Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Özel'in Şemdinli'deki operasyonu bizzat oradaki karargahtan yönettiğini, çok ciddi bir temizlik harekatı yapıldığını, sivil kaybı olmaması konusunda çok hassas davranıldığını söyledi
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan, Ukrayna ve Bosna Hersek'teki temaslarının ardından önceki gece yurda döndü. Gezisinin son durağı Saraybosna'dan İstanbul'a dönüşte uçakta gazetecilerle sohbet eden Başbakan, terörle mücadeleden Afyonkarahisar'daki patlamaya, Suriye konusundan İsrail'le ilişkilere ve İslam dünyasını ayağa kaldıran filme kadar gündeme ilişkin soruları da yanıtladı.
PKK'lı teröristlere yönelik çok ciddi bir temizlik harekatı yapıldığını belirten Başbakan'ın mesajları şöyle:
- Operasyonlarla ilgili son bilgi nedir?
Şemdinli'deki operasyonu Genelkurmay Başkanı Necdet Özel bizzat oradaki karargahtan yönetti. Çok ciddi bir temizlik harekatı yapıyorlar. Köy korucularına da güven geldi. Hakkari-Yüksekova arasında bir köye geldiler. Köyün yakınında karakol var. Propagandaya filan geldiler. Köylüden yardım istediler. Karakol vadi gibi yerde. Onlar oraya baskın yapmaya çalıştılar. Bir karşı operasyonla tüm teröristleri güvenlik güçlerimiz herhangi bir kayıp vermeden etkisiz hale getirdi. Onlardan 20 kişiyi etkisiz hale getirdiler.
- Terör örgütü sivillerin ölmesinden kaçınıyor mu?
Terör örgütü, sivil kayıplardan asıl kendilerinin kaybı olacağını düşünerek hareket ediyor. İtibar kaybı olarak düşünüyorlar. Ama yeri geliyor sivillerin üzerine gidiyorlar. Antep ve Bingöl gibi.
- Genelkurmay, operasyonlarda sivil kayıp olmamasına özen gösteriyor.
Asker, sivil kaybı konusunda çok hassas. Şurada bir köy mü var? Mağaraya yakın yerlerde bakıyorsunuz terör örgütü göçebe evleri oluşturuyor ki, asker orayı vurmasın, bomba atmasın diye.
- Hüseyin Aygün'den sonra terör örgütü PKK'nın kaçırdıkları 37 kişi olmuş. Son sayı nedir?
Benim aklımda kalan şekliyle sayı 16. Son durum bu. İl başkanımızdan (Hakkari) yeni bilgi yok.
- Nerede olduklarını duydunuz, kayıplar var mı?
Durumlarıyla ilgili tahminler var. Ama 'kesin' diyemiyorsunuz. Oralarda operasyonlara girdiğinizde bedeli ağır olur.
- İran'ın, son saldırılarda PKK'ya destek verdiği iddiaları vardı.
İranlı yetkililerle yaptığımız görüşmelerde İran, 'Böyle bir desteğimiz söz konusu değil. İşbirliğini sürdürmeye hazırız' diyorlar. Biz de onların bu yaklaşım tarzına 'evet' diyoruz. İran'la da istihbarat konusunda MİT Müsteşarımız yoğun bir çalışma içinde. Geçen gün oradaydılar. Onlar da algılasınlar. Biz belli şeylerin farkındayız. Buralardan destekler gelmiş filan... 'Sizlerden hassasiyet göstermenizi istiyoruz' diyoruz.
- İran'dan gelen örgüt mensupları..
Bir ara öyle bir şey ağırlık kazanmaya başladı. PJAK'ın oraya kayması gibi. Ama sonradan tekrar toparlandı
BEŞ KOYUN VER ÇALDIRIRLAR
- CHP'li Haluk Koç Oslo görüşmeleri için 'Federasyon sözü verildi vs' dedi.
Çıksın bana şunu ispat etsin. Benim gönderdiğim istihbarat teşkilatının başındaki müsteşarımın veya yardımcısının altında imzası var mı yok mu? Eğer böyle bir şeyi gösteremiyorsa bu adamlar namerttir. Oradaki konuşulanlar için sen 'anlaşmadır' diyebilir misin? Terör örgütü mensupları orada konuşulanların bir yere aktarmışsa, burada yazılı taahhüt söz konusu değilse bunun geçerliliği olabilir mi?
Benim bilgim olmadan böyle bir şeyi bu adam yapacak. Ben onu orada tutacağım, öyle şey olur mu ya? Bunlar, devlet yönetimi nedir bilmiyor. Bunlara 5 tane koyunu teslim edin çaldırır gelirler. Bunlar bugüne kadar bir şeyi yönetmemişler. Beyefendinin SSK hayatını inceleyin. Durmadan yazdılar. Bir de siz inceleyin.
