Yeşilay Mardin Şubesi Başkanı Lütfü Günlüoğlu’na çok ama çok üzüldüm. Ettiği laftan ötürü şu sıra hatırı sayılır bir kesimin tepkisini çektiği doğru, -fazlasını da hak ediyor biliyorum- ama, gerçekten üzülüyorum ben onun için.


Yanlış bir “inanış” üzerine inşa ettiği hayat felsefesinin, aslında hayatını ne kadar zorlaştırdığını fark edemeyişi üzüntümün kaynağını oluşturuyor. Çünkü, inanç temelli yaklaşımlardaki şu sorunlu “ahlak” anlayışının, “ahlakdışı” davranışlara ittiği gerçek bir talihsiz o. Ahlakçılık yapayım derken, bizatihi elbette bilmeden, ahlaksızlık yapmak gibi bir hastalığın pençesinde. Elalemin kız çocuklarını “orospu”, erkek çocuklarını fuhuş meraklısı yapması kendisinde var olduğunu sandığı ahlaktan nasibini almadığının kanıtı. Tabii ki isteyerek yapmıyor bunu, hastalık işte. Ne denir?


Bütün Mardinliler adına konuşma yetkisini nereden aldığını bilemediğimiz bu zat, işte bu hastalığının bir hayli ilerlemiş evresinde söylediği,
Üniversite, kentimize ahlaksızlık getirdi” sözleri yüzünden hedefte. Tepkiler üzerine Yeşilay Derneği genel merkezinin, çok kızmış gibi yaparak hakkında soruşturma açtığı Günlüoğlu Habertürk televizyonundaki canlı yayınında kendini savunurken, o anda yeniden nükseden hastalığı yüzünden olmalı, “iş ayakta başlıyor, yatakta sevişmeye gidiyor” da dedi.


Yeşilay Şube Başkanı’nın kişileri “yataklarına kadar” gidip izlemesi, -bakmayın yakındığına falan-, bunu zevk edindiğini gösteriyor. Sorun, size, “ayakta başlayıp yatakta sevişmeye gidiyor” dediği “iş”te kaç pozisyon olduğunu anlatsın. İş dediği de (sevişmeyi cümlede kullandığına göre) herhalde cima (cinsel temas) olmalı. Normal insanın aklına, gördüğü birbirine sarılmış her insanı yatağa kadar takip etmek gelir mi? Bunun geliyor. Kötü niyetinden değil, ciddi “sosyal davranış bozukluğu” içinde olduğundan.


Mardin’deki üniversite kentin ahlakını nasıl bozmuş bilmiyorum. Ancak Günlüoğlu’na inanırsak tüm üniversite öğrencileri sokakta öpüşüyorlar. Yeşilay Şube Başkanı’nın derdi, “görünürlülük”le demek ki. Millet gizli gizli o “işi” yapsa, bunun ruhu duymayacak. Görmediği için de gayet ahlaklı bir ortamda olduğunu sanacak zavallı. Yani, kendisi görünce sorun oluyor bu. Görmese her şey yolunda. Kendi gözünü tüm Mardin’in gözü sanması da kendine hayranlığından. Önemli adam hastalığıdır bu bir anlamda. Bu kendini önemli sanmanın başka tezahürleri de var. Bir ilçede, belediye başkanı, görünür yerlere astırdığı 19 mayısla ilgili bir pankartta aynen şunları yazmıştı: “Ben de sporcunun zeki, ahlaklı ve çevik olanını severim”. (İlçenin adını vermiyorum, Adana’ya bağlı olduğunu söyleyeyim yeter. Meraklısı googletanrı’ya yazsın bulur hangi ilçe olduğunu).


Tek seçici olsa anamızı ağlatır bu. Adam Yeşilay Şube Başkanı ama belli ki sigarayla, içkiyle mücadele hariç herşeyle ilgili. Hani kral, sultan falan olsa düşünün artık. Günlüoğlu’nun “hastalığının” kaynağı çocukluğuna kadar gidiyor olmasın? Hani, bir sevgili eli tutsaydı, aslında gıptayla baktığı üniversite öğrencilerinden bu kadar rahatsız olmazdı. İnancım budur.


Şimdi madem kentini ahlaksız hale getirdiklerine inanıyor üniversitelilerin, onlara temel cinsel bilgileri vermek de ona düşer. Son derece ahlaklı kişilerin yazdığı kitaplar bu konuda yardımcı olabilir Günlüoğlu’na.


Kendisinde mutlaka vardır diye düşündüğüm büyük İslam alimi (!) Ali Rıza Demircan’ın İslamda Cinsel Hayat adlı, gençleri anında ahlaklı kılacak kitabını öneririm ben örneğin. Bende de var. Çok yararlandım. Ama ben asıl Sahihi Buhari’yi önereceğim. Kızmak, küfretmek yok. Alıntılayacağım hadis uydurma da olabilir, ama beni Sahihi Buhari’nin piyasada, dinci kitabevlerince yayınlanıp, satılıyor olması ilgilendiriyor. Bakın ne naklediyor Buhari: “Sahabeler Haccı bitirip, kadınlarına yöneldiklerinde cinsel organlarından spermler damlıyordu”. (Buhari, Hacc,81)


Mardin’deki o üniversiteli gençlerin “yatağa gitmelerini” engellemek zor olabilir. Ahlak konusunda hassas olan Günlüoğlu madem önleyemeyecek, hiç değilse o gençlere “o işi” ne zaman yapmaları gerektiğini de anlatmalı. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin “İslam’da Evlilik ve Mahremiyetleri” adlı kitabı çok yol göstericidir bu konuda. Ben öğütlerden bazılarını aktarayım bu kitaptan çünkü bir hayli faydalı öğüt var. “Eğer kadın hayz (regl) ve loğusa iken cima olursa doğacak çocuk cüzzamlı olur, eğer meyve ağacı altında cima olursa çocuk zalim olur, eğer yıldızların altında cima olursa çocuk yalancı olur, eğer bir kimsenin huzurunda cima edilirse (bir kimsenin huzurunda mı? Çüşşş) çocuk hırsız olur, eğer meni rahmin iç ağzında olan dört ağızdan birine girerse çocuk tek olur, ikisinden girerse iki, üçünden girerse üç ve dördünden girerse dört olur”


Böyle dünya kadar öğüdü var efendi hazretlerinin, En güzeli nedir biliyor musunuz? Efendi hazretleri öğütlerinin sonuna şunu da eklemiş: “Bu hükümlerin hepsi delilleriyle ispat olunup TECRÜBE edilmiştir”.


Uzadı biliyorum ama Mardinli üniversitelileri ahlaksızlıktan kurtarmak lazım o nedenle şunları da eklemesem rahatsız olurum. Efendi hazretlerinin kitabının 409. sayfasında şunlar da yazılı: “penisi küçük olan olgun ve bilgilidir,, uzunsa ahmaktır. Büyükse kötülük sahibidir, husyeleri küçükse kişi korkaktır, büyükse pehlivandır.”


Ahlaksızlık yuvası Mardin’deki üniversite derhal kapatılmalıdır. “Ayakta başlayıp yatağa kadar giden” o işe bir an önce dur denmeli Mardin’de.


Hastalık bulaşıcı galiba.


Ben de Lütfü bey gibi düşünmeye başladığıma göre, kesinlikle bulaşıcı.