İçimizde bir yığın ‘İrlandalı’ var; ne yazık ki!... (İrlandalı kardeşlerimiz alınmasın; bu tabirin onlarla alakası yok.) Yeni değiller. Tam 200 yıldır, bu toprakların kaymağını yer, fakat aidiyet hissetmezler. İster, ‘Tanzimat kafalılar’ deyin… İster, Batı müptelaları… Aynı kapıya çıkar.
Adını ne koyarsanız koyun, onlar ‘Sömürge devşirmeleri’dir. Kimileri içimizdeki, ‘nesebiyle sorunlu’ olanlar; kimisi de soyu sopu bizden olsa da, zihni devşirilmiş mankurtlardır.
Ne zaman Türkiye azıcık belini doğrultmaya kalksa, koro halinde parazit yapmaya başlarlar. Eh, 200 sene önce yola çıktıkları ve ‘Batıdan çarklı’ olduklarından sebep; medyada, sanat camiasında, akademide, yüksek bürokraside hep onların borusu öttü. Tabi, yakın zamana kadar…
ESKİ TÜRKİYE YOK ARTIK
Son 20 yılda, siyasî bağımsızlığın yanısıra ekonomik bağımsızlık yolunda hayli mesafe alan Türkiye, işte o içimizdeki yabancıları fena halde rahatsız etti.
Avrupa Birliği’nin ‘düzmece üyelik’ sürecinin üzerine giderek, deyim yerindeyse Batı’nın pis maskesini düşürdük. Tam da ‘İslamcı iktidarın’, AB üyeliği talebini geri çekeceğini sandıkları bir demde, Türk Devleti, tam üyelik hakkı için baskıyı artırdı. Sonuçta, ikiyüzlü yamyamlar, çaldıkları minareye kılıf bulamadılar. Yani bizzat Avrupa’nın kendisi, Türkiye’yi AB’ye tam üyeliğe kabul edemeyeceğini itiraf etmek zorunda kaldı.
Elbette Türk Devleti çok derin bir deneyime sahipti. Hatta o kibirli emperyalistleri suya götürüp susuz getirecek bir ‘akıl’ yönetiyordu, Türkiye’yi…
İç siyasetimizi, dış siyasetimizi, terörle mücadelemizi ve savunma sanayimizi bağımsız bir anlayışla, Türk Milleti’nin menfaatlerine göre tasarlamaya başlayınca; içimizdeki ezik devşirmeler, koro halinde zırlamaya başladı: “Türkiye’nin ekseni kayıyor…”
OYUN KURAN DEVLET
Elbette yeni Türk dış politikasının eksen filan kaydırdığı yoktu. Tam tersine, değişen dünya şartlarından yararlanarak, Türkiye, bölgesinde ve yakın çevresinde, oyunu kendisi kurgulamaya başlamıştı. Yani, bırakınız eksen kaymasını, ülkemiz, bizzat kendisi ‘eksen’ haline gelmişti.
İşte içimizdeki beşinci kol ajanlarının uzaktan kumandayla harekete geçirilmesinin sebebi tam da buydu.
Coğrafyamızdaki tüm ülkelerle barış ve huzur içinde yaşama irademizi, ‘sıfır sorun politikası’ diye kodladık. Araya giren emperyalist yamyamlar, etrafımızı ateş çemberine çevirdi. Darbeler, iç savaşlar, ülkeler arasına ekilen nifak tohumları… Bir de baktık, ‘sıfır komşu’ diye kafa ütülemeye başlamışlar.
Devletimizin kurguladığı orta ve uzun vadeli politika ve stratejiler, bugün semeresini vermeye başladı. Kısa bir özet geçelim:
ALIN SİZE EKSEN
Suriye meselesinde büyük maliyetlere katlandık; bugün Suriye’de Türkiye’nin samimi dostu ve müttefiki olan bir yönetim var.
Ukrayna-Rusya Savaşında tarafsızlığımızı koruduk; bugün ABD-Rusya-Ukrayna arasındaki görüşmelere ev sahipliğini biz yapıyoruz.
