Hakkındır Erhan Tuncel. Gülümse. Gerçi sırıtma sözcüğü çok yakışır o görüntüne ama ben, gerçekten hak ettiğini düşündüğümden, tabii ki küçümsemek için değil, bizatihi takdir duygularımı ifade etmek için yüzüne yayılan o mutluluk ifadesini “gülümseme” sözcüğüyle değerlendiriyorum. Amacım hakaret etmek olsaydı, atlara yakıştırılan bir kavram olan “sırıtma”yı sana karşı da kullanabilirdim.

Şu hoşgörünün, farklı kültürlere tahammülün esamesinin bile okunmadığı bir ülkede, Türk/müslüman doğmuş olmanın her derde deva bir özellik olduğunu, şu içinden çıkılmaz gibi görünen, ama benim gibi saftiriklerin, ele güne karşı ayıp olmasın diye bir mahkumiyet kararının çıkacağını  düşündükleri yargılama oyunundan zaferle çıkmış olmanla bir kez daha kanıtladın. Helal olsun sana. Gülümse.

Ülkemizin kültürünü, manevi havasını kirleten, “içimizdeki hain” Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilginin olmadığının ortaya çıkmasına duyduğun sevinci, yüzüne yayılan o gülümsemeyle ifade edişinden çok etkilendim. Ama neye gülümsediğini, içinde yer alsan da almasan da bir trajediden kendi adına nasıl bir mutluluk çıkardığını merak da ettim.

Ben seni, kalabalıklarla birlikte, inançların doğrultusunda, başkalarıyla beraber hareket eden, örgütlü bir yapının elemanı sanırken, yargılanman sonucu “yapayalnız” biri olduğunu öğrenince de çok bir üzüldüm. Demek ki gülümserken aslında için kan ağlıyormuş senin. Meğer  sen de bir “yalnız kurt”muşsun.

Bakın, bu ülkede “en haklı gülüş” işte bu Erhan Tuncel denen zatın gülüşüdür. Dink davasındaki yargılama komedisinden çıkan sonuca en uygun gülüş yani. Yargısıyla, “bir kısım medyasıyla”, ötekileştirmeyi hayatının amacı yapanlarıyla topyekün “öteki”ne tahammülsüz hale gelmiş bir ülkenin Türk/İslam sentezci çocuğu olmak büyük mutluluk  elbette. Bu davada kazanan işte bu sentezdir. Bu sentez karşısında herkes kaybetmiştir. Tuncel’in gülüşü, bu sentezin “zafer”inin sevinciyle ilgilidir.

“Tek bir alaycı gülüş en güçlü insanı bile yok edebilir” derler. Doğruymuş. Alaycı gülüşün, Hrant’ın kafasını delen mermi kadar güçlü bir yok edici olduğunu Tuncel’in yüzüne yayılan “gülümseme”yle çok daha iyi anlayabildiğimi düşünüyorum. Acıyı çoğaltan, yüreği kanatan bir gülümsemedir bu. Hiç bir şey, bir acılı topluluğun karşısına geçip “gülümsemek” kadar koymaz insana.

Kişisel meselemdir bu benim. Tuncel’in karşısına alıp “dalgasını” geçtiği binlerce kişiden biri de benim çünkü. Bu toplumsal konumlanışta benim gibilere, karşılarında “nanik” yapılan insanlar olmak düştü zaten. Tuncel bize karşı “gülümserken”, Abdullah Gül, Bülent Arınç, iktidar mensubu kimi politikacılar Dink yargılamalarındaki kararı doğru bulmadıklarını söylerlerken, benimle/bizimle dalga geçmekteler.  Örgüt yaratmada, o örgüte üye bulmada pek mahir olanlar, Dink davası sanıklarını hiç bir örgütle bağı olmayan “bireysel katiller” yapmakla, benimle/bizimle alay etmekteler. Mizahın, aşşağılık bir silah olarak kullandığı tek ülke yapmak budur Türkiye’yi.

İngiliz Kralı Sekizinci Henry’nin çok başarılı olduğu söylenen Will Summers adlı bir soytarısı vardı, derler.  Pek bir güldürürmüş Henry’yi. Summer’in tek (ya da en iyi)  marifeti insan dışkılığıyla ilgili espriler yapmakmış. Buna gülermiş koca kral. Ota, boka gülmek deyiminde bir haklılık varmış demek ki.

Erhan Tuncel’in gülümsemesi de bu türden. Ota gülse neyse de ülkemizin içinde bulunduğu “bok”tan duruma bakıp güldüğüne eminim.  Tuncel’i gülümseten “soytarılar”, iyi iş başardılar.

Şu safın safı Hrant Dink’in o meşhur  son yazısında “bu ülkede güvercinleri vurmazlar” cümlelerini okuduğumda, “kim seni buna inandırdı Hrant kardeşim” demiştim. Bu ülkede güvercinleri de vururlar, ceylanları da. Bal peteğini de dağıtırlar, karınca yuvasını da. Nasıl inandın sen buna? Erhan Tunceller biraz da bu saflığına gülümsediler senin, bir görebilseydin.

Türk/İslam Sentezi’nin büyük kahramanları. Kazandınız. Gayrimüslim, gayritürkten ülkemizi arındırma mücadelesinde aslında hiç de “yalnız kurt” olmadığınızı da gördünüz.

“Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeni’yiz” demekten vazgeçtim artık. İçinde bulunduğumuz duruma en uygun slogan artık şudur: “Hepimiz Safız”.

Bu sloganı duyduğunda, en doğal hakkındır, ey faşist, hiç çekinme:  “Gülümse”.