Masonlar&Mason Locası
Londra seyahatinizde mutlaka gidip meydanlarında ferahlayacağınız, mimarisi ve dekorasyonu ile mest olacağınız eski Londra Hali Covent Garden mahallesinde dikkat çekici büyüklüğü ve görkemi ile İngiltere Birleşik Hür Masonlar Locası ve işte hikayesi…
Dünyada bugün 6 milyon civarında üyesi olduğu bilinen mason birliğinin Londra merkezi burasıdır. Burası her şeyin 303 yıl önce, 24 Haziran 1717 yılında başladığı yerdir ve masonluğun yönetim organıdır.
Gizemli toplanmalar, skandallar, şikeler, cinayetler…kan içme törenleri, dünyayı yönetme çabası, kendi maddi çıkarlarının peşinde koşan grup olduklarına dair düşünceler olsa da üyelerinin toplum yararına çalışan ve daha iyi fertler olma çabası peşinde koşan bireyler oldukları iddia edilir. Topluluk birşey vücuda getirmek ve bunu yaparken insan hayatının nasıl daha iyiye götürebileceğine dair çabalar içeren bir metafora sahiptir. Üyelik töreninde ‘Nerede Mason oldun?’ sorusunun cevabı ‘Yüreğimde!’ olmalıdır denir.
Masonlukta üç derece vardır, doğumla ilintilendirilen birinci derece; çıraklık, dünyada geçirilen zamanı ifade eden ikinci derece; kalfalık ve dünyadan ayrılışı simgeleyen üçüncü derece; ustalık.
Mason Locası Haziran 1717 yılından beri Londra’da toplanan bir örgüttür. Kuruluşunda iyi insanları daha iyi yapma çabası ‘a better man from a good man’ düşüncesi hakimdir. Duvar ustalarının lonca sistemi oluşturması temeline dayalı olsa da her meslek grubundan bireyleri bünyesinde barındırır. Entellektüel anlamda kendilerini meraklı olarak tanımlarlar. Kendi faaliyet alanları dışında insanlarla da tanışıp farklı görüşlere maruz kalmak gibi bir amaç da güdülür. Törenlerde arkaik bir dil kullanılır, sözlerin anlamı önemlidir ve ciddiye alınmalıdır.
Masonluğa çırak olarak başlanır ve bu kabul esnasında kişi erkek olduğunuzu ispatlamak için bir memesini göstermek zorundadır. 18. yüzyılda Elizabeth Aldworth isimli bir kadın loca toplantısına gizlice katılır ve kendisi sırların sır olarak kalması amacıyla mason yapılır. Tabi bu durum geleneği bozmaz, Mason Locası erkek bireylerden oluşur ve bu durumu bugün değiştirmek için dahi bir kadın harekatı yoktur. Kadınların bu arkaik oluşumda üye olarak yer almamasını oluşumun bir parçası olmadıkları şeklinde değerlendirmemek gerekir. Ancak yine de bu katılım kendileri için yıllık olarak düzenlenen balo benzeri organizasyonlardan öteye geçmez. Yılda bir defa kadınlar için kadeh kaldırılır ve kendilerine teşekkür edilerek söz hakkı verilir. Kadınların kendilerine ait locaları vardır ve onlar da birbirlerine erkek kardeşe işaret ederek ‘brother’ derler.
Locada işaret ve simgeler her yerdedir. Duvar ustaları duvarcılık işinde çalışırken eldiven ve önlük taktıkları için masonlar da törenlerde bu geleneği yansıtırlar. Binanın girişinde masonluğun ilkeleri simgelenir ve temelleri pencerelerde karşınıza çıkar. İhtiyat penceresi, itidal penceresi, ve yardımseverlik penceresi. Mason olan birine ilk günden itibaren aşılanan felsefe şudur; ihtiyat yol gösterir, itidal terbiye eder, metanet destek verir, adalet yönlendirir.
Masonların kendi çıkarları peşinde koştuklarını ve illegal faaliyetleri olduğunu söylemek kendilerince korkunç bir durumdur. Bu gizli topluluğun yaptığı düşünülen en büyük olaylardan bir kaçı olarak Titanik’in batırılması, Amerikan başkanı Kennedy’nin öldürülmesi ve Ay’a inişin kurgulandığı şeklindeki yaklaşım kendilerince ziyadesiyle kurgusaldır ve yeni dünya düzeninin tasarlanması gibi bir gayelerinin olduğu düşüncesi kendilerinin de hayretle karşıladığı bir husustur.
Yıllık 20 milyon Pound’luk bir bağış kampanyasının sahibi olarak kendilerinin bağış yapmak ve cemiyet üyelerinin ailelerine destek olmak gibi amaçlarının var olduğunu kabul etmekle beraber tüm bunların ötesinde toplumda fark yaratmak gibi kıymetli bir amaca sahip olduklarını iddia ederler.
