İkinci bebeklerinin kırkı çıkınca dük ve karısı cemiyet hayatına geri döndü. Önce siyahlı beyaz kombinasyonuyla…sonra da pantalon ve triko kombinasyonuyla…dergi kapağı olarak…Bakalım nasıl?
Prens Harry ve karısının ‘The Time’ dergisine verdikleri pozlar tabi sıradan insanların verdiği sıradan pozlar değildir. Sıradan bir dergide de değil…yılın en etkili 100 kişisi sıralaması listesi de…
Ciddi mevzularda Vanity Fair veya Vogue dergilerine değil ‘The Time’ türü dergilere itibar ederiz değil mi? O halde verilen mesaj da moda ikonu olmaya değil, çift olarak bir bütünlük içinde dünyanın gidişatına etki etmek amacında olduklarına dair bir mesajdır.
Kraliyet mensuplarını ağır ama seviyeli eleştiren, hakaret etmeyen, onlarla tanışma ve konuşma gibi yakın ilişkiler kurabilen, gazetelerin ‘Royal Corrensondent’ denilen muhabirlerine göre durum şudur; moda akımı yardımıyla ünlüler toplumda nasıl algılanmak isterlerse o şekilde giyinirler ve bu mesajı topluma verirler. Prens ve karısı da bu pozlarla ‘alçakgönüllü bir gardrop’ sahibi kişiler oldukları izlenimi verip sempati kazanma çabasındadırlar. Hatta kraliyet görevlerinden ayrılıp televizyon ekranlarından yaptıkları suç duyurusunun olumsuz etkilerini azaltma çabası eklenebilir. Ama bundan daha da önemlisi pozlarında ‘zengince ve estetik bir duruş hakimdir’ diye de düşünürler. Ama nasıl? Fotoşopla mı?
TIME100 pozlarıyla verilen mesajlar konusunda bakalım herkes aynı mı düşünüyor?
Bu pozlardaki zenginlik Chanel, Bottega gibi dünyanın pahalı markalarını giyinebilme zenginliği değil de markasının logosunu göstermeye gerek duymayan kusursuz kumaşlar ve kişiye özel kesim ile bir ‘gizli zenginlik’tir. Böylece şıklık, çekicilik ve popülerliklerinden ödün vermeden sanki marka giyinmek gibi bir kaygıları olmadığını ancak; çevre, kadın ve çocuk gibi dünyamızda en çok ihmal edilen kesimle ilgilendiklerini ve dahası bunu insanlığa hizmet amacıyla yaptıkları izlenimi veriyorlar. İşte bu sebeple BEYAZ…Bunu desteklemek amacıyla da birkaç Afrika kabilesiyle yapılan dans ile de işe kendilerini ne kadar adamış olduklarını gösterme gayreti. Takipçiler olarak bizler de ağzımız açık seyrediyoruz.
Diğer pozda ise yeşil bir ortam, yeşile çalan kıyafetler, koyu lacivert giyimine alıştığımız prensin yosun renkli takım elbisesi, karısının kruvaze kazağı ve pantalonu…Bu kıyafetteki marka etiketinin görünmemesi pahalılığını azaltan bir durum değil tabi.
Kaldı ki çekiçiliğini de artıran birşey olduğu düşünülüyor. Sade ama pahalı bir zerafet?
Prens Harry önce siyah renk ile gölgede kalsa da ikinci pozda yeşil rengi seçerek ne kadar çevreci olduğunu mu göstermeye çalıyor? Ve bu surette 4 gün içinde gökyüzüne 10 bin metreküp kirlilik salarak edindiği ‘karbondioksit prens’ sıfatından kurtulmaya mı çalışıyor? Hani bize çevre dersi verirken jet seyahati yapmıştı ya polo maçı için…
Kolundaki bilezik..? Hanedan kanı taşıyıp bohem bir duruş sergileme çabası, sizce de öyle değil mi? Uzmanlara göre öyle…Afrika’nın kalbinde özel bir yeri varmış… annesinin kaybından sonra babası kardeşi ile kendisini oraya götürür ve kaybın etkisinin azaltılmasında mühim bir etkisi vardır denir. O sebeple duygusal bir bağ…Zaten eşi ile beraber yıldızların altında birbirleri için yaratıldıklarını anladıklarını söylemişlerdi ya bizlere.
Ancak, umum adabı uzmanlarınca kraliyet görevindeyken düşesin giyindiği midi etekler ve kibar elbiseler son zamanlardaki ve şimdiki pozlarıyla tezat bir durum sergiliyor. Çünkü bu defa verdiği izlenim pantalonla ve pilili, geniş paçalı…
Ancak yine aynı uzmanlara göre en can alıcı husus çiftin zenginliklerini göstermeme ama onun yerine zevkli entellektüeller olduklarını göstermeye çalışmalarıdır. Ayrıca soruyorlar…ikilinin gücü nedir? Bunu nasıl kullanıyorlar ve de hırsları. Sanırım bu en sorunlu kısım…
Beraberliklerindeki güçlü imajla beraber bir de ‘daha şimdi başlıyoruz’ bakışı…
O zaman ‘gemi kaptanı kim?’ ‘Geminin yönü nereye?’ diye sorabilir miyiz?
Prensin birinci resimdeki rolü daha sınırlıyken ve bir desteğe, omuza, yaptıklarına onay verecek birine ihtiyaç duyuyor gibi görünürken ikinci resimde daha mı kendinden emin ve ‘ben de varım’ diyor?
Tüm bu duruşlarda, beraberliklerde, tercih edilen renkte ve el-kol duruşunda bir anlam aramak ve yapılan yorumun doğru olduğunu düşünmek de yersiz tabi…
Ama merak edilecek bir husus daha var…etkileri nedir? Neyi etkilediler?
Afrika’da fedakar ve çilekeş doktorlardan daha mı etkilidirler? ‘Adet görmeye başlayan kızların okulu bırakması arasında bir ilişki’ olduğunu biliyoruz da buna dönük sahada yapılacak çalışmalara destek vermekten daha mı etkili kendilerinin saçlı-makyazlı-pahalı giyinik halleri? Afrika’ya gidip doğum kontrol yöntemi konusunda bilgi veren, sünnet yapan doktorlardan daha mı önemli?
Böyle diyorum da…çekememezlik olabilir mi bu dediklerimin arkasında? Olsa bile fotoshopun gerçek dışılığı, yapaylıkları, prensin duruşu ve karısının saçları? Saçın burada, kendisinin çekiciliğini artırmada ne gibi bir fonksiyonu olabilir? Kadının gücü saçından mı yoksa başka beceri, bilgi ve de zaferinden mi gelir? Arkasındaki tüm saçları öne alma gereği ile sosyal ve toplumsal olaylara etki yapmayı bekliyor olabilir mi?
Ayrıca Rapunzel’in saçlarını prens için merdiven yapması hikayesini modern kadınlar olarak bizler kız çocuklarımıza anlatmıyoruz değil mi? Prens kaleye çıkmak için hazıra konmamalı, kafasını çalıştırıp bir plan yapmalıdır.
Acaba hala daha bu tür ayrıntılara özen göstererek dünyadaki ezilmişlerin sesi olma çabasının işe yarayacağını düşünüyor olabilirler mi