AB o kadar çok günaha sahip ki saymakla bitmez.


İşte Avrupa Futbol Şampiyonası.


İşte aşağılık yaratık faşist Mussolini'nin peşinden koşturan kafatasçı İtalyanların Afrika kökenli insanlara yapmadıklarını bırakmadıkları günümüz İtalya'sının büyük bir keyifle izlediğimiz hali.


Mario Balotelli olmasa finalin "f'sini" bile göremezlerdi.


Ikçılık sorununa sahip tüm AB üyesi ülkeleri kurtaran futbolcular kökenleri, ten renkleri ve isimleri ile temsil ettikleri ülkelerdeki kafatasçıların hedefi konumunda olan insanlar.


AB ülkelerinde horlanan, dışlanan ve maalesef bazen canını yitiren insanlar sporda, sanatta ve daha bir çok alanda temsil ettikleri ülkenin "medar-ı iftiharı" olmaktalar.


AB ülkeleri çok geç farkettiler bu gerçeği.


Göçmenlerin toplumları için bir "yük" değil, "kazanım" olduğunu. Kuzey Kıbrıs'ta "solcu" geçinen "ırkçılar" bakalım bunun farkına ne zaman varacaklar?


AB "Kıbrıs Sorunu" söz konusu olduğunda da aynı şekilde hata üstüne hata yapmakta ve maalesef hala bunu tam olarak kavrayamamakta.


"Kıbrıs Cumhuriyeti" isimli "Kıbrıslı Türklere insan hakları adına her türlü haksızlığı yapan, "Kıbrıslı Türklerin haklarını, meclis koltuklarını ve mallarını gasp eden" ve "ana dillerini yok saydırtan" Güney Kıbrıs, o dönem "meteliksiz" olduğunu ustaca saklayan Yunanistan'ın çirkin şantajı sayesinde üye olduğunda AP milletvekili idim.


Bu dayatmaya -o dönemde rolüm miniminnacıkta olsa- göz yumanlardan biri olduğum için utanıyorum ve yaşamım boyunca bu oylama affetmeyeceğim bir "ayıbım" olarak kalmaya devam edecek. Bu nedenle yaşamımın sonuna kadar Rumlar'ın haksızlıklarına, insan hakları ihlallerine ve yalanlarına karşı tüm gücümle mücadele etmeye devam edeceğim.


AB kendi değerlerine biraz olsun sahip çıksa Rumlar bugün  bu şımarıklıklarını sürdüremezler.


AB'yi kandıran ve aldatan bir AB üyesi Dönem Başkanı oldu. Enerji, Güvenlik ve Ekonomi politikaları alanında AB'yi dolandırmaktalar.


AB ile hiç bir görüş alışverişinde bulunmaksızın AB üyesi olmayan Rusya, Çin ve İsrail gibi ülkelerle sayısız anlaşmalar imzalamakta ve AB Çıkarlarını tehlikeye sokmaktalar. Bu yazdığımı Lefkoşa'da AB Büyükelçileri'nin başkentlerine yazdıkları raporlarda okumak mümkün.


NATO, AB ve demokrasiye değer veren tüm ülkelerin devrilmesi için çaba verdiği Suriye'deki kanlı Esad Diktatörlüğü'nün Akdeniz'deki tek dostu gene Güney Kıbrıs!


AB bu büyük hatasının ağır bedelini yani diyetini ödediğinde çok geç olabilir.


AB liderlerine önerim 20 Temmuz 2012 günü Lefkoşa'da TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı dikkatle dinlemeleri olacak.


20 Temmuz 2012 günü tarih yazılacak!