2023 yılı için seçim anketi yapan bir uzman, ilginç bir laf etti geçenlerde:

  • “Kararsızlık diye bir şey yoktur. Kararsızlık da bir karardırdedi…

Öyle görünüyor ki;  Cumhuriyetimiz, “kararsızların kararı” ile yeni bir yüzyıla yelken açacak!...

Millet olarak, başımıza gelen musibetlerin hiçbirinden hakkıyla ders çıkaramıyoruz…

Son yüzyıla bir bakalım:

  • Ne I.Dünya Savaşından,
  • Ne II.Dünya Savaşından,
  • Ne 1960 darbesinden,
  • Ne 1980 darbesinden,
  • Ne de 15 Temmuz darbe girişiminden öğrendiğimiz doğru dürüst bir şey yok!

Aynı saflığımız, aynı gafletimiz yine devam ediyor…

Düşeni yerden kaldırmak yerine, ona  bir tekme daha atmanın hesabını yapıyoruz!

Döküleni toplamamız lazımken; pusuya yatıp biraz daha kırılmasını bekliyoruz!..

Tarih boyunca mücadele ettiğimiz ulusların hepsi, bizi daima potansiyel bir düşman olarak görür…

Avrupa, ABD, Rusya, Çin ve İran başta olmak üzere, Ermenistan ve İsrail ile birlikte çoğu Arap ülkeleri ellerine fırsat geçse; Türk Milletini bir kaşık suda boğar…

Nefretlerini ve düşmanlıklarını bazen saklıyorlar ama asla unutmuyorlar…

Fakat biz sürekli unutuyoruz… Sadece tokat yedikçe hatırlıyoruz…

  • Bunlara şirinlik yapmamızın bir faydası yok…
  • Bunlara “dost eli” uzatmanın bir anlamı yok!

Tilki ile horozun arkadaşlığı ne kadar gerçekçi olabilir?

Savunduğumuz siyaseti, desteklediğimiz projeleri ve alkışladığımız kişileri,  derin tarihin süzgecinden geçirip, didik didik araştırmak zorundayız…

  • Altında bir oyun var mı?
  • Bu bir kumpas olabilir mi?

Benzer tuzaklara düşmekten  hala kendimizi kurtaramıyoruz.

Kuyuya atılan her taşın peşine gidiyoruz.

Sürü psikolojisi ile hareket etmek kolayımıza geliyor…

Algı ve manipülasyonlara anında teslim oluyoruz!

Bu coğrafyada yaşamanın bedelleri var…

Elbette bu bedelleri ödeyeceğiz…

Kanımızı, canımızı vereceğiz…

Ama gerekirse!...

Gerekip gerekmediği konusu ise  büyük bir vebal taşır!

Bu kararı vermek hiç kolay değil…

Düşmanlarımız:

  • Milli bütünlüğümüzü parçalamak,
  • Bizi bir arada tutan değerlerimizi yozlaştırmak,
  • Hile ve tuzaklarla kaynaklarımızı ele geçirmek,
  • Üzerimizde örtülü bir hakimiyet kurmak istiyor…

Bunları bildiğimiz halde, onların değirmenine su taşımaktan sakınmıyoruz!

Birbirimizle kavga ederek, iktidar olma uğruna birikmiş her şeyi harcayarak nereye varacağız?

Dışarıda tetikte bekleyen düşmanla mücadele etmek dururken; Don Kişot gibi, önümüze çıkan her şeye kılıç sallıyoruz!

Doğru bir karar vermek istiyorsanız, doğru bir “elek” kullanmak zorundasınız:

  • Partinizin çıkarları ülkenin çıkarları ile örtüşüyor mu?
  • Kamu kaynakları hakkaniyetçe bölüşülüyor mu?
  • Halkın adaletinize  olan güveni ne durumda?
  • Kendinize layık gördüğünüz saygıyı başkasına gösterebiliyor musunuz?
  • İktidar gücünü, kişisel menfaatleriniz için kullanıyor musunuz?
  • Haksızlığa uğrayan kişiyi kimliğine bakmadan savunabiliyor musunuz?

Bu genel filtrenin haricinde; “müslüman” vasfıyla hareket etmek isteyenlerin sorgulayacakları başka sorular da var:

  • Verdiğiniz karar Allah’ın gücüne gider mi?
  • Yerinizde Hz.Peygamber olsaydı, böyle mi davranırdı?

Elimizde “Kur’an” gibi eşsiz bir kitap var…

Geçmişimiz binlerce tecrübi bilgi ile dolu…

Hacı Bektaş, Yunus, Mevlana ve daha nice hocalarımız her daim hazır!

Fakat biz;

  • O kitabı okumamakta,
  • Geçmişin yüzüne bakmamakta,
  • Dünyanın gıpta ettiği bu hocaların dersini almamakta kararlıyız!...

Anketçinin dediği gibi; hem de:

Kararsız kararlıyız!...