Bu kardeşlik cemiyeti üyelerinin neden sadece erkek olduğu hususu kadar neden gizli topluluk oldukları da merak edilir. İkinci Dünya Savaşı öncesi gizli bile değildirler, caddelerde geçit töreni bile yaparlar. Ancak, savaş öncesi Hitler 200 bin civarında masonu öldürdüğü gibi bu adetin de değişmesine sebebiyet verir. Yağma ve öldürme gibi zorbalıklar masonluk faaliyetinin gizli ve gözden uzak yapılması sonucunu doğurur. Bu durum da pek çok vatandaşın gözünde şüpheli örgüt olarak algılanmasına sebebiyet verir.
Peki hakkında komplo teorileri üretilen cemaatin Musa’nın Dini ile eşdeğer tutulması ve Süleyman Yıldızı simgesi ne anlama gelir? İşte bu durum tarihin ve geleneklerin hayatımızı nasıl şekillendirdiğine dair şahane bir örnektir masonluğun temelini oluşturan efsane ve Hiram Usta’nın Katli. Kendisi Süleyman Tapınağı’nın mimarı Mısırlı bir ustadır. Çırak, kalfa ve usta düzenine dayalı lonca sisteminin kurucusu kabul edilse de bu sistemin Mısır Medeniyeti’nde var olduğu zaten bilinir. Bu sebeple duvarcı ustalarının kendilerine model olarak kabul ettikleri bir şahıstır ve Süleyman mührü denilen altı köşeli yıldız da en kıymetli simgelerinden biridir.
İslam Dini Musa Dini’ni Hak Din ve peygamberleri de Hak Peygamber olarak kabul eder ve bu durum ‘semavi dinler’ kavramı ile karşımıza çıkar. Bu nedenle masonluk geleneğini Museviliğe bağlamak yanlış olacağı gibi masonluğun ortaya çıkışının da Musevilik/museviler ile alakalı olmadığını ve İslam Dini’nde de hem mührün ve hem de Süleyman isminin yoğun kullanıldığını hatırlamak gerekir.
Yıldız da muska, takı, mimari dekorasyon objesi, kutsal kitap süslemesi olarak Müslüman Türk devletlerinde kullanılmıştır. Barbaros Hayrettin Paşa’nın bayrağında Süleyman Mührü olması padişahının Sultan Süleyman olmasından kaynaklanmaz.
Bir mezar taşının dediği gibi;
Bir zamanlar ben de Süleyman idim,
Ateşe ve suya hükmeder idim,
Sanmayın Sultan Süleyman idim,
Tersanede körükçü Süleyman idim.
Dünya genelinde çoğunluğu Avrupalı olsa da Çin’den Afganistan’a politikacılardan sanatçılara, bilim adamlarından şair ve yazarlara kadar enteresan bazı şahsiyetler masondur. Mesela Napoleon, Amadeus Mozart, Benjamin Franklin, Winston Churchill, Theodore Roosevelt, Charles Dickens, Marcel Prost, Alexandre Puskin, Jone Wayne ve Clark Gable sadece ünlü masonlardan birkaçıdır.
Türkiye Mason Locası herhalde en tartışmalı ve komplo teorisi üretmeye en uygun cemaattir. Başbakan ve dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in mason olmadığına dair demeçlerinin yanında aksini ispatlamaya çalışan gazeteciler vardır. Kendisinin mason olup olmadığı açıklığa kavuşmasa da Padişah Beşinci Murat’ın, çeşitli nazırların, şeyhülislamların, diğer devlet adamlarının, Tuna savunması kahramanı Gazi Osman Paşa’nın, Namık Kemal’in, Hasal Ali Yücel’in Ayhan Işık’ın, Zeki Alasya’nın Hür Masonlar Locası üyesi oldukları bilinir. Bu şahısların toplum yararına faaliyetleri dikkate alınırsa masonluğun da toplum yararını ön plana çıkaran bir oluşum olduğu pekala düşünülebilir.
Kısacası masonluk tarihine yapacağınız küçük bir giriş ile ‘brotherhood’ olarak isimlendirilen ‘kardeşlik’ kavramının ve aynı cemiyet içerisinde birbirine destek olarak yardımseverliğin ne kadar övünülecek bir durum olduğunu kavrarsınız. Loca’nın müzesini gezerek de sergilenen görsel malzemeler ve bilgilendirmelerle bu konuda derinlemesine bilgi edinebilirsin. İçeride rehberli turlar da sunulmaktadır. Ayrıca BBC belgeselleri bu konuya objektif bir bakış açısı sunmaktadır kanaatimce.