Bir kifayetsiz muhterisin kişisel kariyer hesaplarına feda edilen, koskoca bir parti…
Bağımsız Türk Yargısının verdiği tutuklama kararına karşı sergilenen hazımsızlık…
Anamuhalefet Genel Başkanı’nın, cümle marjinal örgütleri sokağa, teröre çağırması…
Partinin tertemiz bir Kurultay yapamayışı…
Son yapılan Genel Kurulun mahkeme tarafından iptal edilmesi ihtimali… Buna karşı bir tedbir olarak, 6 Nisan’da yapılmak üzere alınan Olağanüstü Kurultay kararı… Ve bu kararın iptali için, bizzat CHP’liler tarafından açılan iptal davası…
Yahu temiz bir Kurultay yapmak, bu kadar mı zor? Evet, zor… Eğer koskoca, köklü bir siyasî parti, bir siyasî hokkabazın, kifayetsiz muhterisin şahsî ihtiraslarına kurban edilirse, gelip dayanacağı yer burasıdır.
CIMBIZLA, ÇARPIT GİTSİN
Bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimi için ortaya çıkarılan adayın, geride kalan 10 küsur senede sergilediği marifetler, Cumhuriyet Savcılığının mahkemeye sunduğu suçlamalardan ibaret.
Ama CHP Genel Başkanı Özgür Özel, çok sayıdaki suçlamadan birisini eline alıyor… Onlarca sayfalık iddianame/rapordan bir cümleyi cımbızlıyor… Sanki bütün suçlama bundan ibaretmiş gibi, üzerinde tepiniyor.
Yetmiyor, sanki tüm suçlamalar, 4 gizli tanığın anlattıklarından ibaretmiş gibi çarpıtma yapıyor. Oysa iki düzine aleni tanık ifade vermiş (ki, neredeyse tamamı içeriden), bir yığın konuşma kaydı alınmış, MASAK raporları eklenmiş, banka hesap hareketleri analiz edilmiş, kimin kiminle nerede ve kaç kez buluştuğuna/konuştuğuna dair baz istasyonu kayıtları dosyaya girmiş.
Özgür Özel, karşısına topladığı partili kitleyi, yaptığı çarpıtmalarla efsunlayabilir. Ama bu çarpıtmalar, mahkeme salonlarında ortaya saçılacakların üstünü örtmeye yetmez.
Savcılığın takibinde olan onlarca suçlamadan tek bir tanesinin bile mahkemede ispatlanması, Ekrem Beyin siyasî macerasının sonu demektir.
TEFLON OLSA SIYRILAMAZ
Kaldı ki, muhteris hazretlerinin, emek ve akıl teriyle elde edilmiş bir üniversite diploması yok. Ya diplomanın iptalini mahkemeden döndürecekler, ya da yeni bir diploma ayarlamaları gerekecek.
İmamoğlu teflon olsa, ortalığa saçılan onlarca suçlamanın tamamından sıyrılması zor.
İkinci sıradaki Cumhurbaşkanı adayları çok mu farklı? Hazretin, sustukça ‘irtifa kazanmasına’ mukabil, konuştukça kendini rezil eden halleri…
Nevruzda çocuklara pamuk şekeri dağıtan polisler için, hadsiz sözler söylemekten utanmıyor. Oysa o polislerin, engelli bir gencin sattığı pamuk şekerlerini, kendi ceplerinden ödemek suretiyle alıp, Nevruzu kutlamaya gelen çocuklara dağıtması, insanî bir davranış. Ya bunu, Saraçhane Meydanında her türlü pisliği ve kanunsuzluğu yapan terör yandaşlarının yediği haltlarla kıyaslamak nasıl bir davranıştır?.
Bu nasıl aymazlık ve şuur yitimidir?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından sokağa dökülen ‘eylem hastası’ marjinallerin, Mimar Sinan eseri Şehzadebaşı Camisi’ne yaptığı saygısızlık ve tarihî değeri olan mezar taşlarına hunharca saldırması…
Esnafın tezgâhını, camını çerçevesini indirmek…
Her şeye rağmen sükûnetini koruyan polislere; baltayla, asitle, havai fişekle, molotof kokteyliyle, taşla saldırmak…
Cumhurbaşkanının şahsına, ailesine ve merhume annesine hakaretler...
Nasıl bir eşkıyalıktır bunlar?
