“Ne olacak bu CHP'nin hali?” diyenlerden değilim ben. Bunu çok sayıda kişi söylüyor zaten. “Özellikle seçilmişler de, milletvekili yapılmışlar” denecek türden bir hayli “enterasan” zat var adıgeçen parti içinde. CHP Aydın Milletvekili Osman Aydın da belli ki bunlardan biri. Adı zaten darbeciye çıkmış partisini, bu sıfatı takanlara hak verdirircesine rezil ettiğini hiç düşünmeden, “demokrasi dışı” arayışlar peşinde olduğunu ifşa ediverdi bir toplantıda. Hiç bir şeyin gizli kalmadığı, “karıncanın ayak sesinin” bile duyulduğu bir ülkede, bir kaç kişiyi görünce çoşmuş belli ki. “Bir duyan olur, partim daha kötü duruma düşer” diye düşünmeden hem de.
Kimi milletvekilleri böyle işte. “Dokunulmazlık” sahibi olunca, “ne söylersem gider” diye düşünüyorlar. Bu, seçilmiş olmayı, “tanrısal bir konuma yerleşmiş” olarak anlamalarından da kaynaklanıyor olabilir. Söylediklerinde bir hikmet olduğunu, sorgulanmayacağını falan düşündükleri de belli. Milletin vekili olmayı “Sorumsuz varlıklar” gibi ortada dolaşmak olarak nasıl anlayabiliyorlar, merak içindeyim. Osman Aydın adlı muhterem milletvekilinin "Eskiden ihtilaller olurdu. Arada bir iktidar değişikliği söz konusu olurdu. Şimdi o ihtilali yapacak olan komutan da kalmadı. Hepsini tasfiye ettiler. Şimdi öyle bir kurtuluş yok" dediğini okuduğum da, “tepkiler üzerine açıklama yapacak, tıpkı Birgül Ayman Güler gibi o da onlarca tevil yoluna sapacak” dedim kendi kendime. Dediğim de çıktı, muhterem, “Ordunun tasfiye edildiği gerçeğini dile getirdim” deyiverdi. Binlerce insan, yani “yalan mı?” demesi mümkün binlerce insan da destek vermiştir muhtemelen bu sözlerine.
“Tasfiye gerçeğini”, darbelerden çok ama çok çekmiş bir halka, “darbe yapacak komutan kalmadı” örneğiyle açıklamak, o halka müjde vermek gibi bir şey. Aydın bey bunu kavrayamamış. Doğrusu ben de “aman ne iyi kalmasın tabii” diyenlerdenim. Bu ülkenin herşeye rağmen var olduğuna inandığım “dinamiklerini”, başta emekçi cephesini harekete geçirmek isteyen biz sosyalistlerin önüne yeni bir mücadele cephesi açıyor Aydın. Yani kendisini karşımıza almamız için bize gerekçeler veriyor.
“CHP’nin milletvekilleri neden böyledir?” sorusuyla değil, bu zatların, sosyalist mücadeleyi de zorlaştıran çıkışlarına karşı ne yapmamız gerektiği sorusuyla ilgiliyim ben. Çünkü, halka, emekçiye güveni sıfırlayan, onu hak arama mücadelesinde yok sayan yaklaşımlar, çoğunlukla bu partinin milletvekillerinin aklından çıkıyor. Elbette alınması gereken bir tavır da olmalı haliyle. Parti de tersi düşüncede olanlar da var denilmesine de itiraz etmem ama doğru üzerinden değil, yanlış üzerinden kendisine yüklenilen bir parti olması nedeniyle dikkatimi, tepkimi de tabii, çeken bu tür açıklamalar yapan vekiller oluyor.
Aydın, AKP’ye çalışıyor sanki dolaylı olarak. AKP’nin, hiç de öyle olmadığı halde demokrat görünmesinde Aydın gibilerin de payı var. Bir sosyal demokrat parti milletvekilinin, askerden daha çok gözünün kestiği kesimler olmalı oysa. Emekliler, işçiler, dar gelirliler vs. “Sendika yasası yüzünden, sendikaya üye olacak işçi kalmadı ” demek daha iyi olmaz mıydı?
Osman bey gerçekten konuşabileceği bir kalabalık bulunca ipin ucunu kaçıranlardan demek ki. CHP milletvekili Hüseyin Aygün için de, “manyak adam, deli herif” gibi laflar sarf ettiğini gördük televizyonda. Sordular, yanıt verdi: “Ben Aygün’ün kişiliğiyle ilgili bir şey söylemedim”. Anlıyoruz ki, artık herkes birbirine “manyak, deli” diyebilir, çünkü bunda alınacak bir şey yok. Osman Aydın beyin nezaket dersine de ihtiyacı var. Bunun için partisinin yüzakı İlhan Cihaner’i örnek alması şiddetle öneririm.
Osman bey türü milletvekilleri yüzünden CHP’nin iktidara geleceğine hiç mi hiç ihtimal vermiyorum, ne yalan söyleyeyim.
Onlar konuştukça herkes AKP'ye sarılıyor. Elde, artık CHP'ye oy verecek “halk kalmadı”.