Geçtiğimiz hafta sonu Giresun Musiki Cemiyeti’nin düzenlediği “50.Yıl Konseri” vardı…
Cemiyetin kıdemli ağabeyi Muammer Usta, sanat hayatının 50.yılını kutladı bu konserle…
Bilenler bilir… Giresun bundan yarım asır öncesine kadar tam bir kültür ve sanat şehri idi…
Giresun’da düzenlenen kültür ve sanat gecelerine Trabzon’dan, Rize’den, Ordu’dan, Gümüşhane’den ve hatta Samsun’dan bile müdavimler gelirdi…
Halkın bu tür faaliyetlere olan aşırı ilgisi, bir sonraki etkinliğin daha güzel programlanmasını sağlıyordu…
Durum öyle bir hale gelmişti ki, Giresun Belediyesi’nin en büyük bütçe kalemi kültür ve sanat işlerine ayrılmıştı…
Ülkenin en meşhur müzisyenleri, ressamları ve sanatkarları Giresun turnesi yapmamayı önemli bir eksiklik sayıyordu!...
İlkokullar, ortaokullar, liseler ve yüksekokulların kendi çapında düzenledikleri kültürel faaliyetler de bunların üstüne kaymaklı kadayıf oluyordu!...
Tiyatrolar, sinemalar, konserler, kültür ve sanat dallarında yapılan çeşitli yarışmalar Giresun’un “Küçük Paris” gibi anlatılmasına yol açıyordu…
Giresun’a gelemeyen, bu etkinliklere katılamayanlar kendinde bir eksiklik hissediyordu.
Çocuktum, ama iyi hatırlıyorum o devrin son günlerini… Kahvehanelerdeki oyun masalarında bile kravatlı oturuyordu beyler!...
Yaz akşamlarında sahile çıkan hanımlar, buradaki yürüyüşlere düğüne gelir gibi geliyorlardı…
Bütün beyler oldukça şık, hanımlar da oldukça zarifti…
Muammer ağabeyin 50.yıl konserinde, bir yandan onun güzelim şarkılarını dinlerken, bir yandan da aklımdan bu anlattıklarım geçiverdi…
Tabi ki üzülüyor insan…
Üzülmemek elde mi?
Nereden nereye düşmüşüz!...
Şehrin nüfusu 30 binlerdeyken bile üç büyük sahnesi vardı…
Şimdi nüfusumuz 130 bin civarında…
Vahit Sütlaç ile birlikte hala üç sahnemiz var…
İkisi belediyenin, biri de Üniversitenin…
Ama bu salonların hiçbiri 250 kişiden fazlasını almıyor…
İki yıl evvel Cumhurbaşkanımızı da bu salonlardan birine mahkum ettiler…
Adamcağız terden sırılsıklam oldu… Aşırı kalabalıktan ne konuştuğunu da anlamadı… Yetkililere sitem etti…
Fakat kimse cesaret edip şunu diyemedi:
- “Sayın Cumhurbaşkanım, geçmişin “Küçük Paris’i” olan bu şehirde maalesef binikibin kişilik bir salonumuz yok… Olsa sizi buraya tıkar mıydık?... Son Kültür Sitemiz yıkıldığından bu yana neredeyse 15 yıl geçti… Kültür Merkezi hala yapılacak duruyor!... İlgililerden bunun hesabını sorun lütfen…”
Herkesin Cumhurbaşkanımıza yakınlaşma şansı yok… Yakınlaşma şansı olanların da “Kültür Merkezi” diye bir derdi yok!...
Şundan eminim ki; konuyu bilse gereğini anında yapar!...
Muammer Usta abimiz, eski güzel Giresun’un son temsilcilerinden…
Müzikle ve sanatla dolu nice yılları olsun…
Ondan öğreneceğimiz ve onun da bize miras bırakacağı çok şey var…
Bunların farkına varabilir ve kültür sanat adına kaybettiğimiz değerleri görebilirsek sorun çözülecek aslında…
Zira mesele para değil…
Ne tutacak ki bir Kültür Merkezi inşaatı…
Küçücük ilçelerin bile sahip olduğu bir binayı yapamamak bütçe meselesi olabilir mi?…
Son on yılda İl Özel İdaresinin israf ettiği parayla en güzelinden yirmi tane kültür sitesi yapabilirdik!...
Anlayacağınız mesele başka!...
Birileri çaktırmadan şehrimizin kültür kodlarıyla oynuyor… Ve eski Giresun bir daha geri gelsin istemiyor…
Ve birileri de bunu bildiği halde, sesini çıkarmıyor… Ses çıkarma hakkını başka önceliklerinde kullanıyor!...
Belediye Başkanımız Aytekin Şenlikoğlu’na haksızlık etmeyelim… Kendisi son dönemde kültür ve sanat bütçesine en çok pay ayıran Belediye Başkanlarının başında geliyor…
50. yılında Muammer ağabeyin yanındaki duruşuyla bunu bir kez daha ispatladı…
Değiştirmemiz gereken kafa, Başkan Şenlikoğlu’nun kafası değil…
Değiştirmemiz gereken kafa başka bir kafa!