Hem de öz kardeş.
“Ergenekon hiçbir şeydir” diyen...
Ümraniye bombalarını...
Danıştay baskını dalaveresini...
Cumhuriyet’e atılan bombaları...
Veli Küçük’ü...
Darbe planlarını...
Yeter ki hükümet yıkılsın diye yapılan rezillikleri...
Görmez.
Görmediği gibi görünmesini de istemez.
Görünmesini istemediği gibi gösterene de ifrit olur.
“Ergenekon her şeydir” diyen...
Kitap yasaklanmasını...
Ergenekon’un çuvala döndürülmesini...
Önüne gelene “Ergenekoncu” yaftasının vurulmasını...
Telefon görüşmelerinden örgüt üyeliği devşirilmesini...
Elmalarla armutların toplanmasını...
Silahla külahla işi olmayan adamların “terörist” diye nitelendirilmesini...
Görmez.
Görmediği gibi görünmesini de istemez.
Görünmesini istemediği gibi gösterene de ifrit olur.
Kardeştir bunlar...
Biri “yok bir şey yok” diyerek her şeyi temize çekmek ister. Diğeri “tutuklayın hepsini” diyerek olayı muhalif sindirmeye vardırır.
Biri bombaya, baskına, cinayete, dalavereye kördür. Diğeri kitap toplatılmasına, haberin suç delili haline getirilmesine, fikrin cezalandırılmasına kördür.
Biri “Ergenekon her yere kon” diye espri yapar. Diğeri espriyi sonuna kadar haklı çıkarır.
Biri hem Veli Küçük’e arka çıkar, hem Nedim Şener’e... Diğeri Nedim Şener ile Veli Küçük arasında milim fark görmez.
Biri bütün bir Ergenekon davasını “uzun tutukluluk” sorununa indirger. Diğeri devasa “uzun tutukluluk” meselesini “ufak tefek hukuki sorunlar” diye niteler.
Biri savcı sever. Diğeri avukat sever.
Neyse... Neyse...
Sonuçta bu iki kafa, “iki akraba kafa”dır.
Tarafları bellidir, durdukları yer bellidir, tavırları bellidir, gettoları bellidir, nerede ne söyleyecekleri bellidir,
Bu nedenle geçimsizdirler ama son tahlilde gül gibi geçinip giderler.
Bitmedi!
Bu “iki kafa”nın bir de “ortak düşmanı” vardır
Eğer arada kalıyorsanız.
Eğer gettosuz takılıyorsanız.
Eğer hem bombalardan, cinayetlerden, hain planlardan hem de Ahmet’ten, Nedim’den söz ediyorsanız.
Eğer “Veli Küçük ile Nedim Şener’i aynı torbaya nasıl doldurursunuz?” diye soruyorsanız...
Eğer Hrant ile Ergenekon arasında bağ kurarken “ama hangi Ergenekon?” diye soruyorsanız.
Eğer arada sırada Ümraniye bombalarını anımsatıyorsanız.
İki kardeşin de “ortak düşmanı” oluverirsiniz.
Turnusol gibi slogan
BEN hayatımda “Hepimiz Ermeni’yiz” sloganı kadar turnusol işlevi gören başka bir slogana rastlamadım.
Sloganı atıyorsun, herkesin içindeki dışına çıkıyor.
Mesela AK Parti Balıkesir Milletvekili Cemal Öztaylan, AK Partililerin önünde yaptığı konuşmada bakın ne demiş:
“Bu millete bazı şeyler dikte ettiriliyor. Bazı şeyler söyleniyor veya söylenmeye çalışılıyor. Ben ne Hrant’ım ne Ermeni’yim”.
İddia ediyorum:
Bu milletvekili, “Hepimiz Ogün Samast’ız, hepimiz Yasin Hayal’iz” diye slogan atsak, bu kadar alınganlık göstermeyecek, çıkıp da “Bu millete bazı şeyler dikte ettiriliyor” demeyecekti.
Çünkü bu milletvekilinin cümlelerinin tamamına bakıyoruz:
“Yasin Hayal gibi Müslüman, Ogün Samast gibi Türk olmaz olsun” diye bir cümleye rastlayamıyoruz.
Ya neye rastlıyoruz?
Ermeni kimliği nedeniyle kalleşçe katledilmiş bir aydının ardından tüm Ermenilere ağız dolusu hakaret ve iftiraya rastlıyoruz.
Bazı Ermenilerin yaptıklarından dolayı bütün Ermenileri suçlu ilan etme girişimine rastlıyoruz.
Kısacası...
Genel Başkanı “Sarı Gelin” türküsü söylerken, bu milletvekili başka bir türkü söylüyor.
Ne diyelim?
“Yakışır AK Parti’ye” mi diyelim?
Kısacık bir demeçle literatüre iki katkı
HÜLYA Avşar’ın “Mehmet ile ilişkimiz bitti” açıklamasının tamamı şöyle:
“İşlerimin yoğunluğundan ve kızıma zaman ayırmak istediğimden, özel hayatımı bir süre daha askıya almaya karar verdim. Mehmet ile arkadaşlığımız flört aşamasında bitti”.
Bu kısacık açıklama, magazin literatürüne iki unutulmaz katkı sağlıyor:
BİR: Özel hayatın askıya alınması...
İKİ: Arkadaşlığın flört aşamasında bitmesi...
Magazin literatürüne yapılan bu iki değerli katkının, tez zamanda yaygınlaşarak kullanılacağını tahmin ediyorum.
Bakalım ilk kim yararlanacak?