Sabahattin Ali yaşasaydı Kürk Mantolu Madonna’yı yazamazdı.

Yazsa da bilim kurgu gibi kalırdı zaten.

Çoğumuzun okuduğu bir kitaptır. Yaşamak için birbirine kayıtsız şartsız muhtaç iki insanın, Raif Efendi ile Maria Puder’in aşk hikayesi. Bir yandan gurur bir yandan teknolojik yetersizlikler sebebi ile araya giren, hesabı verilemeyen 10 yıl ve hayatları mahvolan 3 kişi. Takiben, pişmanlıklar, çok büyük acılar.

Biz böyle aşklar yaşayamayız artık, çünkü şeffalık had safhada.

Ayrıldığımız sevgilimiz bir akşam yemeğine çıkar “bu da sana kapak olsun” diye bir resim paylaşır, biz de o an yaparız analizi:

“Bizim ilk gittiğimiz restoran burası. Biz de beraber bu yemeği ısmarlamıştık. Demek hala beni düşünüyor. Hem çok da solgun, belli uyumamış, sanki ağlamış da.”

Karşı taraf, bu gizli  mesajları yerleştirdiği resmine bir “like” beklerken, biz gururlu davranmak adına biraz geciktirsek mi şu “like” ı? Burnu sürtülsün azıcık.

Tabii bu insan sarrafı tavırlarımız karşımızdakilerin foyalarını hemen ortaya çıkarıyor ve hop, hepimiz birer ilişki uzmanıyız. Olanı, olacağı ve olması gerekeni çok iyi bildiğimiz için bir ilişki, bir dostluk sürmesi gerektiği kadar sürüyor, hakettiği kadar değil. Karşılıklı “evet” demişiz ama iyi günde kötü günde değil, sadece elektirikler kesilene kadar.

Hayallerden, mücadeleden, fedakarlıktan uzak kendimizi çok sağlama aldığımız bazi dostluklarımız var. Bunda çok da yanlış bir taraf yok aslında, günümüzde zaman kaçıyor insan kovalıyor. Düşen, geride kalan yarış dışı kalıyor. Bu dar vakitlerde, dostumuz olması bile çok değerli bence.

Bu hızlı dostlukların ve kalabalık aşkların içinde ruhumuzu ne kadar paylaşabilirsek artık…..

Ayrıca zamanımızda konuşmak ulaşmak istediğimiz insana kavuşamamak gibi bir durumumuz olamaz. Değilmi ki isteyelim. Mail atarız, olmazsa tekst yazarız, whatsapp yollarız, olmadı face de dürteriz. Hala yanıt yok mu? Ortak arkadaşlarımıza sorarız.

Kızarsak, istenmediğimizi anlarsak hemencik de bloklarız.

Yani kavuşmak için teknoloji de bizden yana.

Her ne kadar 2 tekst, biraz mail, belki sesli mesaj çoğu zaman sevdiklerimizin bizi düşündüğünü bilmemize yetse de, yüzümüzü güldürse de, insan insan çok muhtaç. Gözgöze, ten tene olmak istiyor. Aksi takdirde, “yanlız değilim” demek iyice zorlaşıyor.

Sabahattin Ali kitabında diyor ki

“Seninle şöyle bir oturup konuşamadık”

Sanırım ben de bunun çok hasretini çekenlerdenim.

Buna vakit ayırırsak, belki çok daha derinlemesine yaşamaya başlarız aşklarımızı, dostluklarımızı, bizi insan yapan duygularımızı.

Işıklı, sevgi dolu bir hafta olsun.

 

Not: Maria Puder eğer bugün kayıplara karışsaydı herhalde Raif Efendi son mailinde ona şöyle yazardı.

Slm Sevgilim,

Tam iki gündür senden haber alamıyorum. Mesajlarıma cevap vermiyorsun, Whatsapp'da onlinesin ama ona da yanıt vermiyorsun. Ne olur neyin var söyle.

Seni çok merak ediyorum. Başına birşey gelmiş olmasından korkuyorum, bu hafta sonu Pegasus’tan ucuz bilet buldum, Prag’a geliyorum.

Umarım o zamana kadar bu mailimi okumuş olursun.

Raif