"Biz daha iyi yaparız" diyenlere kimse inanmıyor.
"Çözüm ancak bizimle olur" diye vaat edenler "kendileriyle de olmadığını" çabuk unutmuşa benziyorlar. Onlar unutsa da herkes hatırlamakta.
"İşsizleri işveren yapacağız" popülist söylevi bize Tansu Çiller'in "herkese evinin ve arabasının anahtarı" ile Cem Uzan'in "benzinin litresi bir lira" vaatlerini hatırlatmakta.
KKTC'de muhalefet "içi boş vaatler" dışında halka pek bir şey sunamamakta.
Ana muhalefet ve muhalefete yakın medya sadece eleştiri yaparak durumu idare etmekte. UBP Kurultayı olmasaydı belki konuşacak malzeme bile bulamayacaklardı.
Kurultay öncesi toplantılarda gündeme gelen tartışma ve kavgalar muhalefet için "altın" değerinde. Bu sayede eleştirecek konu bulabilmekte.
21 Ekim tarihinde yapılacak UBP Kurultayı olmasa "acaba muhalefet ne yapacaktı ?" çok merak etmekteyim.
Allahtan 1 Eylül Barış Günü de denk düştü de biraz olsun "muhalefet yapıyormuşcasına" bir şeyler yapma olanağı bulundu.
Hükümet arada bir "dolum tesisi yapacağız" şeklinde açıklamalar yaptığında muhalefetten hemen "otomatik tepki" gelmekte. Ancak Kıbrıs Türk Halkı asıl soruya cevap alamamakta.
Hükümet bir yerde "dolum tesisi" dediğinde hemen otomatiğe bağlı bir şekilde "hayır" diyenler hangi alternatifi önermekteler? Çünkü yarın "olur ya" iktidara gelirlerse "dolum tesisi" için uygun yer sunmak zorunda kalacakları gerçeğini unutmaktalar.
Yine aynı şekilde Maliye Bakanı "ülkede aç yok" dediğinde (bence yanlış, bal gibi aç insanlar yaşamakta KKTC'de), ona tepki göstermek en kolayı. Önemli olan aç insanların KKTC koşullarında nasıl "doyurulacağına" cevap sunmak.
Aç, işsiz ve fakir insanlar "bu ülkede açlar var" dendiğinde doymuyorlar.
Açlığı, yoksulluğu ve işsizliği sadece "barış şarkıları söyleyerek" yok etmek mümkün değil. "Barış ve kardeşlik için" şarkılar söylenmeli ama alternatif ekonomi konseptleri de üretilmeli.
İşte bu konseptler ise yok!
"Geliyoruz" diyerek "gelinmiyor". Hele "işsizleri işveren yaparak" ekonomiyi düzeltmeyi vaat etmek bu konuda "hiç umut vermiyor".
Oysa ülkenin iyi bir muhalefete ihtiyacı var.
UBP Kurultayı sonucu seçilecek başkan ve hükümeti kuracak başbakan gene şimdi olduğu gibi "meydanı boş bulacaksa" durum vahim demektir.
Muhalefetsiz iktidar aslında iktidarda olanlar için de uzun vadede bir dezavantajdır.
KKTC'de meydanları ancak tanınmış sanatçılarla doldurabilen ya da bazen onu da başaramayan bir muhalefetin bu durumun nedenlerini araştırmasında yarar var. Belki de genç, dinamik, yıpranmamış ve en önemlisi karizmatik ve de bu sayede halkı heyecanlandıracak liderlere ihtiyaç var.
"Şarkılar söylüyoruz" ya da "geliyoruz" diyenlere kıyasla "Toparlanıyoruz" diyenler gerçekten toparlanmaktalar. Belki de KKTC'de yeni bir muhalefet için bir şans "klasik muhalefetin acizliği".