Bu kadar şahane bir tanımlamayı çevirmek uygun olmaz diye düşündüm. İşte zevkler prensinin sıfatları ve nasıl tanımlandığı; şişman, sağduyu yoksunu, kötü ama mutsuz derdim ben…
Adı üstünde ‘Zevkler Prensi’ ne de olsa…ama Kral 4. George aynı zamanda…12 Ağustos doğum günüdür ve daha yakından tanımak isteyenlere sunmak isterim.
4. George kral olmadan önce ‘Regent’ olur. Regent ‘kral naibi’ demektir ve prensin babası amansız bir hastalığa yakalanıp monarşinin başında kalamayınca kendisi ülkeyi 9 yıl naip olarak yönetir. Lord Nelson ve Lord Wellington onun prenslik döneminde Napolyon ordularına karşı kahramanlık yazar.
İngiliz ordularının başında savaşa gitmeyen ilk kraldır, çünkü başka şeylerle meşguldür.
Hovarda, mirasyedi, müsrif de diyebilirsiniz siz kendileri için ama ayrıntılara girince biraz daha farklı bir durum kendini gösterir.
Elbette bizler çeşitli müzelere gidip bu tür şahısların kendilerini ‘hatırlanmak istedikleri resimlerdeki’ haliyle görürüz. Gerçekte karikatürlerin aşağıladığı kadar acımasız olmasa da aslında alkolik derecesinde içen ve çok yiyen…haliyle şişman bir kraldan söz ediyoruz. Tüm bunlara rahatına düşkünlük, vurdumduymazlık, ahlaksızlık olarak nitelendirilebilecek haller, zevk düşkünlüğü, kumarbazlık da eklenince kötü tablo tamamlanıyor sanırım.
Galler prenslerinin ünleri, savurganlıkları, kadın düşkünlükleri ve kraliyet ailesini soktukları müşkül durumlar yeni değildir, klasik ve kurumlaşmıştır. Kral George bu kurumlaşmanın temellerini atmıştır denilebilir.
4. George o kadar savurgandır ve gereksiz ve utandırıcı davranışlar içerisindedir ki monarşinin varlığı ve ne işe yaradığı bu dönemde, 19 yüzyıl başında sorgulanır. Kendisinden sonra gelen kraliyet bireyleri bu imajı düzeltmek için çok çabaladılar.
Tarihçiler tüm bu hallerin altında çocukluğundaki yetiştirilme tarzı ve kendisine gaddarca davranılmasının etkili olduğunu düşünürler. Aksam saat sekize kadar süren sıkı eğitim, aşırı disiplinli ve dayak yediği günlerin kendisini bir asi yaptığı bilinir. Yaptığı aykırı ve utandırıcı şeylerin babasına bir mesaj olduğu tahmin edilir ki George’lar dönemine yansıyan bir özelliktir bu aslında. Baba-oğul arasında ilişkiler ve karşılıklı acımasızlıklar.
Kral Naibi George’u Londra’da Regent Park, Regent Street ve Brighton şehrindeki görkemli saray ile hatırlamak anlamlıdır.
Brighton şehri İngiltere’nin Türkiye’den de sevilen güneydeki sayfiye kentidir. Kraliçe Viktorya zamanında gelişen ve tatil, hafta sonu kaçamağı, eş aldatması, güneş banyosu gibi Brighton’da ortaya çıkmış ve ilk kez denenmiş özellikleri ile bilinir ancak bu ünvanları ve bugün çektiği ziyaretçileri de zampara krala borçludur.
Brighton şehrine yaptığı ziyaretler, Hint ve Çin etkileriyle kaplı oryantalist sarayı, dönemin zamparalık merkezi olması ve kendisinin ilk ancak yasal olmayan eşi Maria Fitzherbert…
Brighton’da, 23 yaşında Galler Prensi George iken o zaman 29 yaşında olan, iki kere boşanan, üstelik katolik olan Maria ile aşk yaşar ve evlenir. Ancak bu yasal bir evlilik değildir. İkinci veya yasal evliliğini Caroline ile yapar, bu evlilik karşılığında parlamento borçlarını kapatır. Caroline'ı hiç sevmez, kendisi kısa, şişman, pis kokan ve yıkanmayan biri olarak anlatılır. George yasal eşinden olan tek çocuğu doğduğu gün Maria'ya gönderdiği mektupta '...eşim, kalbimin ve ruhumun eşi...' diye yazar.
Tıpkı yaşayan son Galler Prensi Charles’ın hali gibi! Zaten ‘yasak veya aleni…evlilik dışı aşk yaşamayan Galler prensi yoktur’ denir…kim bilmez!
Kadın düşkünü, savurgan ve babasını ziyadesiyle sinirlendiren Galler Prensi’nin ruhunun hala Brighton'da yaşadığı söylenir.
Peki…hep zevk düşkünlüğü ve savurganlık mı? Kendine has yetenek ve ilgisi yok mudur?
İşte bu tarafından bakarsanız ‘Naib Kral’ 4. George’a harika bir durum ortaya çıkar ve ilgiyle takip edersiniz.
Tam bir moda ikonudur, tarzı vardır ve kendisi yaratmıştır. Türkçe’ye de saygılı, görgülü kibar erkek anlamında ‘centilmen’ olarak giren ‘gentleman’ sözcüğü onunla özdeştir. Ülkenin ilk centilmeni kabul edilir. Giyinmek ve sanat objesi toplamak; bugün kraliyet mensuplarını işe yarar gösteren sanat hamiliği diye birşey var ise işte o 4. George ile başlar neredeyse. Karısının bu havalı giyim ve saç tarzı için ‘iyi bir berber olur ondan’ dediği bilinir.
Gerçek bir alışveriş koliktir. İngiltere’de sanata ve sanat eserlerine bakış onun zamanında şekillendi dense yanlış olmaz. Ulusal galerideki sanat eserleri onun kazandırdıklarıdır dense doğrudur.
Endüstri Devrimi’nin de etkisiyle sosyal ve toplumsal dönüşümler yaşayan krallığın başındaki kişi, kral, toplumundaki değişimin farkına varamayan kaba saba biri olarak tanımlanır. Ama sanat aşkı, zevki hususunda ise önünde eğilinir…hala. ‘Nasıl olur?Sanata ve sanatçılara bu ölçüde değer veren bir kral aynı zamanda nasıl kaba saba olabilir’ diye de sorulur…hala.
Sanat ve sanatçının destekçisidir ama ayrıca Londra'nın en kıymetli caddeleri, parkları BBC'nin Mimar Sinan'ı olarak adlandırılan John Nash'ın elinden ancak Kral George’un kalbinden çıkmıştır.