Ne zaman CHP’ye ait günahlar konuşulsa, peşinden “İyi ama Menderes de yapmıştı” hüküm cümlesi geliyor.

Diyoruz ki, Dersim’de katliam yapıldı.

Cevap: İyi ama Menderes de muhaliflerine karşı pek yumuşak sayılmazdı...

Diyoruz ki, İsmet Paşa, bizzat elleriyle hazırladığı “Takrir-i Sükûn Kanunu”yla katı bir sansür rejimi uyguladı? Kanun aleyhtarı olarak görülen gazetecileri İstiklal Mahkemeleri’nin insafına terk etti.

Cevap: İyi ama Menderes de gazetecilere haşin davrandı.

Diyoruz ki, CHP tek parti otarşisine yöneldi. Muhalif partileri kapattı. Birinci Meclis’in çoğulcu yapısını ortadan kaldırdı.

Cevap: İyi ama Menderes de CHP içinden “Dörtlü Takrir”le çıktı ve üstelik Vatan Cephesi’ni kurdu.

Diyoruz ki, CHP “Varlık Vergisi Kanunu”nu çıkardı, azınlıkları Nazi döneminde olduğu gibi çalışma kamplarına sürdü.

Cevap: İyi ama Menderes döneminde de “6-7 Eylül hadiseleri” meydana geldi.

Diyoruz ki, CHP döneminde Nazım Hikmet ve Kemal Tahir ağır hapis cezalarına çarptırıldı. Sabahattin Ali kafası odunla parçalanarak öldürüldü. Tan gazetesi yakıp yağmalandı. Necip Fazıl, Eşref Edip, Ahmet Emin Yalman, Zekeriya ve Sabiha Sertel, Arif Oruç ölümlerden ölüm beğendi...

Cevap: İyi ama Menderes de Metin Toker’i hapse attırdı.

Diyoruz ki, CHP askerle iş tuttu, bizzat İnönü “Şartlar olgunlaşırsa darbe meşrudur” fetvasını verdi ve arkasından 27 Mayıs darbesi geldi.

Cevap: İyi ama Menderes de darbe girişimlerini soruşturmak üzere Meclis’te bir Tahkikat Komisyonu kurdu.

Diyoruz ki, CHP döneminde camiler kapatıldı, camiler yıkıldı, bazıları askeri depo haline getirildi... Tarihin en sıkıntılı “din-devlet ilişkileri” CHP iktidarı döneminde yaşandı.

Cevap: İyi ama Menderes de “Vatan Caddesi”ni açmak için cami yıktı.

Bu mudur?

Menderes’in, CHP’nin günahlarıyla boy ölçüşemese de, birtakım ufak tefek kusurlar işlemesi CHP dönemi günahlarını hafifletiyor mu? Menderes’in devede kulak bile olmayan cürümleri CHP kıyıcılığını ve faşizmini meşrulaştırıyor mu?

Diyelim ki Menderes vandaldı?

Siz de vandal olmak zorunda mıydınız?

Diyelim ki Menderes parlamenter diktaya yönelmişti, muhalifleri susturmuştu, damat Metin Toker’i hapse attırmıştı.

Siz de amansız bir polis rejimi kurmak, azınlıkları çalışma kamplarına sürmek, muhalifleri hapse tıkmak, aydınların kafasını odunla parçalayıp öldürmek, Dersim’in altını üstüne getirmek zorunda mıydınız?

Konumuz Menderes’in yıktığı ya da yıktırdığı camilerse ve “tarihe sahip çıkmak” gibi bir hassasiyetiniz varsa, tarihe karşı işlenmiş bütün cürümleri kendi bağlamında konuşalım... İlber Ortaylı’nızı da getirin...

Elbette Menderes “imar ıslah çalışmaları” çerçevesinde cami yıktırmıştır ama bunun adı “din düşmanlığı” değil, en hafif ifadesiyle vandalizmdir, tarihe karşı saygısızlıktır, estetik yoksunluğudur, şudur budur...

Cami yıktıran aynı Menderes, cami yıktırmayı rutin hale getirmiş iktidarın ezan yasağını da kaldırmıştır.

Bundan neden söz etmiyorsunuz?

Üstelik, cami yıkmak cürmünü atfettiğiniz Menderes’i astınız...

Hâlâ dinmedi mi öfkeniz?

Bu ne vandallık?

Hatta, bu ne utanmazlık?

HAMİŞ

Rıdvan Budak, DSP listelerinden Meclis’e girmiştir, düzeltiyorum. Ama bu durum Budak’ın 28 Şubat sever bir “solcu sendikacı” olduğu, Baykal’ın da bu darbeye kol kanat gerdiği gerçeğini değiştirmiyor...

(STAR)