Aşağıda okuduğunuz metnin gerçek yaşam ve yaşamakta olan şahıslarla hiç bir ilgisi olmadığını kamuoyunun bilgisine sunarak kaleme alıyoruz:
"Türkiye'ye karşı direnişi başlatıyoruz!
Aslında hiç ara da vermemiş olduğumuz Türkiye'ye Karşı Sürekli Direniş Mücadelemizi adadaki varoluşumuzu tehdit eden Ekonomik Paket'e geçit vermemek amacıyla şimdi "rolantiden" alıp "iki, üç ve daha fazla vitese takacağız"!
Kuzey Kore pardon Kuzey Kıbrıs'ta devlet tarafından maaşların ödendiği tüm alanlarda grev yapmakta pardon çalışmakta olan işçi sınıfımızın kahraman ve de kutsal sınıf savaşımızı şimdi Güney'deki Rum yoldaşlarımızla birlikte tüm emperyalist, kapitalist ve de sömürgeci zihniyetlere direnerek daha kararlı vermeye hazırız.
Türkiye'yi bir İslam Cumhuriyeti haline getirmek isteyen AKP'ye karşı sabah, öğlen ve akşam günde üç kere "layıkız, layık kalacağız" diyeceğimize ve de daha düne kadar en solcu olmamızdan dolayı adını ağzımıza pek seyrek aldığımız ama son zamanlarda yeniden keşfettiğimiz Atatürk'ümüzü bundan böyle her üç cümlede bir "bizler hem solcu hem de Atatürkçü olmayı becerenleriz" diyerek sürekli anacağımıza "Marks, Lenin, Engels, Mao, Che, Kim İl Jung ve de az kalsın unutacaktık Enver Hoca" adına yemin ettiğimizi Kuzey Kıbrıs kamuoyunun bilmesini isteriz.
Tüm dünyadaki solcular hep göçmen ve mültecilerin yanında olsalar da bizim kesinlikle Kıbrıs'ın kuzeyine Türkiye'den gelen ve göçmen postu altında her biri birer işgalci olan Anadolulularla dayanışmamız kesinlikle söz konusu olamaz. Birleşik Kıbrıs İşçi Sınıfı Birinci Sınıf Diktatörlüğü'nü kurduğumuzda onları geldikleri yere geri yollayacağız.
Aslında biz Kaddafi'nin de yanındaydık. Kaybetti.
Esad'ın kaybetmemesi için dua etmiyoruz çünkü cami ve külliye istemiyoruz ama Rusya'ya ve Çin'e güveniyoruz. Eskiden de güvenmiştik. Neyse açmayalım bu konuyu.
Nerede kalmıştık!
Biz valla bu ekonomik pakete her türlü karşıyız. Türkiye para verecekse versin ama hesabını sorup varoluşumuzu tehlikeye sokamaz.
Özelleştirmeye ondan daha da karşıyız.
İşte elektriği üretiyoruz. Düğmeye basıyorsunuz ampül yanıyor. Sorun nerede? Mazot bir yerden bir şekilde geliyor. Türbinlerimiz "takır, tukur çalışıyor". Özelleştirmeye ne gerek var. Bu "özelleştirme" denilen "frankeştaynı" kapitalistler ve emperyalistler saldı üzerimize.
Dört kiralık biri de galiba bizim beş uçağımızla göklerde dünyanın en baba havayollarına kafa tutuyorduk. Kıskandılar. Batırdılar.
Türkiye'de "melhemi olsa kendi kellerine sürerlerdi" misali çok güçlü muhalif hareketler de hararetle KKTC'deki "varoluş direnişimiz" desteklemekteler. Bu da bizi çok daha bir göçlü hale getirmekte. Recep korksun bizden!
AKP, onun ekonomik paketi, hele hele büyükelçisi ve de buradaki işbirlikçileri emperyalist ve kapitalistlerin güdümünde tek bir hedefe kilitlenmiş durumdalar: bizi yok etmek!
Neymiş efendim hem her yıl onca mali yardım yapacaklar hem de hesabını soracaklarmış?
Nerede görülmüş bu?
O çok sevdğimiz AB'nin de aynı huya sahip olduğunu söyleyenler var ama inanmıyoruz! Çünkü biz Türkiye'yi değil AB'yi seviyoruz!
Hakkımızı istiyoruz! Anadolu'dan gelen nüfusu, Erdoğan'ı, Akça'yı, AKP'yi, eğer AKP'yi eleştirmezlerse CHP'lileri de istemiyoruz!
Aşırı derecede "solcu ve de devrimci" geçinmemiz, her fırsatta "Türkiye aleyhine söylenmedik laf bırakmamız", aslında Türkiye ile neredeyse her türlü bağımızı koparmaktan yana olmamız "Türkiye'nin her yıl buraya akıttığı meblağı daha da arttırarak devam ettirmesine" karşı olmamızı gerektirmiyor.
Bu böyle biline!
Haydi şimdi direnişi başlatıyoruz. Greve çıkalım ve Büyükelçiliğin önüne kara çelenkleri yığalım! Gün direniş günüdür".
Gördüğünüz gibi bir direniş metnini ben de kaleme aldım. Çok kolay oldu.
Efendim?
Ekonomik Paketi istemiyoruz da peki ne mi yapacağız?
Alternatifimiz mi?
Uff bu kadar çok soru sormayın. Ben grev yapıyorum!