İngiliz Dili’nin babası olarak kabul edilen William Shakespeare 1564 yılının 23 Nisan günü doğup 52 yaşında 1616 yılının aynı günü ebediyete intikal etti. Yani, tarihçiler öyle kabul etti bu tarihi ama günümüz Gregoryan Takvimi değil de dönemin Jülyen Takvimi esas alınırsa 3 Mayıs doğumlu olması beklenir…ama yine de 23 Nisan.

Ve bu 52 yıllık yaşama sayısız şiir, en az 37 oyun ve 154 sone sığdırdı…

Avon Ozanı Shakespeare demenin daha uygun olduğunu düşünüyorum çünkü o yazdıklarını oynayan bir aktördü ve ozandı. Avon da doğduğu yer olduğu için İngiliz dilinde böyle anılır.

Yedi kardeşli William’ın diğer kardeşleri de kendisi kadar tipik İngiliz isimliydiler, mesela Anne, Margaret, Richard, Gilbert…

18 yaşında iken kendisinden 8 yaş büyük hamile bir kadınla evlendi, Anna Hathaway, Allahtan çocuk kendisinin idi. 3 çocuğu oldu ama torunu Elizabeth çocuk sahibi olmadan ölünce soyu da tükendi Shakespeare’in.

Kraliçe Elizabeth ve Kral James önünde oyunlarını sergileme şerefine ermiş olsa ve Kral James'in hamiliğinde eserlerini sergileyip kralın ve sarayın en favori kişisi olsa da ‘gentleman’ olmak için yapılan başvurusu yine de kabul edilmedi. Bunun sebebi yasak olmasına rağmen Shakespeare’in Katolik inancına mensup olması olabilir. Bir de anne tarafından akrabası ve adaşı William Arden’in kraliçeye suikast girişiminde bulunması da sayılabilir.

Ölünce kendisine doğduğu şehirde Kutsal Üçleme Kilisesi (Holy Trinity Church) içinde bir mezar yapıldı ve mezarı açılıp yanına, üzerine başka bir ölü gömülmesin diye Shakespeare bir de lanet okudu ki bugüne kadar daha hiç kimse mezarı ellemeye cesaret edemedi. Bu durumu ileri götürüp şöyle bir hurafeden de bahsedebiliriz; 1611 yılında İncil'i İngilizceye çevirtip kiliselere dağıttırdığı için Kral James’e atfen James İncili, Shakespeare 46 yaşındayken yazıldı, İncil'in 46. kitabının (Zebur’un) 46. sözü ‘sallamak’ demektir ve yine bu kitabın son 46. kelimesi de ‘mızrak’tır.

Shakespeare’in aile arması da sarı kalkanlı ve sarı mızraklıdır ve üzerinde ‘Non Sans Droict’ yani ‘Haksız değil’ yazar. Bir de İncil'den sonra en çok atıfta bulunulan eserin sahibidir bilgisini eklersek kendisinin İncil ile garip bir bağlantısı olduğuna inanılabilir. Bir de İncil’deki kelime sayısından daha fazla kelime kullandığı bilgisiyle dehşete düşebilirsiniz…dünyadan bir daha asla bu kadar sözcük zenginliğine sahip bir şahıs gelip geçmedi.

İngiliz krallığının İç Savaştan önceki en karanlık dönemi olarak bilinen Güller Savaşı ve taht mücadelelerinin İngiliz tarihine hala yön verdiği söylenir. Shakespeare’in zenginliğinin saksağan gibi, parçaları birleştirme kabiliyeti olduğunu kabul eder tarihçiler. Savaşın ve taht kavgalarının malzemelerini kullandı, etrafında olan diğer olayları da ekleyip, kurgulayıp eserlerine aktardı. Yani Güller Savaşı’nı yeniden tanımladı ve yazdı denir. Günümüze kadar kimin hain ve kimin vatanperver olduğu görüşüne/inancına ciddi bir katkısı oldu.

İncil'den sonra en çok atıfta bulunulan eserin sahibidir dedim ya; eserleri neredeyse her dile çevrildi. Bugün özellikle yaz aylarında kendi yazdığı oyunlarını oynayarak sergilediği yerlerde ama daha çok Londra, Stratford upon Avon ve Newcastle’da edebiyat ruhu canlı tutulur. Ne de olsa İngilizce’ye 3000 civarında sözcük kattı ve kendisinin kullandığı toplam sözcük sayısının 20 bin ile 30 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Akademik hayatta bugün 10 bin civarında kelime kullanıldığı bilgisi günlük hayatta ne kadar yetersiz olduğumuza bir izahat getirir sanırım.

Altın halka küpesi ile bohem bakışlı ozanın en az bir tiyatro eserini seyretmemiş olma kayıptır. Dört saat süren en uzun eseri Hamlet olmayabilir bu tabi. Ama her yıl 50 bin civarında kişi yeni tanışırmış Shakespeare’in eserleriyle zaten.

Ayrıca, halka küpeli bohem bakışı attığı tablo Ulusal Portreler Galerisinin’nin satın aldığı ilk eserdir. O galerinin derinliklerinde İngiliz tarihi dersleri verir size farklı portreler.

Shakespeare soy adını hecelemekte zorlanıyor musunuz? Endişe etmeyin, kendisi de adını hecelemekte zorlanırmış ve imzasını da her defasında farklı şekilde atarmış, kaydedilen 80 tane var.

Bir de Amerika’nın kuş türlerine etkisi var diyerek tamamlayayım; ülkenin sahip olduğu 200 milyon civarındaki sığırcık kuşu da Shakespeare ile alakalıdır. 1800'lü yılların sonlarında ozanın eserlerindeki tüm kuşların New York'un Central Park’ının dallarında uçma projesi ilginçtir bu bu sayede ülke bu kuş türüne de sahiptir.