Gül\'ün ilk kez tatbikata katılması, askerle arasındaki güven krizini geride bıraktığının işareti ve ilişkilerde bir başka dönüm noktasıdır.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ermenistan ve Gürcistan sınırlarında yaptığı ‘Kış 2012’ askeri tatbikatı 23 Şubat’ta sona erdi. Önceden planlanmış olan bu tatbikatlarda Türk askeriyesinin ağır kış koşullarına hazırlıklı olması, muharebe imkân ve kabiliyetlerini geliştirmesi hedefleniyor.
Tatbikatın yapıldığı Sarıkamış ve civarında Aralık 1914 ile Ocak 1915 arasında yaklaşık bir ay içinde Osmanlı Türk ordusunun, Rus Çarlığı ordusunun ilerleyişine karşı on binlerce, kimi tarihçilere göre 90 bin askerini şehit vermesinin kolektif hafızada açtığı acı izler bugün dahi taze. Biraz da bu tür tatbikatlar sayesinde, TSK 2008 yılında ağır kar ve kış koşullarında Irak’taki PKK militanlarına karşı bir hafta süren ve ciddi kayıp yaşamadığı bir sınır ötesi kara harekâtı yürütebilmişti.
Ancak bu yılın kış tatbikatını diğerlerinden özel kılan bu özellikleri değil, tatbikatın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün mevcudiyetiyle yapılmış olmasıydı.
Gül aslında anayasaya göre ordunun başkomutanı; ancak 2007’den seçilişinden bu yana ilk kez bir askeri tatbikatı sembolik olsa da yönetmesi yolundaki daveti kabul etti ve tatbikata katıldı. Tatbikata katılmasının siyasi sembolizmi ise askeri parka, botlar, dürbünler ve saire ile görünen askeri sembolizmden çok daha güçlü idi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in Cumhurbaşkanı’na sıcak ağırlama hitabında, katılımının Türk Silahlı Kuvvetleri’ne moral verdiği ve güçlendirdiğini söylemesi boşuna değil. Çünkü Türk askeriyesinin 2007’den bu yana son beş yılı pek yüksek moralle geçirdiği söylenemez. Son beş yılda aralarında general rütbesinde muvazzaf ve emekli generallerin de bulunduğu çok sayıda subayın halen hapiste olduğu, Türk ordusunun iki yıl öncesine kadar başı olan İlker Başbuğ’un terör örgütü başı olmak gibi çok ağır bir suçlamayla tutuklu yargılandığını hatırlamak bu durumu anlamaya yetecektir. Ergenekon ve Balyoz davalarında, ordu mensuplarının hükümeti devirmek maksadıyla kurulmuş yasadışı yapılarda bulunup bulunmadığının soruşturulması, TSK mensuplarını da giderek siyasetten uzak durmaya sevk etti.
Özel, Gül’ün cumhurbaşkanlığı dönemindeki dördüncü Genelkurmay başkanıdır. İlki Yaşar Büyükanıt idi. Büyükanıt, 27 Nisan 2007’de Gül’ün cumhurbaşkanı olması ihtimaline karşı e-muhtıra olarak isim takılan bildiriyi yayımlayan komutandır. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın o bildiriye 28 Nisan’da verdiği cevap, Türkiye’de siyaset-asker ilişkilerin de bir dönüm noktası olmuştur. Ergenekon soruşturmaları ise Erdoğan’ın Büyükanıt’ı 4 Mayıs’ta Dolmabahçe’ye çağırarak yaptığı uzun görüşme sonrasındaki süreçte başlamıştır.
Gül’ün cumhurbaşkanlığında Büyükanıt’tan sonra ikinci Genelkurmay Başkanı Başbuğ olmuştur. İnternet andıcı ve ıslak imza tartışmalarında gelinen nokta ortadadır. Başbuğ’un yerini alan Işık Koşaner’in daha 2006 yılında, (saklı tutulan kimliği Genelkurmay tarafından ifşa edilerek) bu satırların yazarına açıkladığı görüşlerin, eşinin başı örtülü olan bir cumhurbaşkanının anayasa çerçevesindeki emirlerine uyulacak olsa da onunla sosyalleşilmeyeceği şeklinde olduğu bilinmektedir. Koşaner’in 29 Temmuz 2011’de Erdoğan ile general tutuklamaları üzerine anlaşmazlığı sonucu istifası ise ‘askerin havlu atması’ olarak yorumlanmış bir başka dönüm noktası olmuştur.
Özel, uzun bir zaman ardından hem siyasi demeçler vermekten uzak durmaya çalışan, hem de Başbuğ’un tutuklanması gibi alt kademelerde ortaya çıkabilecek muhtemel rahatsızlıkları ustaca kontrol etme gayretinde bir çizgi izlemektedir; en azından şu ana kadarki görünüm budur. Türkiye’deki en gelişmiş elektronik istihbarat, yani dinleme tesisi sayılan Bayrak Garnizonu’nun askeri kontrolden Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) yani sivil kontrole devri, Özel komutasında tamamlandı.
Gül’ün heyetinde, askerlerle geçmişteki ilişkilerinde başağrıları yaşamış Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Beşir Atalay’ın varlıklarını da kayda geçerek, şunu söylemek mümkün: Gül’ün seçilişinin beşinci yılında cumhurbaşkanı olarak ilk kez bir askeri tatbikata katılmış olması, Gül’ün askerle arasındaki güven krizini geride bıraktığının işareti ve siyaset-asker ilişkilerinde bir başka dönüm noktasının geride kaldığının göstergesi sayılmalıdır.