Bulabildiğim bir yetkili, 'Aman benden duymadınız' uyarısıyla, uçağın Suriye tarafından düşürüldüğünü ve üzüntü bildirildiğini söyledi.
Haber dün öğle saatlerinde ajanslara düştü. Malatya Erhaç Hava Üssü’nden kalkan bir savaş uçağı ile Hatay’ın güneybatısında iken haberleşmenin kesildiği Genelkurmay tarafından duyuruldu.
Haberciler bu kısa cümleden araştırma varsayımlarını Türk savaş uçağının Suriye hava sahasında, muhtemelen denize düştüğü ya da düşürüldüğü üzerine yönlendirdiler. İlk gelen ayrıntılar kuşkuları doğrular nitelikteydi.
Düşürüldü mü?
Malatya’dan havalanan ve irtibat kesilen uçak, Türkiye’nin hava istihbaratı kaynaklarından olan RF-4E tipi Fantom keşif uçağıydı ve Suriye’nin 8 mil (yaklaşık 12 km) açığında doğu Akdeniz üzerinde düşmüştü. Uçakta iki pilot vardı.
Bu arada Lübnan’daki Hizbullah’tan Körfez sitelerine dek Türk uçağının yerden açılan ateşle düşürüldüğü iddia edilmeye başlandı.
Ankara’dan ses çıkmıyordu.
O arada Başbakan Tayyip Erdoğan’ı Rio’daki Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nden memlekete taşıyan uçak İstanbul’a yaklaşmaktaydı. Televizyonla ‘son dakika’ uyarılarıyla uçağın rotayı Ankara’ya çevirdiğini duyurdu. Buradan ortada ciddi bir sorun olduğu sonucu çıkabilirdi. Ama birazdan Erdoğan’ın İstanbul’da kendisine eşlik eden gazetecileri bıraktıktan sonra Ankara’ya gideceği haberi geldi. Haberciler, ‘Demek ki o kadar acil durum yok’ diye düşünmeye başladılar. Çünkü Deniz Kuvvetleri kaynakları iki pilotun arama kurtarma çalışmasının Suriye ile işbirliği inde yürütüldüğünü söylüyordu. Belki Suriye’ye silah sevkiyatı olup olmadığını anlamak için Akdeniz’de keşif-istihbarat amaçlı olarak Suriye açıklarında görev yapan uçak kaza sonucu düşmüştü.
Ancak Başbakanın uçağından inip televizyon haberlerine bağlanan gazeteciler, Başbakanın Suriye’nin bu konuda üzüntü bildirdiğini açıkladığını duyurdu.
Bu acaba Suriye’nin uçağı yanlışlıkla ya da kaza süsüyle vurup, sonra da ‘pardon’ dediği anlamına mı geliyordu? Ne de olsa Suriye’de yaşanan iç savaş, Ankara ve Şam’ı karşı saflara itmişti.
Bulup konuşabildiğim bir yetkili, ‘Aman benden duymadınız, demeç değil’ uyarısıyla, evet Fantom keşif uçağının Suriye tarafından düşürüldüğünü ve üzüntü bildirildiğini söyledi. Peki pilotlara ne olmuştu? Hiçbir ayrıntı yoktu, onlar da raporu bekliyordu.
Ama ne rapor geliyordu, ne bir açıklama.
Yolculuk bitmedi
Herkes Başbakan’ın uçağının İstanbul’dan Ankara’ya gitmesini bekliyor, makam uçağıyla en fazla 40 dakika sürmesi beklenen yolculuk bitmek bilmiyordu. Bitse, Başbakan gelince bir güvenlik toplantısına katılacaktı. Haberciler, onun öncesinde havalimanında Başbakan’dan bir bilgi almayı umuyorlardı.
Çünkü o saate dek artık ABD Savunma Bakanlığı dahi açıklama yapmıştı, ama Ankara’dan hâlâ çıt çıkmıyordu.
Nihayet Erdoğan, Ankara’da kamera karşısına geçti, peki milletin merakı son buldu mu?
Hayır. Herkesin aklı daha da karıştı. Erdoğan, 20-25 dakika kadar G-20 toplantılarından kentleşme sorunlarına dek her konudaki temaslarından bahsetti ve bu konu sorulduğunda, Suriye’nin üzüntü bildirmesi dahil pek çok bilgiyi ucu açık bırakarak güvenlik toplantısına gitti. Belki de Suriye’nin izniyle yürütülen arama-kurtarma operasyonu bitmeden açıklama yapmak istemiyordu. Belki de, daha kötüsü, bilgi kanalları iyi işlemiyordu.
Buna benzer durumlar Uludere’den itibaren giderek daha sık görünür oldu. Ankara’da ciddi bir koordinasyon sorunu, ciddi bir inisiyatif alma sorunu var izlenimi dün itibarıyla elle tutulur, gözle görülür somutlukta hissedilmeye başladı. Adını tam olarak henüz koyamadığımız bir şeyler oluyor Ankara’da. Yakında ortaya çıkar nasıl olsa.
(Radikal gazetesinden alınmıştır)