklı meydanında gezmeyi, bir daha geçmeyi, gündüz ve gece ayrı görmeyi isteyeceksiniz. Londralı iseniz sık sık yapıyorsunuz da bu meydanın ortasında bizi aşka davet ettiğine inandığımız ve Eros olarak bildiğimiz heykelin tarihini, sanatçısını, alüminyum olduğunu bilmeye hakkınız da var diye düşünüyorum. Victoria Dönemi ünlü mimarı Alfred Gilbert ve ölüm yıl dönümünde.

Bugün Londra’nın sevilen simgelerinden biri olsa da, Eros’u simgelese de aslında tüm bunlar biraz da yanlış veya eksik bilinen şeyler… 

Anıt aslında çocuk işçilerin şartlarını iyileştirmeye dönük yardım derneği ve hareketinin öncüsü hayırsever Shaftesbury Earl’ü için yapılmıştır. Ölümü ile beraber hayırseverlik çabası hep hatırlansın diye anıtlaştırılan bir meydan ona atfedildi; düzenleme ve heykel yapımı işiyle mimar Alfred Gilbert görevlendirildi. Hükümet her ne kadar başlangıçta eritilmiş pirinç malzemeyi kullanabileceğini bildirse de daha sonra sözünde durmadı. Gilbert de bakır kullanmak zorunda kaldı. Ancak heykel enteresan bir şekilde alüminyumdur ve hatta dünyanın ilk alüminyum heykelidir. Çünkü bu malzemeyi kullanma denemeleri çok yeni idi 1880’li yıllarda. 

Eros Heykeli

Ona değil kardeşi Anteros’a aittir ve karşılık bulamayan olgunlaşmış aşkın ve intikamın simgesidir. Hem Eros ve hem de Anteros aşka dair duygulara hitap eder ama Eros daha ünlüdür ve daha kolay gelir.

Bizler genellikle heykelin çekiciliğine, çevrenin kalabalıklığına ve ışıklı reklamlarım görkemine kapılıp anıtın ana objesi çeşmeye dikkat edemez miyiz acaba? Çünkü çeşme hayrattır aslında. Susuzluktan ağzı kurumuşların su içmesi için yapıldı ve zincire bağlanmış 8 bardak konuldu. Ancak açılıştan bir gün sonra bardaklarda 6 tanesi çoktan çalınmıştı. Bu durumun Gilbert’i çok üzdüğü söylenir.. 

Eserine yapılan eleştiriler ağırdı ve heykelin 'iğrenç, uygunsuz ve gülünç' anıtın da 'çirkin, gösterişçi, uygunsuz ve kesin bir baş belası' olduğu yazılıp söynedi. Bu kadar saygıdeğer ve özellikle fabrikalardaki çocuk işçilerin koruyucusu-kurtarıcısı olan kişinin adını simgeleyen heykel neden çıplak bir oğlan çocuğudur diye soruldu ve eleştirildi. Ayrıca tiyatro bölgesinin kalbinde olması, tiyatrocuların ahlaksız olarak bilinmesi, cemiyet hayatının ileri gelenlerinin sanatçı metresleri, ahlaki değerlere uygunsuz yaşamın sürdüğü SoHo’ya olan yakınlığı da eleştirilerin diğer yüzüdür ve anıt ve heykelciği ile ilintilidir. 

Ancak yine de anıt Viktorya Çağı eserlerinin simgesi olarak 1892 yılından beri buradadır. Metro yapımı, yol genişletme çalışmaları, İkinci Dünya Savaşı'nın Alman bombalarından koruma çabaları gibi sebeplerle anıt ve heykel sürekli hareket ettirildi, başka yere taşındı ama her defasında geri getirildi. 

2012 yılında heykelin okunun yayları üzerine çıkan bir turist tarafından kırıldı, tabi yenisi eklendi. Oraya kadar nasıl çıkmış ilginç gelebilir veya ne işi vardı diye sorabilirsiniz ama yeni yıl kutlamalarındaki sarhoş haller ve vandalizm esas sebeptir. Hatta, 2017 yılındaki yeni yıl kutlamalarında olası bir saldırıdan korumak için ve biraz da heykele dikkat çekmek için plastikten bir küre içine alındı ama kürenin heykelciğin üzerine yıkılmasıyla biraz daha zarar gördü.

Mimar ve heykeltraş Gilbert ise…zamanında değeri bilinmese ve önemsenmese bile modern dönemde itibarı geri verildi. Günümüzde de Victorya Çağı’nın en kıymetli heykeltraşlarından birisi olarak el üstünde tutuluyor.

2017 yılında ise kendisi tarafından yapılan bir Kraliçe Viktorya büstü satılmak istenince heykelin ülke dışına, Amerika'ya götürülmesine engel olmak için gereken 1.2 milyon Poundun Cambridge şehrindeki Fitzwilliam Müzesi temin etti. Hem de oluşturulan kampanya ve bağışçılardan toplanan paralar ile. Bu çaba, toplanan miktar ve süresi harika idi değil mi?

Lanetli olduğu da düşünülen, çok eleştiri alan ve sanatçısının da neredeyse yıkımına sebebiyet verdiği için lanetli kabul bu heykelin aynısından dünyadan dört tane daha var olduğu bilgisiyle bitirmeli…birincisi Liverpool Sefton Park’taki kırık, bakımsız ve sürekli vandalların saldırısı altındadır….ikincisi Liverpool Eros Cafe’de ama kaynak yetersizliğinden depodadır…diğeri Blackpool yakınlarında kavga konusudur ve tehlikeden en uzak olanı ise Avustralya’da biz sanat galerisindedir, yalnızlık içerisinde, diğer kardeşlerinden uzaktadır.