KİMİ VE NEYİ BOYKOT
Özgür Özel’in ağzından yapılan, yerli ve millî kuruluşların, hem de isim isim sayılarak boykot edilmesi çağrısı… Afedersiniz, siz terör örgütü İsrail’in vahşetini finanse eden Siyonist kuruluşların ürünlerine karşı başlatılan boykota katılmış mıydınız? Sahi, siz kimin hizmetkârısınız?
Her türlü alçaklık, kanunsuzluk, vandallık sergileniyor; ama CHP İstanbul İl Başkanı çıkıp; “Bu tür hadsizlikleri/çıkıntılıkları biz yapmadık; eylemlerimizi lekelemek için birileri tarafından bilerek yaptırıldı.” diye zırvalayabiliyor.
Zaten sizin tüm eylemleriniz hep ‘birileri’ tarafından organize ediliyor, teşvik ediliyor, kontrol altında tutuluyor, azami pislikleri sergilemeniz için size rota çiziliyor. Siz de ya aymazlığınızdan, ya da bile isteye, millet ve memleket düşmanı eylemlere alet oluyorsunuz.
Sahi, nedir sizin derdiniz? 23 senedir ülkeyi yöneten bir iktidar karşısında, ülkenin sorunlarına çare olabilecek bir tek siyasetiniz olmadı.
Sürekli, ‘iktidarın uğrayacağı muhtemel başarısızlıktan’ medet umarak, ülke yönetiminin, armut misali pişerek, ağzınıza düşmesini beklediniz.
YA ÖTEKİ BELEDİYELER?
Parti yönetimini ele geçirmek, ülke yönetimine samimi şekilde talip olmaktan daha cazip geldi size.
Bir de, ‘kaynakları bol’ belediyeleri ele geçirme mücadelesi verdiniz.
Ele geçirdiğiniz belediyelerde yaptıklarınız, bugün mahkemelerde dava konusu olan; yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma ve terör örgütü PKK’ya yardım etme ithamlarıyla görünür hale geldi.
Acaba bugün İstanbul özelinde gündeme gelen çalma-çırpma suçlamaları, sadece İstanbul ve ilçe belediyeleriyle sınırlı mı? Ya Ankara Belediyeleri? Konser verdirme bahanesiyle el değiştiren milyarlarca lira?.. Peki, İzmir Belediyesi ne olacak? Ivır zıvır gerekçelerle icat edilen onlarca konser… Tarkan Efendi ve benzerlerinin cebini doldurma konserleri, çok mu masum? Tüm belediyelerdeki konser, çalgı-çengi muhabbetleri için ödenen milyarlar, acaba kimler tarafından ‘üleşildi’?
Heybedeki turpların hepsi bitti mi? Partinin bazı ileri gelenleri hakkında ayyuka çıkan asansör bakım ihalelerinin ayarlanması ‘iş’leri soruşturulmayacak mı?
Hadi, basit bir soru soralım: Neden bunca pislikler, bizzat partinin kendi içinden kamuoyuna yansıtılıyor?
Klasik bir söylem vardır: Defineciler ve hırsızlar için en büyük risk, buldukları gömüyü veya çaldıkları parayı paylaşırken yaşadıkları anlaşmazlıklardır.
Acaba CHP içinden kamuoyuna yansıyanlar, bu tezin neresine oturuyor?
NİTELİKLİ MUHALEFET İHTİYACI
Gerçekten… Bunca sefillik, kirlenmişlik, aymazlık, acizlik, siyasetsizlik ve marjinal savrulmalar, CHP için bile fazla…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP bu hallere düşmemeliydi.
Türkiye’nin, sahici bir Anamuhalefet Partisine ihtiyacı var. CHP, ciddi bir alternatif haline gelmediği sürece, AK Parti ve MHP, Türkiye’yi bir 50 yıl daha yönetir.
Böyle bir siyasetsizlik, Türk demokrasisine ve Türk Milletine haksızlıktır.
Kendi içindeki iktidar kavgalarından, ülke sorunlarına çözüm üretmeye fırsat bulamayan bir parti, Türk demokrasisi üzerinde bir yüktür.
Türkiye’nin doğru dürüst bir Anamuhalefet Partisine ihtiyacı var.
Ya CHP silkelenip kendine gelecek… İçindeki safraları, kifayetsiz muhterisleri atacak… İç iktidar kavgalarını sonlandırıp, Türkiye için alternatif siyaset üretecek…
Ya da tarih olacak; yerine doğru dürüst bir parti kurulacak.