Ermenistan, artık bizim için bir ‘düşman’ değil; yakın gelecekte, ‘baba dostu’ kıvamında bir komşu olacağa benziyor.
Yakın geçmişte Türk kimliğini yok etmeye çalışan Bulgaristan’da, artık soydaşlarımız olmadan hükümet bile kurulamıyor. Bulgaristan’ı yönetenler, Türkiye’yi bir ‘ağabey’ gibi görüyor.
Kosova Cumhurbaşkanı, Türk Cumhurbaşkanı’nı bir ağabeyi sayarak, Türkçe selamlıyor.
Düne kadar güneyimizde bir tehdit unsuru gibi duran Irak, bugün terörle mücadelede Türkiye’nin yanında yer alıyor.
Lübnan’ı yönetenler, hangi inançtan olursa olsun, “Önce Allah’a, sonra Türkiye’ye güveniyoruz…” diyor.
Suudi Arabistan, BAE, Mısır gibi ülkeler, yönetimdekilerin isteksizliğine rağmen, Batının haksızlık ve zulümleri karşısında, Türkiye ile aynı çizgide hareket etmek zorunda kalıyor.
AFRİKA NEREYE DÜŞER?
Zamanında ve kararlı müdahalemizle, Batılı emperyalistlerin arkaladığı Hafter zorbası karşısında meşru yönetimin galebe çaldığı Libya, artık yüzünü Türkiye’ye dönmüş durumda.
280 milyonluk nüfusuyla en kalabalık Müslüman ülke olan Endonezya’nın Cumhurbaşkanı, TBMM’ye hitap ediyor; Türkiye’ye ve Türk Milleti’ne olan hayranlığını dile getiriyor.
Türk Cumhuriyetleri bir araya gelmiş; ‘Turan’ın çekirdeği sayabileceğimiz Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında yol alıyor. Şimdilik gözlemci sayılsa da, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de o çatının altında kendisine yer buluyor.
Macaristan gözlemci sıfatıyla olsa da, Türk Devletleri Teşkilatı’nın çatısı altında konumlanıyor.
Çevre alanımıza giren Afrika ülkeleri arasındaki, Batılı yamyamların soktuğu fitneden kaynaklı ihtilafları, ‘âdil ve güvenilir arabulucu’ sıfatıyla çözüyoruz; kardeşleri barıştırıyoruz.
Yine Afrika ülkelerinde, Batılı efendilerinin fişteklemesiyle darbecilik oynayan sefillere, bizim desteğimizle had bildiriliyor.
Azıcık kendine gelen Afrikalı mazlumlar, Fransızların ve ötekilerin poposuna tekmeyi basıveriyor.
ANTALYA NEYİ ANLATIYOR?
Lafı fazla uzatmayalım: dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Antalya Diplomasi Forumu’na, 21’i devlet ve hükümet başkanı olmak üzere, 155 ülkeyi temsilen, 6 bini aşkın temsilci katıldı.
Hadi, ABD Başkanı Donald Trump’ın gururumuzu okşayan sözlerini ve İsrail adlı terör örgütünün çetebaşı Netanyahu’nun mide kramplarını dikkate almayalım… Güney Amerika’dan Afrika’ya, onlarca devlet, artık dış politikada adım atarken, en azından göz ucuyla Türkiye’ye bakıyor.
İşte bu yüzden, “Dünya 5’ten büyüktür; çünkü insanlık 5’ten büyüktür…” diyen Türk Hakanı’nın 10 küsur senedir indirdiği darbeler, İkinci Dünya Savaşı sonrasında insanlık âlemine bir deli gömleği gibi giydirilen adaletsizlik, zulüm ve sömürü düzeninin kabuğunu çatlattı. Arkası da gelecek…
Bırakınız eksen kaymasını; Türkiye artık bizzat ‘eksen’dir. Bu ülkenin bütün onurlu vatandaşları tadını çıkarsın. Tabi, devşirilmiş mankurtlara sözümüz yok.