Almanya'da yaşamakta olan biz Türkiye kökenli politikacıların çoğuna sorsak büyük bir çoğunluğu Almanya'da Genelkurmay Başkanı konumundaki komutanın adını bilmez.


En "kıdemli" olanımız, "yani çok uzun zamandır" milletvekili olanımız belki de bugüne kadar bir tek Alman subayı ile karşılaşmamıştır katıldığı törenlerde.


Sanırım bu Hollanda ya da Belçika'da da pek faklı değildir.


İşte o nedenle bizler (Türkiye'yi Almanya'dan izleyenler) 23 Nisan Çocuk Bayramı'nın artık "çocukca " kutlanan bir şenlik olmasını memnuniyetle gözlemlemekteyiz. "Parlamenter sistem" için anlamlı bir gün olan "23 Nisan" mademki özellikle çocuklara hediye edildi o zaman gerçekten çocuklar tadını çıkarabilmeli.


2002 öncesi Türkiye yöneticileri, bir çok tarihi şahsiyet ve günü de istismar ettikleri gibi "23 Nisan'ı" da hep istismar ettiler. "Çocuk Bayramı" diye tanımladıkları bayram genelde her on yılda bir darbe yapmakta olan üniformalıların "gövde gösteri platformu" olarak kullanıldı.


23 Nisan günü tüm haber programları "bir ilkten" bahsetmekteydi. Neymiş artık "komutanlar da" 23 Nisan Kokteyli'ni boykot etmemişler. Demokrasilerde demokratik seçimle gelenlerin emrinde olan ordu demekki geçmişte farklı bir konumdaymış. Nasıl oluyordu da, demokratik seçimle belirlenen bir parlamentonun kokteylini o parlamentonun aldığı kararları uygulamakla yükümlü şahıslar boykot edebiliyorlardı? Cevabı biliyoruz.


Halkın kararını "beğenmeyip", "seçtiği vekilleri tanımayıp" meclisin kokteylini boykot etme eylemini hiç bir demokratik ülke kamuoyuna anlatamazsınız.


12 Mart'lar ya da 12 Eylül'ler durup, dururken olmadı.


Hükümetin kararlı tutumu olmasa ve yargı hesap sormaya başlamasa belki gene malüm çevreler "PKK'ya karşı savaş" ya da "laiklik elden gidiyor" gibi gerekçelerle yeni darbeleri gerçekleştirmek için ellerinden geleni yapacaklardı.


"Allah Türkiye'yi korudu!"


Türkiye karanlık geçmişi ile hesaplaştıkça ve belgeler ortaya çıktıkça "cuntaların" hangi amaçlarla yapıldığı ya da yapılmaya teşebbüs edildiği gözler önüne serildikçe kimlerin nasıl nemalandığı ve demokratik bir ülkenin demokrasisini ayaklar altına alarak ülkeyi karanlıklara boğduğu da açık ve net görülüyor.


KKTC'de bundan yeterince nasibini almıştı.


Eski Türkiye'ye "körü körüne" bağlı olanlar ve eski Türkiye sisteminden "hep nemalanmaya alışmış olanlar" şimdi yeni Türkiye'ye ayak uyduramamaktalar. Bunu en son UBP içinde yaşanan kavgada da gördük.


Eski Türkiye'den "nemalanan" malüm çevreler "yeni Türkiye'ye" mesaj yollamaya çalıştılar ama tutmadı!


Artık herkesin farkına varmasında yarar var.


23 Nisan Çocuk Bayramı "çocuk bayramı" oldu ve bu çok iyi!


İnşallah Kıbrıs Sorunu konusunda da Kıbrıslı Türkler için en doğrusu gerçekleşecek.


Kürt Sorunu'nu bu derece kararlı çözme aşamasında olan "anavatan" emin olunuz "Kıbrıs Sorunu'nu" da aynı kararlıkla çözecektir. Elbette Kıbrıslı Türklerle birlikte ama "2002 öncesinin KKTC"si" ile değil. KKTC'de değişim işte bu açıdan çok anlamlı!


Normalleşen 23 Nisan, "çocukların çocukca şenliklerde gülüp oynadığı" bir Türkiye umut vaat ediyor!