Hayriye anneyle tanışıklığımız eski
Başbakan Erdoğan, Saraybosna'da büyük bir samimiyet gösterdiği yaşlı kadınla belediye başkanlığı döneminden beri tanıştığını belirterek, 'Hayriye anne burada çok saygı duyulan, çok sevilen bir annedir. Bazen rahmetli anneme de kendi elleriyle bir şeyler örerdi' dedi.
TOPLUMUN GAZINI ALDIK
- Arap sokağı ayaklandı, Türkiye sakin. Bizi diğerlerinden ayıran ne?
Bizim verdiğimiz mesajlar var. Toplum bu mesajlara bakıyor. Sizin mesajınız yoksa ne oluyor? O zaman halk sokağa dökülüyor. Son 10 senede aşırılıklar törpülendi. Bir anlamda paratoner gibi olduk, gaz aldık. Bunlar olmasaydı... Biz de 1980 öncesi dönemleri geçtik. Her geçen gün, her alanda atılan adımlarla, çıkan yasalarla ilerleme sağlandı.
- Filmden sonra gerilecek gibi gözüküyor. Türkiye'nin yapabileceği bir şey var mı?
Biz zaten buradan yola çıktığımızda benzer açıklamayı yaptık. Baktık süreç ilerliyor. Bunu tazeleyelim, daha kuvvetli mesaj verelim istedik. Yalta'dan uluslararası katılım olduğu ve uluslararası medya olduğu için orada mesajımızı tazeledik.
Çok da artarak devamı istikametinde bir şey yok. Özellikle Muhammed Mursii'nin açıklamaları da etkili oldu.
- Türkiye'nin, inançlara hakaretin nefret suçu kapsamına alınması için bir çabası olacak mı?
BM'de bunu gündeme getireceğim. BM'de bu konuda önemli mesajlar vereceğim. Sebep netice ilişkisidir dedim. Tahrik biçiminde olduğu zaman insanların kutsallarına, dini inançlarına saldırıların tanzim edilmesi konusunda uluslararası düzenlemelerin yapılması gerekir. Uluslararası hukuk noktasında değerlendirmeler yapılabildiği gibi ulusal hukuk açısından da bir şey yapılabilmeli. Türkiye olarak biz başı çekelim. Varşova'da uluslararası toplantıya katılmıştım. Ben nihai metne İslamafobia'yı bir nefret suçu olarak soktum.
- Ulusal hukukta nefret suçu için bir adım atılacak mı?
Niye yapılmasın? Ömer Çelik'e talimat veriyorum hemen onun çalışmasını yapalım. Filmle ilgili değil, benzer hareketler için. Değerlere, inançlara hakaret anlamında bunları suç sayan düzenleme. Yasalarda muğlaklık varsa, onları açmak lazım. Bu konuda Türkiye dünyaya öncü olacak.
- BM'de mesajınız ne olacak?
Anti semitizmi insanlık suçu olarak ilan eden halkının tamamına yakını Müslüman olan ülkenin başbakanıyım. Ama Batı, İslamafobia'yı insanlık suçu ilan edememiştir, teşvik etmiştir. Örneğin Avrupa'da Almanya... (Filmi çeken) Ne diyor? 'Ben, Müslümanların aşırı uçlarını tahrik etmek için yaptım' diyor. Böyle bir film 5 milyona yapılır mı?
- İslam'a hakaret eden film ve nefret suçu konusunda uluslararası bir toplantı düzenlenmesini isteyecek misiniz?
Bu süreci rahatlatmak için böyle bir uluslararası konferans işine girebiliriz. Medeniyetlerarası İttifak çatısı altında bunu yapabiliriz.
İSRAİL ÜÇ ŞARTI KARŞILAMALI
- İsrail'le ilişkilerin seyri ne olacak?
İsrail, İslam dünyasında iyi bir yere oturamamıştır. Bir normalleşme sürecine girmesi için de gayretleri yoktur. Senin sadece Türkiye ile münasebetin var. Böyle münasebetin olan ülke yok ki. Gel bu münasebetini iyi tut. Sen kalkıyorsun böyle bir dostunu kaybediyorsun. Normalleşme için Yahudilerin dünyadaki en zengin adamını bana gönderdiler. Birkaç ay oldu. Neymiş? Normalleşme için arabulucu olacakmış. Dedim ki üç şartımız var: 1-İsrail özür dileyecek. 2 -Tazminatı ödeyecek. 3-Filistin- Gazze üzerinden ablukayı kaldıracak.
- İsrail'in son zamanlarda artan çabasını neye bağlıyorsunuz?
