Kraliçe Charlotte ve Karlice Marie Antoinette mektup arkadaşıydı, ülkelerini yönetirken kraliçe kapasitesinde hem fikir alışverişinde bulunurlarmış ve hem de sanat ve müzik zevklerini, beğeni ve düşüncelerini paylaşırlarmış.
Avrupalı Beyaz Kadın tipinden uzak bozkır kahverengisi ve Magribi bakışlı Kraliçe Charlotte’un doğum gününde biraz ayrıntı…
Charlotte prenses olarak çok iyi bir eğitim almıştı, müzik ile ilgiliydi ve Fransızca da biliyordu. 17 yaşında gelin olmaya gelirken kamarasında müzik dinleyerek ve harp çalarak bu zor yolculuğa katlanmış denir.
Hatta daha sonra da kocası Kral III. George’un dördüncü taç giyme yıl dönümünde Mozart’tın davet edildiğini ve Opus 3’ün Kraliçe Charlotte için yazıldığı bilinir.
İyi bir eş adayı olmak için aristokraside aranan ‘tatlı, güzel, iyi huylu, canlı ama sakin’ türü özelliklerinin tamamı onda vardı ama bir de akıllıydı. Tüm bunlar ten rengine, annesinin geçmişinin önüne geçti ve o 17 yaşında kendini protestan İngiliz toprağında buldu bir protestan olarak.
Büyüleyici bir güzelliğe sahip değildi ama değişikti, hoş çehreli bir prenses olarak tanımlanıyordu. Hatta İngiliz krallığından onu gelin olarak almak için gönderilen Lord Harcourt ‘güzel gözler ve inci dişler’ tanımlamasını yapmıştı ki bu diş sağlığı konusundan hala geriden gelir İngilizler.
Charlotte için …’bilimsel niteliği olan bir kraliçe idi…’ denilir ki genellikle bu türden akademik, bilimsel düşünceye haiz az kraliyet mensubu bulunur. Saray erkanında edebiyatçılar, müzik adamları, botanikçiler gibi alanında uzman kişiler bulundurdu.
Ayrıca, akıllı, iyi eğitim almış, kendini geliştirmiş, kendini baba veya koca servetinin sarhoşluğuna kaptırmamış entellektüel kadınlar ile çevrelenmişti ve kendisi de onlardan biriydi. Bu kadınlara ‘Blue stockings’ deniliyordu. Mavi çoraplı kadılar diyemeyiz tabi ama yine de bu akıllı ve entellektüel kadınların erkekler tarafından kabul görmeyişinin alaycı bir surette ele alınması cabası var.
Kraliçe Charlotte da kendini doğa bilimine ve botanik bilimine adadı ve hatta Kew Garden bünyesinde yetişen kıymetli bitki ve çiçeklerin kataloklarını çıkardı.
Bu sebeple Kew bahçelerinden bugün dolanırken ilk akla gelmesi gereken kişi odur; Kraliçe Charlotte, buradaki küçük ama soylu yazlık evlerinde kocası Kral III. George hastalanmadan önce yaz tatillerini geçirmeyi çok önemli sayarmış. Sıradan ve aileyi bir arada tutma çabasıyla geçirilen yaz tatilleri akla gelmeli ki çiftin 15 çocuğu oldugu düşünülürse epeyce kalabalık oldukları ortaya çıkar.
Kew Sarayı ve bahçeleri civarındaki sadece hafta sonu açık olan köy evine giderseniz sade, gösterişten uzak kır inziva evine rastlarsınız ki içeri dahi girebilirsiniz. Onun kişisel zevklerine tanıklık etmek isterseniz kıymetli şahsi objeler sunar size bu Küçüksu Kasrı‘nı andıran minik, kendine has ev; ne de olsa ailenin piknik evi. Bir de sülün ve imparatorluğun diğer taraflarıdan getirilen egzotik kuşlarla beraber Britanya Adası’na ayak basan ilk kanguruların da burada yaşadığını düşünürseniz tam minik bir çocuk şenlikli hayvanat bahçesi dahi denilebilir.
Yani Kraliçe Charlotte İngiliz Kraliyet tarihi açısından mühim bir şahıstır, en kıymetli aktörlerden biridir. O sebeple kendisine saygı be hayranlık dahi duyulur. Adı da kendisinden sonra gelen prenseslere de verilir. Her ne kadar Charles isminin kız versiyonunu olduğu için bana Charles’a hürmetten en genç prensese Charlotte adı verildiyse de tek neden o değildir. Kraliçe Charlotte efsanesi canlıdır, biraz kocasının aklı dengesini zaman zaman kaybetmesinde ve ama biraz da kendisinin dirayetli, haşmetli, akıllı ve entellektüel olmasında yatar bu canlılık.
O halde, Britanya genelinde kaç tane heykeli vardır?
Mezarı nerededir?
Kac tane meydana adı verilmiştir?
…turu sorularla Londra’dan New Castle’a Edinburg’tan Bristol’a kadar gezebilirsiniz.
Mantıklı, anlayışılı, şen ve fevkalade bir kibar soylu Alman prenses Charlotte…