Arap Yarımadası'nın Afrika kıtası ile neredeyse kucaklaştığı bir noktada yer alan Yemen, Arap Baharı'nın ilk çiçek açtığı ülkelerden. Lakin erken açan tüm çiçekler gibi, eski tabir ile Yemenü'l Meymun'un da aynı akibete uğradığı ve sert bir bahar fırtınasına tutulduğu görülüyor.

Ülkede durum iyiye gitmek şöyle dursun, sokaklarda şiddet kol geziyor. Gerçekten de Yemen, 33 yıl hüküm süren Ali Abdullah Salih'in ardından göreve gelen eski yardımcısı Abdurrabu Mansur Hadi liderliğinde oldukça zor bir sürece girmiş durumda. 

Oysa yakın zamana kadar Yemen'de demokrasinin yerleşmesi ve işlerin yoluna girmesini bekleyenler çok umutluydular. Yeni lider hem ABD'nin, hem Körfez ülkelerinin, hem de halkın desteğini almıştı. Sokaklara dökülen halk yılların diktasının yıkılmasının ardından daha özgür daha müreffeh bir toplum öngörüyordu. Ancak maalesef şiddet henüz seçim sandıkları kurulu iken başladı. Kuzeydeki şii mezhebine mensup Hutiler ile güney bölgesinin bağımsızlığını savunan partiler seçimleri boykot ediyorlardı. Seçim günü geldiğinde yine ortalık karışıktı. Seçim bürolarına saldırılar yapıldı, sandık görevlisi 8 asker öldürüldü. Aden kentindeki seçim ofislerinin yarıdan fazlası da saldırı ve tehditler nedeniyle kapatıldı. Yine de seçmenin %60'ı seçim sandığına gitmişti.

Seçim sandığı sorunları ortadan kaldırmıyordu. % 99 oy oranı ile 2 yıllık bir süre için seçilen Hadi Mansur göreve geldiği andan itibaren yoğun bir şiddet dalgası ile karşılaştı. Esas gündemi anayasa değişikliği, çok partili seçimler olmasına rağmen, patlayan bombalar eşliğinde oturduğu koltuğundan ilk mesajı El Kaide'ye karşı vereceği savaşı şiddetlendireceği oldu. Nitekim iki gün önce gerçekleşen terör saldırısına kadar geçen sürede karşılıklı çatışma ve saldırılarda yüzlerce insan hayatını kaybetti.

Ülkede giderek yükselen gerginlik ve şiddet en son intihar saldırısı ile zirve noktasına çıktı. Yaklaşık 100 kişinin hayatını kaybettiği ve 300'den fazla insanın yaralandığı terör eyleminin ardındanYemen'in geleceğine yönelik umutlar, kötümser senaryolara dönüşmeye başladı. El Kaide'nin içerisine dahil olduğu her denklem demokrasi ya da özgürlükler yerine güvenlik parantezine alınıyordu. Üstelik Yemen'in tek sorunu terör de sayılmazdı.

Gerçekten de Yemen'in durumu oldukça karmaşıktı. Siyasal ve toplumsal çürümenin yanısıra ekonomik sorunlar da had safhadaydı. 10 yıldan daha uzun bir ömrü kalmadığı düşünülen ve giderek azalan petrol kaynakları ve finansal sorunlar, su ve gıda kıtlığı, yükselen işsizlik, kuzeydeki Şii isyanı, güneydeki ayrılıkçı hareket, kabile düzeninin yarattığı sosyal gelişme problemleri ve azgelişmişlik gibi daha temel sorunlar vardı. Terör ise sadece bu sorunların görünür yüzüydü.

Bugün gelinen noktada Yemen ile El Kaide terörü özdeşleşmiş durumda.
2000 yılında Amerikan USS Cole gemisine yapılan saldırıdan bu yana örgütün Yemen'deki varlığı ve etkinliği politik gündeminin bir parçası. Zira El Kaide'nin 1990'lı yıllardan beri var olduğu ve palazlandığı coğrafya burası. 11 Eylül'den bu yana bu ülkedeki İslami hareketliliğin siyasi analistlerce ayrı bir dikkatle takip edilmesi bu yüzden.

Ülke aynı zamanda El Kaide'nin en tehlikeli uzantısı olan AQAP'ın
(Al Qaeda in the Arabian Peninsula) evi. El Kaide'nin en usta bombacısı olarak bilinen İbrahim El Aşiri de Yemen'de saklanıyor. Son eylemde ortaya çıkan olağanüstü tahrip gücü de bu yetkinliğin bir sonucu. Obama'nın saldırının hemen ardından Mansur'a destek vermesi ve Yemen'deki olayı ABD'nin ve bölgenin güvenliği açısından değerlendirmesi önemli bir sinyal.

Yemen'deki istikrarsızlık Afrika'da Eritre, Etyopya, Somali ve hatta Kenya'ya, Arap yarımadasında Suudi Arabistan'a ve güneyde
Aden Körfezi'ne kadar yayılan tehlikeli bir havza oluşmasına sebebiyet verebilir. Bu, korsanlık, organize suç ve radikal İslamcı şiddetin yeşerdiği bir alan demektir ki, deniz taşımacılığı, petrol nakilleri ve ulaşım açısından Süveyş Kanalı'nın kullanılamaz hale gelmesi anlamını taşır. Bu bakımdan önümüzdeki dönemde herkes Suriye, Irak diye beklerken Yemen'de bir uluslararası müdahale söz konusu olursa kimsenin şaşırmaması gerekiyor.

(Akşam gazetesinden alınmıştır)