Bakan Binali Yıldırım’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne kaydını yaptırmama gerekçesini, hem de çok sıradan bir hatıraymış gibi anlatışının sadece muhafazakar olmakla açıklanabilecek bir tutum olduğunu sanmıyorum ben. Muhafazakarlık, Yıldırım gibiler sözkonusu olduğunda “ilericilik”in şahı sayılır. Kusura bakmasın ama bakan bey “ultra muhafazakar” bir zat. Çünkü Yıldırım’ın “Boğaziçi Üniversitesi'ni ziyaret ettim. Bir baktım farklı bir dünya. Değişik binalar, surlarla çevrilmiş alan. Sonra bahçesinde gençler kızlı, erkekli oturuyor. Ben çok şaşırdım. Burada yoldan çıkarım dedim” sözleri, kadın erkek biraradalığını hiç yaşamamış aşırı muhafazakar birinin edeceği lakırdılar olabilir ancak.
Dinin kadın algısının biçimlendirdiği bir bakış bu. Ama zamanla “arızi” bir kadın korkusuna yol açtığı da kesin. O nedenle “muhafazakar” diyerek açıklayamayız muhterem bakanın sözlerinin arka planında yatanları. Psikolojinin tanımladığı onlarca korkudan (fobi diyorlar hani) biri olan Kadın Korkusu bu, yani Jinefobi. Sayın bakanın da muzdarip olduğu bir dert olduğuna inanıyorum bunun.
Günaha davetin(!) Havva’dan bu yana en önemli unsuru olan kadından uzaklaşma ediminin dini gerekçeleri artık bence unutulmuş durumda. Ciddi, önü alınamayan, tedavisi mümkün olsa bile, bu tedavinin dert sahibi tarafından kabul edilmesinin gerekli olduğu büyük bir sıkıntı bu. Sayın bakan, gençliğinden bugüne bu korkuyu taşıyor mudur bilemem ama gerçekten zor bir durum.
İki insan türünden birinin, diğeri için bu kadar korku üretmesi sağlıklı bir durum değil elbette. “Yoldan çıkmak” için kızlarla beraber bahçede oturmayı bile tehlikeli görmek, kendinden, nefsinden, aklından, nihayet kendisinde varolduğuna inandığı ahlakından emin kişinin işi değil tabii. Yok ama eğer olsaydı, kızıma böyle yaklaşan adamın alnını karışlardım bunu da belirteyim. Bir sperm azizliği sonucu erkek doğanların, erkekliklerini bu kadar abartıp, allahın seçilmiş cinsi havalarına bürünmeleri artık bıkkınlık verdi. Bu kadar kadın nefreti, dini gerekçelerle falan da olsa sağlıklı değil. Bunun anlaşılması lazım.
Bir din kuralı düşünün ki, günah unsuru olduğu için uzak durulması gereken kadına ilişkin bir korkuya yol açıyor zamanla. Günah korkusundan evrilerek her türlü insani (insani diyorum, muhterem, anlıyor musun) teması bile reddetmek kimi erkeklerin yakasını ileri yaşlarında da bırakmıyor demek ki.
Sayın bakan, kızlarla meşgul olursam kendimi derslerime veremem demek istiyordur belki ama, bunu öyle bir anlatıyor ki, Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciler alt alta üst üste sanır duyan. Ayıptır bu. Neyse, bakan beyi geçelim.
Geçenlerde, ismi lazım değil, doktor zatlardan biri meme kanseri ile ilgili bir konferansta neler söylemişti hatırlar mısınız? Bence ileri derecede bir Jinofobi vakasıydı bu. Tıbbi kılıkta sunulmuş olması yanıltmasın. “Meme”, diyordu bu zat, “ne estetik bir organdır, ne de cinsel organdır. Sadece süt vermek için yaratılmış bir bezdir”. Yaratılmış sözüne dikkat çekerek aktarmaya devam edeyim. “Memenin asıl hedefi de üremek için karşı cinsi kandırmak. (Akıl fikir bu olunca kadın hem bütünüyle hem de tek tek organ bazında yalancı bir varlıktır demekte bir sakınca yok). Yani bu zat demek istiyor ki, kız arkadaşınız yalancı olmayabilir ama memesi sahtekarın önde gidenidir. Mizahın konusu olan bu talihsizleri konuşmak zorunda kalmak da pek bir acı. Peki sürsün komedi biraz daha. Bakın doktor(!) başka neler demişti: “Mesela düşünün memeler dört köşe olsaydı erkeklerin yarısını kandıramazdınız.(Yarabbim, ne büyük zeka. Demek dört köşe olsaydı.bak sen). Siz zannetmeyin işi sadece memeyle götürüyorsunuz, o bir reklam. Memeye özünde baktığımızda avucumuzun içini dolduracak kadar yağ kütlesi. Bütün özü ve her şeyi o kadar. Memenin üzerinden deriyi kaldırdığınızda geriye kalanın direkt olarak kuyruk yağı olduğunu düşünebilirsiniz. Erkeklerin delirdiği şey bildiğin kuyruk yağıdır”.
Şimdi, bedenimiz elbette yağdan, kandan, kemikten, sinirden ibaret. Ama insan bedeninin aynı zamanda sosyal bir varlık olduğunu hesaba katmayıp, estetik boyutunu görmemek için dini yaklaşımdan etkilenmiş olmak gerekir. Bu lafları eden o doktor zat bunlardan biri olmasın sakın.
Din budur. Cinsel günahtan sakınmak için yöntemi hep böyle oldu. Hangi din olduğu fark etmez, hepsi böyledir. Bakın, günah sayılacak düşünceleri bastırmak için, denir, Cizvit papazları güzel bir kadın gördüklerinde, insanın içi bok dolu deri bir torba olduğunu düşünürlerdi. Kadın korkusu işte böyle akıldan yoksun bırakır kimi erkekleri.
Doktoru selamlıyorum. Bakan beyi de.