“O sana vurduysa sen de ona vur” diyen bir halkın çocuklarıyız biz. Biraz yaramaz, yerinde duramayan, kimi zaman duranlara da rahat vermeyen, her zaman da kurallari sevmeyen, biri dövülecekse sebebiyle bile ilgilenmeden, mahallecek giden insanlarız.
Samimiyiz aslında. Güçsüzün yanındayız da ondan. Koruma içgüdüleri, sadece annelere değil, etrafımızda yaşayan herkese sirayet etmiş bir toplumuz. Okulda yeri gelince herkesin velisiyiz.
“Tanrı misafiri”nin yabancı dilde karşılığı “beklenmedik misafir”dir. Halbuki biz hep bekleriz, gelenimiz olsun, soframıza oturanımız olsun. Her insan bizim yemeğimizi paylaşabilir. Yakınlarımızda aç varsa, bizim boğazımızdan geçmez. Hele bir de çocuksa, kendi çocuklarımızdan ayırmayız. Hatta “bize anne bile diyebilir”
Sevinçlerimiz de dalga dalga yayılır, düğün alyalarımız uzadıkça uzar.
Tamam çoğu zaman birçok yerde fevriyiz belki, hırçınız bazen ama evcilleşmemiş insanlarız biz. Şefkatimiz, merhametimiz, sevgimiz varoluşumuzdan beri aynı.
Olağanüstü saf bir tarafımız da var, herşey güzel olacak diyen herkese inanırız. Bu inanış bilgisizlikten değil, tersine inanmak bizi kirleteceği içindir. Çünkü herşeyin güzel olması için yaşarız.
Böyleyiz…. Böyleydik….
Ama bizi böldüler, tüm ezberlerimizi bozdular, “birbirinize güvenmeyin. Kardeşinize bile.” dediler.
İnandık, çünkü biz büyüklerimizin hep ellerini öptük.
Şimdi heryer yanıyor, kalbimiz yanıyor, içimiz yanıyor. Ağlamaktan gözlerimiz yanıyor.
Fakat ezberimizi bozanların dikkate almadığı bir konu var.
Biz tarih boyunca hiç sinmedik, hiç uslanmadık. Zannetmeyin ki, seçim alanları yine ağzına kadar dolmayacak, zannetmeyin ki biz evde sessiz sessiz oturup, terörün “tamam çıkabilirsiniz” demesini bekleyeceğiz.
Öğretmeninden dayak yiyip de uslanmış çocuk yoktur. Cani yanmış, kızmış çocuk vardır. Bize şiddet ders olmaz, bilakis bizi daha çok sokaklara dökersiniz, daha çok size rahat vermeyiz, meydanları boş bırakmayız.
Örnek mi? Unutulmaz, dünyayı kendine hayran bırakmış, Türk gençliğinin gücünü hem Türk’e hem dünyaya hatırlatmış, muhteşem Gezi Parkı.
O gencecikler bizim için düşünmeden canını verdi, biz hala oy verip vermemeyi düşünüyoruz. Lütfen bu borcunuzu ödemeyi ihmal etmeyin.
“Sonra Kabil Habil’i öldürdü. Habil Allah'tan korktuğunu söyleyerek karşı koymadı ve ağabeyine el kaldırmadı. Ancak Kabil'in cehennem ateşinde yanmasını diledi. “
Olabildigince guzel bir hafta diliyorum.