Yalnızlığa itildiler. Ciddi manada köşeye sıkıştılar. İran'la atışmalarına bakmayın, bu blöf. Ben şu anda İsrail'in, İran'a saldırması gibi şu anda bir ihtimal görmüyorum.
- Zengin Yahudi Murdoch mu?
Yok canım Murdoch Yahudi değil.
- İsrail, 'Normalleşme için her şeyi denedim' görüntüsü vermek mi istiyor?
Nasıl verecek? Obama da devreye girdi ben söyledim 3 madde. Putin devreye girdi yine 3 madde. İngiltere devreye girdi 3 madde.
- Üç şartın aynı anda mı karşılanması gerekiyor?
Evet, üçü aynı anda. Bu konuda ilk devreye giren isim Berlusconi olmuştur.
ABD Suriye'de bekleneni yapmıyor
- Bosna eski Cumhurbaşkanı Sladziç 'Suriye'de yaşananlar Bosna'nın benzeri' dedi. Suriye süreci uzarsa Türkiye maddi yükü kaldırmakta zorlanırsa ne olacak. Ve Mısır'ın girişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?
(Mısır'ın inisiyatifi için) Bakalım ilk adımı atsınlar. Dışişleri olarak biraraya gelecekler.
- Suriye konusunda B Planımız var mı?
Bizim BM Güvenlik Konseyi'nden netice arayışımız A Planı idi. O olmayınca biz ne yaptık? Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin de teklifiyle yeni süreci başlattık. Ama bu arada ara enstrümanlar da kullandık. 'Rusya, İran, Türkiye üçlü çalışalım' dedik. Bundan da netice alamadık. Putin, Medvedev 'Dışişleri Bakanları çalışsınlar' dedi. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'la Ahmet (Davutoğlu) Bey görüştü. Söyledikleriz şey şu: 'Ama bu giderse kim gelecek?' dediler. Ben, 'O giderse kim gelecek?' diye sormayın. Demokrasiyi konuşuyorsak, o giderse halk kimi isterse o gelecek. Halkın istediği geldiği andan itibaren iş bitmiştir. Ama onlar kumanda edecekleri birini arıyorlar.
- ABD'nin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ABD şu anda işe daha müdahil olmuş değil. Şu anda etkili olan Rusya'dır, İran'dır. Olumsuz yaklaşımı nedeniyle RusyaÖ Çin Rusya'nın yanında hareket ediyor. İkisinin takındığı tavır İran'ın oradaki tutumu etkiliyor.
- İran tarzını değiştirebilir mi?
Her yolu deneyelim. Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan ve İran dörtlü olarak deneyelim. Dörtlü zirveye katılacağız. Bakalım ondan ne çıkacak? Görelim. İran'la temaslarımız devam ediyor. Çin, 'Sizinle aynı düşünüyorum' dedi. Ama gitti BM'de Rusya'yla hareket etti.
- ABD, bizi destekliyor mu?
ABD destekliyor desteklemeye de ama seçimler midir nedir bilemiyorum. Şu anda kendisinden bekleneni yapmıyor.
Ümit Boyner işine baksın
- TÜSİAD Başkanı'nın açıklaması oldu... 'Eskiden başka vesayet vardı, şimdi buyurganlıkla karşılaşmak istemiyoruz. Halkın gerçekleri bilme hakkı vardır' diyor.
Ben konuşacağım ama konuşmayayım. Bir defa her şeyi öğrenilmesi gerekenlerin azami ölçüde sinyalini vermesi gereken merci neresidir? Hükümettir. Yargıdır. Genelkurmay'dır. Yargı ilk incelemelerden sonra ne dedi, 'Şu ana kadar yaptığımız incelemelerde sabotaj emaresine rastlanmamıştır' dedi. Anamuhalefet lideri ne diyor? 'Bir el bombasıyla bu kadar kalın yapılmış deponun çatısı çöker mi?' diyor. Bu hangi zeka örgüsüyle ortaya çıkıyor? Bir el bombası olur mu? Binlerce bomba var. Biri patladıktan sonra orada diğerleri de patlıyor. Öğrenmek hakkımızdır falan. Kimin hakkı nedir, nereye kadardır? Onun ölçüsünü Ümit Boyner belirlemeyecek. O, işine baksın.
BU ADAMLA KONUŞULMAZ
- Kılıçdaroğlu Afyon patlamasının üzerine gitmekte kararlı.
Bu öyle bir adam. Ben Genelkurmay Başkanımı dinlerken 'Bir personel merak saikiyle Almanların getirdiği fünyesi üzerinde el bombalarından birini eline almıştır, ondan olabilir' diyor. Bu adamla (Kılıçdaroğlu) bir şey konuşulmaz.
(Akşam gazetesinden alınmıştır)