Yüz yaşına girmesinin coşkusunu yaşayamayan majestelerinin cenaze törenidir bugündür. Kraliyet Ailesi’nin halk gözünde bu kadar popüler olduğu bir dönemde birkaç tane düğün töreni oldu ama gelenekleri bize hatırlatacak cenaze töreni uzun zamandır yaşanmadı. Üstelik ölen kişi kraliçenin kocası…bir kadının hükümdar olabilmesi işine alışık olmayan bizlere göre ‘…nerdeyse kral…’
Korfu Adası’nda doğduğunda Avrupa’nın nerdeyse tüm hanedanlarıyla akraba olan prens Philip ve ailesi hayatlarını kurtarmak için kendisi bebekken sürgün edilirler. Anadolu’da devam eden Türk Kurtuluş Savaşı neticesinde şeytan taburu olarak isimlendirilen ve askerleriyle denize dükülen Yunan komutan Andreas utanç simgelerinden biri kabul edilince sürgün günleri başlar.
İngiliz kaynakları, daha sonra Prenses Elizabeth ile evlendiği için değil, gerçekten başarılı olduğu için ‘a wonderful boy’ dedikleri prensin çocukluğunun trajedilerle dolu olduğunu sürekli belirtir. Babasının onu terk etmesi ve annesinin hastaneye kapatılmasıyla…
Atina’dan kaçınca durağı önce Korfu sonra Paris ve en sonunda İngiltere olur. İngiltere’de amcası tarafından büyütülür, çünkü babası metresi ile ilgilidir ve annesi hala akıl hastanesinde.
Prens Philip’in pek çok evi olduğu ve hepsini çok sevdiği söylenir ama yine de ‘evim’ dediği bir yeri olmamış.
Hitler’in yükselişte olduğu ve sonrasında başa geçtiği dönemde Almanya’da yatılı okulda okur. Ardından İskoçya Glodstone Okulu’na devam eder, çok basarılı olur ve liderlik yeteneğini geliştirir. Hatta daha sonra kendi karakterinden çok uzakta oldugunu bildigi oğlu Charles’in da bu okula gitmesinde ısrarcı olur. İngiliz deniz komutanı, Burma Valisi amcası Louis Mountbatten tarafından denizci yapılır ve denizcilik okulundayken hayatının değiştiği düşünülür.
Prens 21 yaşında İngiliz Deniz Ordusu’nun en genç deniz yüzbaşısı olur. Ikinci Dünya Savaşı’nda gemisi Wallace’ı gece bombalarından akıllıca yürüttüğü taktiği sayesinde başarılı bir şekilde korur. Prensin görev yaptığı savaş gemileri savaş sonrası bir süre daha göreve devam ettikten sonra şu sıralar çeşitli denizcilik müzelerinde sergilenmektedir. Kendileri de 2007 yılında emekli olmuştur.
İkinci derece kuzeni olan Kraliçe Elizabeth ile evlenmeseydi ne olurdu bilinmez ama onunla evlenebilmek için taşıdığı Danimarka ve Yunanistan asilzade ünvanlarının tamamından feragat eder, Edinburgh Düklüğü kendisi için oluşturulup tahsis edilene kadar sıradan bir İngiliz vatandaşı olur ve anne tarafından gelen Mountbatten soyadını alır. Evlenince dük olur, eşi Kraliçe olunca prensliği geri verilir ve ait olduğuna inandığı deniz subaylığını terk eder. Ama belirtmek gerekir ki armasındaki semboller baba tarafından Danimarka ve Yunanistan krallıklarına ve anne tarafından getirdiği çok tartışmalı Mauntbatten soyadına işaret eder hala.
Ölünce kendisi için kahraman, sadık bir destekçi, cesur ve yenilikçi sıfatları tekrar hatırlatılarak anılan prensin cenaze merasimi tıpkı kendisinin istediği gibi gerçekleştirilecek. Prens kendisinin üzerinde tasarım ve tadilat yaptığı bir araba ile Aziz George Şapeli’ne getirilecek.
Tören, dini motifli olmasından ziyade kısa, vaaz verilmeden, başarılarına ve denizcilik kariyerine odaklanacak. Prens sadece sevdiği değil çok da başarılı olduğu denizcilik kariyerine vurgu yapılmasını ister.
Elbette ilginç olan cenaze de olsa, kraliçenin eşi de olsa Covid kuralları ve sınırlamaları herkese ve törene de yansıyacak. Bu güzel oldu işte! Salgın şartlarında kimseye öncelik ve ayrıcalık tanınmaması, en ayrıcalıklılara bile. Sanırım bundan çıkarabileceğimiz dersler olmalı Türkiye’de vakaların nasıl bu kadar birden arttığını anlamaya çalışırken.
Tören sade ve tenha tutulacak. Sadece 30 adet davetli…
Bu davetliler arasında prensin Alman akrabalarından bazıları da vardır. Evlendiğinde Alman geçmişi, İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Alman korkusu ve nefreti ve dört kız kardeşinin de Alman prenslerle evlenip Almanya’ya yerleşmesi hususlarına hep ilgiyle lakin biraz da kuşkuyla yaklaşılırken bu defa sorun değildir. Alman tehdidi ve nefreti ortadan kalkmıştır. Olası yakın aile fertlerinin yanında Baden, Hesse ve Langerburg prensleri de yer alacaktır.
Kale avlusunda ise prense özel yakınlığı olan bir askeri birlik hazır bekleyecek…denizcilere has müzik ile elbette Edinburg Dükü’ne saygı ifadesi İskoç Bandosu ve uçma tutkusuna vurgu yapan Hava Kuvvetleri Bandosu.
Birleşik Krallık’ın dokuz noktasında ve İngiliz toprağı Cebelitarık’ta top atışı selamı verilecek ve devamında bir dakikalık saygı duruşu gerçekleştirilecek. Heathrow Havaalanı saygı duruşundan öncesi 6 dakika boyunca uçuş gerçekleştirmeyecek ve BBC yayın yapacak.
Din İşleri Başkanı, Canterbury Baş Piskoposu da halktan Kraliçe Elizabeth için dua edilmesini istedi. Bu bizim anlayamadığımız birşey belki, ölene dua edilir aslında ama kraliçe herşeyden ve herkesten öncedir, İngiliz Kilisesi’nin de başıdır.