Biz Türkiyeliler İngiltere’de en yaygın olan soyadının Brown olduğunu sanırız. Mr ve Mrs Brown esprisinden mütevellit…Hiç de öyle değil…Bizde de yaygın bir soy adı…Smith, yani Demirci. Eğer soyadınız Demir veya Demirci ise şöyle enteresan bir geçmişi var.
Smith soyadının biraz üzücü ama bir o kadar da ilginç bir hikayesi var…umarım ilginç bulur ve ‘nedir bu kadınların çektiği’ diye sızlanırsınız…bir kez daha.
İngiltere’de yer ve soy isimleri yüzyıllar boyu evrimleşerek bazen anlaşılamayacak bir hal alsa da çok basit ve kendi içinde bir mantığa sahiptir. Özellikle yer isimleri etraftaki dere, tepe ve yöne ve oradan hangi şehire gidildiğine işaret eder.
İngiltere tarihi, İngiliz dili ve yerleşimcileri dağıtma ve yerinden etme politikası temelli değil ama adaptasyon ve asimilasyon merkezlidir. Bu sebeple dil de melezdir. Bununla ilintili her soy ismin bir nedeni ve melez de olsa anlamı vardır, dolayısı ile de bir kökeni.
Ama yine de soy isimler mesleğe işaret eder…
Denir ki Haçlı Seferleri’ne katılanların ortak özelliği şuydu; okuma yazma bilmezlerdi ve karılarına güven duymazlardı. Kutsal toprakları kurtararak cennette vaat edilen ödülü almayı çok çekici bulurlardı ancak geride bırakılan aile bireyleri, özellikle de eşler ve onların sadakati de bir o kadar önemliydi. Bu soruna çözüm bulmak amacıyla ‘bekaret kemeri’ denilen ve saldırgan Avrupalı erkeklerinin rahatça sefere çıkmalarını sağlayan bir çözüm bulundu. Bu surette geride bıraktıkları eşlerinin sadakatsizliğinden ve tecavüze uğramadıklarından emin olabileceklerdi.
‘Chastity belt' olarak bilinen kemer belden kasıklara kadar metal bir şeydir ve kilitlidir. Din adına sefere çıkan erkek geride bıraktığı karısı ve kız kardeşinin cinsel münasebette bulunmasını ve tecavüze uğramasını bu şekilde engellemiştir. Ayrıca kadınları kendi cinsel isteklerinden vaz geçirmek için tasarlanmış ve sonuç vermiştir.
Bekaret Kemeri, Konrad Kyeser isimli Alman bir mühendisin Avrupa’nın askeri teknolojisi konusunda 1400’lü yılların başında yazdığı kitaba konu oldu. Askeri hareket kabiliyeti için ne gerekli bir buluş değil mi! Kitabında kemeri Floransalı kadınların giyindiklerini, ‘hantal ve ağır’ olduğunu ve ön tarafından kilitlendiğini yazar.
Kemeri giydiği bilinen veya tahmin edilen en ünlü kadın Florancalı Medici ailesinden Catherine’dir ve Fransa sarayına gelin gitmiştir.
Ayrıca, Macar Kralı Sigismund’un Balkanlar’da ilerleyen Türkleri durdurmak, Avrupa’nın güvenliğini sağlamak, İstanbul’a yardım götürmek ve Kudüs’e doğru ilerlemek amacıyla topladığı askerler arasında Niğbolu Savaşı’na katılan gönüllü neferler arasındadır…Konrad Kyeser…
Sonrasında ne olur diye bakınca da bekaret kemerine sıkıştırılan kadınları kocalarının unuttuklarını görürsünüz. Çünkü doğuya gidip zenginliğini gören batılılar artan oranda doğulu olmaya, zenginleşmeye ve doğulu eş, iş ve varlık edinerek geride bıraktıkları ailelerini ve bekaret kemerine sıkıştırılmış eşlerini unutur.
İlk haçlılardan olan Fulcher de Chartres Urfa ve Kudüs ile ilgili gözlemlerini ‘Kudüs’e Seyahatin Tarihi’ isimli eserinde kaleme alır ve Batılıların Doğulu gibi davranıp, eş, mal ve hatta servet edindiklerini yazar. Batıda yoksul olanların doğuda zenginleştiğini, geride kalan ailesini nerdeyse tamamen unutup sanki doğuştan ‘Doğulu’ymuş gibi davrandıklarını ekleyerek neden Batı’ya dönecekler ki diye de sorar.
Avrupa ülkelerinin yaşadığı göçmen sorunu düşünülürse ne tersine dünya deriz değil mi!
Batı’da neler olur?
Kemer içine sıkışan kadınların bedenlerinde iltihaplanma ve kan zehirlenmesi neticesinde ölümler olur. Bir de Avrupa’da demir devrimi yaşanır denir ve aslında madenciliğin geliştiği bir dönem olduğu da düşünülür. Çünkü etrafta terk edilmiş, hiç el değmemiş kadınların varlığı demircilik mesleğini de popüler kılar. Demirci ustalarının sayısının artmasına yol açar.
Demir işlemede uzmanlaşma artar ve aslında Ortaçağ’daki kapalı ekonominin kurulmasına, işlemesine ve dışarıdan bir ihtiyaç duymaksızın ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilmesine imkan verir.
Fransız ve İngiliz müzelerinde de bulunan bu kemer nedense müzelerde gösterimden çekildi. Mesela, British Museum envanterinde olmasına rağmen daha fazla mahcubiyet yaşamamak için gösterimde değildir. Söz konusu olan mahcubiyet kadınlara karşı değildir tabi. Bu kemerlerin orijinal olmadıkları ihtimalidir çünkü otantiklikleri ve orijinallikleri kanıtlanamamıştır. Çünkü diğer bir teori bu objelerin 15. yüzyıldan sonra kullanılmaya başladığını söyle ki Haçlı Seferleri çoktan sona ermişti.
Bence aslında biz Türklerin İngilizce ile ilgili esprilerine konu olan Mr and Mrs Brown, Smith olmalıymış. Çünkü İngiltere dahil Avrupa ülkelerinde en yaygın soyadlarından biri Smith’dir., yani DEMİRCİ. Bu soyadı Almanya’da Schmidt, Fransa’da Favre, İtalya’da Ferrrari, olarak karşımıza çıkar. Ne ilginç değil mi? Araştırın…ortaya çıkacaktır… Madenciliğin ve maden işleme kabiliyetinin gelişmesinde ‘kadınların namusunun korunması’nın etkisi vardır.