AK Parti\'nin Suriye\'de Esed rejimine, Fransa\'da soykırım yasa girişimine, İstanbul\'da üçüncü köprüye ilişkin B, hatta C planı olduğu söyleniyor.

Peki, AK Parti\'nin yeni anayasanın nasıl yapılabileceği konusunda B planı var mı? Yoksa bütün iş, uzlaşması neredeyse imkânsız olan \'Uzlaşma Komisyonu\'na mı havale edilmiş durumda?

AK Parti\'den bazıları bu anayasa ile de pekala hükümet edebileceklerini düşünüyor olabilirler; ancak \'yeni anayasa\' da onlardan bekleniyor. 2007 seçimlerinden bu yana AK Parti yeni anayasa sözü, halk da ona oy verdi. Anayasa dalgası 12 Eylül\'de Erdoğan çizgisinin oyunu % 58\'e kadar çıkardı. Vatandaş yeni bir anayasa istiyor, bunu da AK Parti\'den istiyor. Yapılmadığında sorumlu tutacağı parti de MHP veya CHP değil, AK Parti olacak.

Bu yüzden yeni anayasa yapımını en çok dert etmesi gereken parti AK Parti, sözü veren de o, beklentilerin adresi de... Bunun yolu da bir yandan Uzlaşma Komisyonu çalışmalarına zaman tanımak ve katkıda bulunmak, öte yandan da \'alternatif\' taslaklar ve \'yapım modelleri\' üzerinde çalışmaktan geçiyor.

Dolayısıyla, altı ay sonra Uzlaşma Komisyonu\'ndan yeni anayasa çıkmayacağı anlaşıldığında AK Parti; \'tamam denedik, ama olmadı\' deme lüksüne sahip değil. Yeni anayasayı referanduma götürmek için gerekli olan 330 milletvekiline sahip olmadıkları doğru. Ama bu, AK Parti\'yi yeni anayasa yapımından siyaseten sorumlu olmaktan kurtarmaz. Şöyle veya böyle AK Parti halkın önüne bir taslakla ve iradeyle çıkmak durumunda.

O noktada Uzlaşma Komisyonu\'nda varılan noktaları içeren, sivil toplum, uzmanlar ve halkın taleplerini dikkate alan bir \'taslak\' Meclis Genel Kurulu\'na getirilmeli. Millet AK Parti\'nin yeni anayasa vizyonunu ve iradesini görmeli.

Var mı böyle bir strateji ve hazırlık?

Aksi halde beklentiler hayal kırıklıklarına evrilir.Bunun siyasal sonuçları ne olur bilemem, ama kimse de halkın yeni anayasa beklentisini hafife almasın. 2009\'da % 38\'e düşen oyun 2010\'da neden ve nasıl % 58\'e çıktığını biraz düşünsün.

Ayrıca şunu da belirtmek gerek; Meclis\'te anayasa yapmaya çalışan bir AK Parti, yönetimi \'otomatik pilot\'a bağlamış \'teknik işler gören bir hükümet\' görüntüsünden çıkıp yeniden \'aktif ve reformist bir siyasal aktör\' haline gelir. İktidarının 10. yılında \'devletleşen\' değil devleti dönüştüren, statükoyu savunan değil statükoyu değiştiren bir parti hüviyetine tekrar kavuşur, büyüyen eleştirilere karşılık vererek hâlâ \'değişimin taşıyıcı aktörü\' olduğunu gösterir. Yani siyaseten kazançlı çıkar AK Parti, eğer Meclis\'te uzlama sağlanamasa bile anayasa yapımı işine sarılırsa. Şimdiye kadar olduğu gibi değişimden, yenilikten yana tek siyasal parti olarak gücünü muhafaza eder.

Aslında AK Parti\'nin böyle bir B planına sahip olması Uzlaşma Komisyonu\'nda diğer partilerle bir mutabakata ulaşmayı da kolaylaştırır. Toplumsal talebi ve hükümetin iradesini gören muhalefet partilerini de sürecin parçası olmaya zorlayabilir. Sonuçta muhalefet de bu sürecin parçası olmak isterse B planına zaten gerek kalmadan yeni anayasa yapılır.

Amaç, demokratik, sivil ve özgürlükçü bir yeni anayasa. Bu işi kuşkusuz Meclis yapacak. Ancak siyasi sorumluluk AK Parti\'nin üzerinde. Uzlaşma Komisyonu\'nda sürecin akim kalması AK Parti\'nin sorumluluğunu düşürmez. Dolayısıyla \'alternatif planları\'nın olması gerek. Üstelik böyle planların varlığı \'uzlaşma\' sürecini de kolaylaştırır. Şunu söyleyeyim; birileri yeni anayasa taleplerini Uzlaşma Komisyonu\'na gömmek isteyebilir. Bunu engellemenin yolu ise AK Parti\'nin iradesini göstermesi ve alternatif planlarının olduğunu göstermesi. Tabii AK Parti yeni anayasa arayışında samimi ise...

Düzeltme ve özür: Cuma gün yayınlanan yazımda Pascal Amca\'nın eşinin adını yanlış hatırlamışım; Santi Teyze olacaktı. Düzeltir, özür dilerim...