Araya, önce Suriye’deki gelişmeler girdi. Mazlum Abdi denilen teröristin, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ile vardığı mutabakat, PKK ve bileşenlerine biraz zaman kazandırdı.
Öyle ya, ortada bir anlaşma varsa, o anlaşmanın uygulanması için belli bir süre gerekecekti. PKK ve yancıları, o süreyi tepe tepe kullanmalarına rağmen, mutabakatla öngörülen adımları attıklarına dair bir emare yok.
Derken, CHP ve İstanbul belediyeleri eksenli yolsuzluk, casusluk ve teröre destek gerekçeli yargısal olaylar araya girdi.
DEM Partisi’nin ileri gidenleri ile Kandil’deki baronlar, CHP etrafında oluşan gelişmeleri, zaman kazanma amaçlı fırsata dönüştürdüler.
Tabi arada bir, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın ‘silahları bırakın, PKK’yı feshedin’ bağlamındaki açık ve yorum gerektirmeyen çağrısını ‘tefsir etmek’ isteyen DEM’ciler de eksik olmuyor.
İşin özeti, PKK ve müzahir unsurlar, Öcalan’ın çağrısının gereğini yapma konusunda ayak sürüyor.
VERİLEN ÇEK AÇIK DEĞİL
Elbette Türk Devleti, bu ayak sürüme çabalarının farkında. O bakımdan, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, arada bir uyarı açıklaması yapıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şimdilik uyarı dozunu fazla yükseltmemekle birlikte, PKK ve yancılarının ayak sürümesi karşısında, Türkiye’nin sabrının ve zamanının ‘sınırsız olmadığını’ vurgulama ihtiyacı hissetti.
Ve nihayet, Öcalan’ın örgütü feshetme çağrısı yapmasını, 22 Ekim 2024’te gündeme getiren MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli, PKK ve bileşenlerine, hem tarih hem de mekân tayininde bulundu:
“Hıdırellez’den (6 Mayıs) önce, 4 Mayıs 2025 tarihinde, fesih kongresi Malazgirt’te toplansın ve fesih kararını alsın. Toplantının organizasyonunu da DEM Partili Malazgirt Belediyesi üstlensin.”
Doğrusu, Dr. Devlet Bahçeli, siyasî anlamda çok büyük riskler alıyor. Tecrübe küpü bir ‘bilge’ olmanın yanında, siyaseten de ‘küçük hesaplar yapmaktan uzak’ bir siyasetçi olan Dr. Bahçeli, elbette aldığı büyük riskin farkında.
NEZAKET DE BİR YERE KADAR
Nitekim, MHP’nin Ülkücülüğünü beğenmemek gibi sudan bir gerekçeyle yollarını ayıran İYİ Parti ve Zafer Partisi cenahı, Dr. Bahçeli’nin ortaya koyduğu; ülke için büyük yararlar umulmasına rağmen, MHP açısından hayli risk taşıyan yol haritasını, sonuna kadar istismar etmekten geri durmuyor.
Neticede, silah bırakma çağrısı ve devamında yürümesi gereken sürecin, bir anlamda ‘banisi’ diyebileceğimiz Dr. Devlet Bahçeli, kendi kişiliğinin de gerektirdiği nezaketi elden bırakmamakla birlikte, PKK ve bileşenlerine, Türk Devleti’nin ‘zamanlama beklentisini’ hatırlatmış oldu.
DEM’ciler ile örgüt çevrelerinin, Dr. Bahçeli’nin tavsiyeleri çerçevesinde hareket etmesi, doğal olarak beklenmez. Onlar, sırtlarını yasladıkları dış güçlerle de istişare halinde, Öcalan’ın çağrısını elden geldiği kadar sulandırmaya ve geciktirmeye niyetli görünüyor.
Ve sanıyorlar ki, Türk Devleti’nin ve siyasî iktidar kanadının, bugün sabırla muhafaza etmeye çalıştığı nezaketi, hep böyle devam edecek.
ÖYLE VEYA BÖYLE; BİTECEK
Bu, DEM’ciler ve PKK çevreleri adına büyük bir yanılgıdır. Cumhur İttifakı, silah bırakma ve örgütün kendini fesih sürecini gürültüsüz-patırtısız yürütmeye niyetli olmakla birlikte, PKK’nın, tüm unsurlarıyla tasfiyesi noktasında, kararlı ve tavizsiz bir tutum içinde hareket ediyor.
Nitekim PKK ve yancılarının, mevzuyu sulandırma ve birtakım yorumlara tabi tutma çabaları karşısında, güvenlik birimlerinin bölücü teröre karşı yürüttüğü mücadelede en küçük bir gevşeme olmadı.
Terör örgütünün, silahlarını teslim ve kendisini lağvetmesinin dışında bir seçeneği bulunmuyor.
Bu noktada en basiretli tavır, yine Abdullah Öcalan’dan geliyor. Örgüt elebaşı, PKK’nın bugünkü dünya ve ülke şartlarında ‘anakronik’ kaldığını; şayet kendi kendisini feshetmez ise, Türk Devleti tarafından ezilip yok edileceğini biliyor ve çağrısında, bunu örtülü şekilde ifade ediyor.
DEM’ciler, Kandil ve PYD için yolun sonuna gelindi. Bu saatten sonra, İsrail ve ABD’nin duruşuna göre sergilenecek ayak sürüme gayretleri, sadece süreci birazcık uzatır; fakat sonucu değiştirmez.
PKK, tüm bileşenleriyle birlikte kendisini feshedip, silahlarını teslim edecek…
Ya da ezilip geçilecek. Üçüncü bir seçenek görünmüyor.
