Dün öğleden sonra yine Suriye tarafından atılan 2 topun Türkiye sınırlarındaki Akçakale Gümrük Müdürlüğü binası ve Toprak Mahsulleri Ofisi bahçesine düşmesinin ardından, polis araçları ve belediye hoparlörlerinden vatandaşlara dışarı çıkmamaları, sınır bölgesinden uzaklaşmaları yönünde uyarı anonsları yapıldı.
Suriye'nin gözünü kan bürümüş diktatörü Esad kendi halkını yaşlı, kadın ya da çocuk ayrımı yapmaksızın ve bizlere Saddam'ı hatırlatarak bombalayarak katletmekle kalmıyor ve emrindeki katillerin toplarının mermileri sürekli Türkiye'yi de hedef alıyor.
Lefkoşa'da ise KKTC'nin sözde "barış havarileri" savaşa karşı miting ve yürüyüşler yaparken nedense tek söz Suriye'nin kanlı diktatörü üzerine sarf etmezken habire "AK Parti'ye ve Ankara'ya" karşı sloganları haykırıyor ve pankartlar taşıyorlar.
Nasreddin Hoca misali "yahu hırsızın hiç mi suçu yok?" dedirtircesine sormadan edemiyoruz "Suriye halkını ve Türkiye topraklarını AK Parti ya da Ankara Hükümeti emrindeki Suriyeli askerler mi bombalıyor?" diye.
Türkiye'nin AB Bakanı Egemen Bağış "Türkiye eğer savaşmaya çok meraklı bir ülke olsaydı uçağı düşürüldüğünde bir kere Suriye’yi yerle bir ederdi. Türkiye’nin askeri gücü Suriye’yi birkaç saat içerisinde bitirebilecek noktada ama bizim Suriye halkıyla bir sorunumuz yok” deyince hemen gazetelerinde makaleler ile ona saldırmaya bayılanlara sormak lazım "yalan mı?" diye. Türkiye, savaşın içine çekilmemek için soğukkanlı bir şekilde direndikçe birileri de Lefkoşa sokaklarında "Savaşa hayır" sloganını "Ankara'ya hayır" ile birlikte atmaktalar.
Neymiş "tezkereye karşıymışlar". İşte dün bu konuda İstanbul'da bir açılış esnasında TC'nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de alınan son tezkere kararını değerlendirdi ve "Sen her an gerekirse savaş edecek gibi hazır olmak zorundasın. Sen buna hazır değilsen zaten devlet değilsin" dedi.
Eğer bu tezkere kararı olmasaydı BM Güvenlık Konseyi oy birliği ile Suriye'yi kınar mıydı?
KKTC'de bazıları dürüst olup asıl "savaşa mı yoksa Türkiye'ye mi karşısınız?" sorusuna cevap vermeliler. Utanmasalar sırf Türkiye'ye karşı olmak uğruna "kanlı Suriye Ordusu'nun masumluğu" üstüne yazılar yazacaklar.
Yapmayın ayıptır!
Suriye'de her gün onlarca insan katlediliyor. Suriye Ordusu'nun tankları, topları, uçakları, helikopterleri ve keskin nişancıları sürekli sivilleri vuruyorlar.
Hem de dünden beri değil!
Aylardır Suriye'de savaş var. İnsanlar ölüyor. KKTC'de bir tane yürüyüş ya da miting yapılmadı "savaşa hayır" talebiyle!
"Barış taraftarı" olmak için Suriye dostu mu olmak gerekiyor.
Ben de savaşa karşıyım. Kesinlikle Türkiye'nin Suriye ile savaşmak zorunda kalmamasından yanayım. Ancak Türkiye'nin kendini savunmak amacıyla her türlü gelişmeye hazır olması Suriye'nin en iyi anlayacağı dil olduğundan atılan adımı anlayabiliyorum.
KKTC'deki sözde "barış yanlılarının" Türkiye'deki teröre karşı bir kez miting ya da yürüyüş yaptıklarına tanık olmadım.
KKTC'deki sözde "savaş karşıtlarının" aylardır sürmekte olan Suriye'deki savaşa karşı bir miting ya da yürüyüş yaptılklarına tanık olmadım.
Ancak Türkiye kendini savunmak zorunda kaldığında ve tüm AB ve dünya bunu çok iyi anlayabildiğini dile getirdiğinde birden "savaşa hayır" mitingine ihtiyaç duyanların "Suriye'ye karşı değil, Türkiye'ye karşı" mitingine tanığım.
Çoğunun cebinde Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu olan ve Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan sözde barışseverlerimiz nedense Güney Kıbrıs'taki Suriye Büyükelçiliği önünde değil Lefkoşa'daki Türkiye Büyükelçliği önünde bağırıp, çağırdılar.
İşte bunlar böyle "savaş karşıtı"! Suriye ile sorunları yok!