Dünya, son dört günden beri, İngiltere’nin ‘King Edward VII Hastanesi’nde çalışan 46 yaşındaki hemşire Jacintha Saldanha’nın intiharını konuşuyor...
En ciddi İngiliz gazetelerinin manşetlerinde yer alan haberlerde, hemşirenin ‘neden intihar ettiğine’ açıklık getiriyor...
Başbakan David Cameron da yaptığı açıklamada, İngiltere’de bir İLK’in yaşandığına dikkat çekiyor ve bundan büyük bir acı duyduğunu belirtiyor...
Peki hemşire Jacintha, eşi ve iki çocuğunu geride bırakarak neden bunu yaptı?..
Aldatıldığı ve mesleğine ihanet ettiği için...
Jacintha nasıl aldatıldı önce ona bakalım...
Prens William'ın hamile eşi Cambridge Düşesi Kate Middleton, ‘King Edward VII’ hastanesine kaldırılmıştı...
Medya Kate Middleton’un kanaması olduğu yolundaki iddiaları aydınlatmak için büyük bir yarış halindeydi...
Hiç kimse bu konuda sağlıklı bilgilere ulaşamıyordu...
Avustralyalı radyocu Mel Greig ve Michael Christian, hastaneye telefon açarak, bilgi toplamak için Kraliçe’nin adını kullandı...
Mell, kendisini Kraliçe olarak tanıttı ve hasta hakkında bilgi almak istediğini söyledi...
Buna inanan hemşire Jacintha büyük bir heyecan içerisinde telefonu, Cambridge Düşesi Kate Middleton hakkında bilgi vermek üzere bir başka hemşireye bağladı...
Gerekli bilgiler alındı ve telefon konuşması banda kaydedildi...
Daha sonra telefon konuşmaları Avustralya radyosunda yayımlandı...
Haber sonrasında hemşireler ciddi şekilde suçlandı...
Her ikisi de ağır eleştirilerin hedefi oldu...
Sonunda Jacintha, geçtiğimiz cuma günü yaptığı yanlışlığın bedelini ödemek için canına kıydı...
Doğru mu yaptı?..
Kesinlikle hayır...
Yapması gereken ‘aldatıldığını’ ilan ederek, özür dilemekti...
Ayrıca işinden istifa ederek, benzeri bir durumun yaşanmaması için, diğer çalışanlara örnek olabilirdi...
Ne var ki; Jacintha kendisine en ağır cezayı verdi...
Eşi ve çocuklarını büyük bir üzüntü içinde bırakarak, hayata veda etti...
Olay sonrasında, Avustralyalı radyocular da büyük bir şok yaşadı...
Yaptıkları açıklamayı birlikte okuyalım:
“Bizden önce yüz kişinin böyle bir şeyi denemiş olacağını düşündük. Bunun saçma bir fikir olduğunu ve aksanlarımızın hemen anlaşılacağını tahmin ediyorduk. Hastanede biriyle konuşacağımız aklımıza bile gelmemişti. Bunu bir şaka olarak düşündük. Telefonun yüzümüze kapatılacağını sandık.”
Kuşkusuz, bu talihsiz olay, hemşirenin intiharı ile kapanmış olmuyor...
Sırada Avustralya radyosu ile hesaplaşma var...
Radyocuların işvereni ‘Sydney radyosu 2DayFM’ telefon konuşmalarını yayınlamazdan önce hemşirelerin iznini almak için en az beş girişimde bulunduklarını açıkladı...
Ama bu savunma yeterli olamaz...
Gerek Avustralya’da, gerekse İngiltere’de geçerli yayıncılık kuralları gereğince, telefon konuşmalarının kaydedilebilmesi için de yayınlanabilmesi için de ilgili taraflara önceden bildirme ve onay alma zorunluluğu vardır...
Yani herhangi bir insanın onayı olmadan konuşmasını kaydetmek bir suçtur...
İzinsiz yayınlamak daha da ağır bir suçtur...
Öyleyse Avustralya radyosunun sahipleri, şimdiden çok yüklü bir tazminata hazır olmalıdır...
Sözünü ettiğimiz ülkeler her türlü hokkabazlığın hüküm sürdüğü ve sorumluluk anlayışının sıfırlandığı bir KKTC değildir...
İnsan hakları ve özel yaşam koruma altındadır...
KKTC’de hasta hakları da çiğnenebiliyor, özel yaşam da...
Hatta Cumhurbaşkanı’nın kişisel banka hesapları açıklanabiliyor, insanlar ilgili olmadıkları olaylar nedeniyle fişlenebiliyor, vatandaşların kimlik bilgileri ‘düşmanlık duygularına’ kapılanlar tarafından deşifre edilebiliyor...
İşte AB üyeliğinin bir avantajı da insan haklarının garanti altına alınmasıdır...
Bunun için AB üyeliğinde ısrar ediyoruz...
Bunun için KKTC siyasetinde yeni bir sayfa açılmasının şart olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz...
Bu yılın ilk 10 ayında KKTC’de 16 kişi hayatına kıydı...
Aralarında ‘mazbatalı’ olanlar da vardı...
Bir yetkili dahi ortaya çıkarak, yaşananlardan üzüntü duyduğunu açıklamadı...
Yaralı aileleri kucaklayan olmadı...
İşte bunlardan dolayı siyasetimize güven kalmadı...
Avrupa kültürünün çok gerisindeyiz...
Onlara yetişmek için fırınlar dolusu ekmeğe ihtiyacımız vardır...
(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)