İngilizler kırmızı telefon kulübesini sadece sevmedi, aynı zamanda şehirlerinde baş tacı yaptı, şehrin en önemli binalarının yanında gece gündüz boy gösterdiler. Başta Londra’nın çektiği 20 milyon civarındaki turist yardımıyla da turistik pozların en önemli simgesi oldu.
Londra’nın simgelerinden ve simge renklerinden biri olan ‘Kırmızı Telefon Kulübeleri’nin İngiltere, Malta ve Cebelitarık için tasarlandığını biliyor muydunuz?
Tüm dünya biliyor…içinde veya kenarında poz veriliyor ama ne zaman ve kim tarafından tasarlandığı, nasıl bir süreçten geçtiği, neden kırmızı olduğu ve neden bu kadar sevildiği biliniyor mu?
Bu ve buna benzer garip bilgiye Londra seyahatinizde ihtiyaç gösterirsiniz belki diye yıldönümünde yazmak istedim.
Mimar Gilbert Scott tarafından 1924 yılında bir yarışma için tasarlandı, kendisi gibi mimar olan Sir John Soane’nin ölmeden önce tasarladığı mozolesinden ilham aldığı söylenir. Dökme demirdir, 1 ton ağırlığındadır ve başlangıçta maliyetli olması sebebiyle sadece Londra için üretilmiştir ama birkaç başka şehir tesadüfen birkaç tane alabilmiştir.
Bu ilk kutunun adı K2’dir, 2 numaralı Kiosk anlamındadır, 1 numara daha önce daha gösterişsiz bir kulübeye verildi de ondan. Daha çok Londra’da bulunan K2’lerin tamamı anıtlar kurulunca koruma altındadır, bir kaçı çeşitli müzelerde sergilenmektedir ve çok azı da özel koleksiyonlar bünyesinde muhafaza edilmektedir. Tüm K2’lerin üzerinde GR yazar, Kral 5. George…1952 yılına kadar onun tacı kullanılır. Ardından İskoçlar da temsil edilmeye başlandı.
Daha sonra K3, K5, K6 ve son olarak da K8 dizayn edilip üretildi. 1968 yılından sonra hiçbir tasarım yapılmadı ve British Telecom’un özelleşmesiyle birlikte de kullanımı azaldı…ama kıymeti devam etti.
Kaldırımlara, sokak köşe başlarına ilk konulacağında Londra Müzesi renginin yeşil ve sarı olmasını önerildi. Londra Müzesi’nin bu konuda fikir beyan etmesi hususuna şaşırmış olabilirsiniz. Ancak bu öneri zaten kabul edilmedi, postahane yetkilileri tarafından yol ve trafik güvenliği açısından tehlikeli bulundu.
Üzerine önce Tudor Hanedanı tacı konduruldu ancak daha sonra Birleşik Krallık’ın İskoçya’sının da temsili gerektiği için değişiklik yapıldı.
Kırmızı telefon kulübesi tüm zamanların tasarım ve plan harikası olarak gösterilir. Yani ‘the greatest British design of all time…’, hem de tescillidir. 2015 yılında yine kırmızı renkli Routemaster Otobüsü, İkinci Dünya Savaşı’nın İngilizler lehine dönmesini sağlayan ‘Spitfire’ isimli efsane savaş uçağı, Birleşik Krallık Bayrağı Union Jack ve Concorde arasında yapılan oylamada tüm zamanların en iyisi ünvanını tescilledi.
Henüz hiçbir kırmızı telefon kutunun içine girmediyseniz belki fark etmediniz. Kapı alçak görünebilir ama içeri girince ferah bir ortama sahiptir. Uzun boylular rahatlayabilir. Ancak hangi kutunun içine girdiğinize dikkat etmeniz gerekir, bazıları sokakta yaşayanların evidir, bazılarının içi kirlidir ve idrar kokabilir. Dikkatlice içeri girmeyi başarırsanız tavanın yüksekliğini hemen fark edersiniz. Tasarımda 1920’li yılların modası olan yüksek şapkaları ile giren İngiliz beyler de düşünülüp tavanlar yüksek tutulmuştur.
2000’li yıllarla birlikte artık cep telefonuyla iletişim tercih edilmeye başlayınca bu telefonlar ve kutular da her geçen gün daha az kullanılmaya ve dolayısıyla British Telecom’a maliyetli gelmeye başladı. Kurum bunları yavaş yavaş tamir etmemeye ve işlevsiz kılmaya başladı. Sadece 10.000 civarında kaldılar ve bunların da yarısı bulunduğu yerde bırakıldı ve aktif kullanıldı.
Diğerlerine ne oldu?
Hem suç oranını engellemek ve hem de vandalizmin önüne geçmek için atık metal olarak satıldı ve bir de mezarlık oluşturuldu.
Bir de bugün bazıları butik lezzetler tattıran kafe veya kütüphane veya cep telefonu tamircisi olarak karşınıza çıkar bazı yerlerde.
Yeni yılla sıra dışı hediye alma önerileri ve reklamları arasında bir eşek veya telefon kulübesi sahiplenerek hayatlarına dokunabilirsiniz. Bugüne kadar 5 bin civarında kulübe sahiplenildi ve güzel bir İngiliz evinin yanından geçerken bahçe içinde gördüğünüz kulübe işte bunlardan biridir.
Bu minyatür binalar bazen içinden Orhan Pamuk’un eserlerinin de çıktığı mini bir kütüphane, mini sanat galerisi…ve Mustafa Mehmet beyin kahve kulübesi olarak karşınıza çıkabilir.
Mustafa bey? Enteresan hikayesini Hampstead High Street üzerinde telefon kutusu sokak dükkanından kahve alarak tecrübe edebilirsiniz. Kendisinin de belediye ile çekişmeli ve karşılıklı anlaşılmamaktan kaynaklı hikayesi çok enteresandır. Çünkü sadece kulübe içinde faaliyet göstermek için izin almışken tüm kaldırımı işgal etmesi, kulübenin sadece dekor olarak kalması, işi büyütüp iki sandalye kondurarak müşterilerinin güneşten faydalanmalarına hizmet ettiğini iddia etmesi, işleri büyütüp yakında kruvasan satacağını bildirmesi ve çileden çıkan zabıtalar. Bir telefon kulübesinde işleri ne kadar büyütülebilir? Kat çıkmasa bari diye aklınıza geliyor olabilir. Aman! size kalsın, patavatsızlık kabul edilir…kahvenizden de olursunuz.
Her şey bir yana şehri yaşamından çekilen bu kırmızı kulübeleri nerde muhafaza edilir? Çöplükte? Kendileri için oluşturulan mezarlıkta?
Evet! Yorkshire’de…çoğu kişi mezarlık der buraya, yukarıya doğru bir köye kadar gitmemiz gerekir…mezarlık ziyareti için yani. Sahiplenilmedilerse siz gidene kadar.