Uçak enkazının kıyıdan 9 mil kadar açıkta bulunmuş olması durumunda uçağın uçaksavar topu ile vurulmuş olması izaha muhtaç kalıyor.
Genelkurmay Başkanlı-ğı’nın dün Suriye tarafından 22 Haziran’da vurulan Türk askeri uçağında bulunan iki pilotun şehit olduğunu resmen açıklaması, olay hakkında kesinleşen sınırlı sayıda bilgiden en acı olanıydı.
Diğer tartışmasız bilgi RF-4 tipi uçağın Suriye tarafından hiçbir uyarı yapılmaksızın düşürülmesiydi. Uçağın nasıl ve nerede düşürüldüğü üzerine Türkiye’nin defalarca yaptığı ayrıntılı açıklamalara, sadece Suriye değil, Rusya’dan itirazlar geldi. Hatta Türkiye’nin müttefikleri dahi bu konuda ucu açık destek verdi ve bu tutum devam ediyor; o nedenle ‘bilgi’ ile tartışılan bilgi ya da ‘tartışmasız bilgi’ arasına çizgi çekmek gerekli oluyor.
Bu acı olay hakkında elimizde bir tartışmasız bilgi daha var: Bir buçuk yıldır süren iç savaşa ve ordudan kaçışların sürmesine rağmen Suriye’nin hava savunma sistemi sıkı çalışıyor; bunu gayet kötü ve pahalı bir tecrübeyle, iki pilotun şehit olması pahasına maalesef anlamış bulunuyoruz.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esed’in, Cumhuriyet gazetesinden Utku Çakırözer’e verdiği mülakatta, aynı rotayı daha önce İsrail’in de Amerikan yapımı aynı tip uçakla kullandığını ve Türk uçağı kimliğini anlayamadıklarını söylemesine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun tepkisi de ortada. Davutoğlu, haklı olarak, Suriye’nin neden bölgeye arama-kurtarmaya giden Türk kargo uçağına da ateş açıp dönmeye zorladığını ve neden daha önce İsrail jetlerine ateş açmamış olduğunu soruyordu. (Gerçi bu ikinci soru, Suriye’nin İsrail uçağını vurmaktan çekinip Türk uçağını vurmaktan çekinmediği gibi acıtıcı bir varsayımı içerse de sorulması zorunlu ve meşrudur.)
Genelkurmay’ın iki pilotun şehit olduğu haberini kesinleştirmesinden az önce haber masasında yine Türk uçağının başına gelenle ilgili Rusya çıkışlı bir-iki haberi tartışıyorduk.
Rus Interfax haber ajansı, ismini vermeyen bir Rus yetkiliye dayanarak, Türk RF-4 keşif uçağının Suriye hava savunma yeteneklerini denemekte olduğunu bildiriyordu.
Rus ajansın haberi doğruysa Rus yetkili, muhtemelen Türk jetinin Suriye hava sahasına girip Türk radar komutanlığı uyarısıyla çıktıktan sonra yaptığı ikinci manevrayı, yani vurulmayla sonuçlanan geri dönüşü Suriye’nin savunma refleksini ölçmek şeklinde değerlendirdi. Az önce değindiğimiz gibi, acı bir şekilde anladık ki Suriye’nin refleksi yerinde.
Pilotlarımızın cansız bedenlerinin bulunmuş olması, tek başına uçağın füzeyle vurulup vurulmadığına kanıt olabilir mi? Bu konuda görüştüğümüz uzmanların bir kısmı, füze isabeti durumunda her şeyin parçalanmış olacağını, bir kısmıysa füzenin pilotlardan uzak bir kısma hafifçe çarpmış olması durumunda uçağın parçalanmayabileceğini söylüyor.
Uçak enkazının kıyıdan 9 mil (15 km) kadar açıkta bulunmuş olması durumunda Esed’in söylediği gibi, en fazla 2,5 km menzili olan uçaksavar topu ile vurulmuş olması ayrıca izaha muhtaç kalıyor. Bu konuda bir gemiden açılmış uçaksavar ateşi senaryosu da konuşuluyor ama bunlar hep tartışmalı bilgiler.
İşin can sıkıcı bir yanı daha var. Daha önce Doğu Akdeniz’in (Kore Yarımadası’yla birlikte) dünyanın en çok sayıda ülkenin stratejik askeri üsse sahip olduğu bölgesi olduğunu söylemiştik. Bölgede Türkiye ve İsrail’in dışında İncirlik ve Malatya’da NATO-ABD, Suriye, Tartus’ta Rus ve Kıbrıs Adası’nda Dikelya’da İngiliz elektronik imkân ve kabiliyetleri, bir o kadar ülkenin de uzaydan bakan uyduları bulunuyor. Yani Suriye, Türk jetini şahitler önünde vurmuştu. (Radikal, 26 Haziran 2012)
Peki, nerede bu şahitler? Başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere Türk yetkililer bilgisi olan ülkeleri paylaşmaya çağırdı. Bu ülkelerin bir kısmı da, örneğin Rusya açıkça ellerinde her türlü bilginin olduğunu ilan etti. Hükümetin Rusya, ABD ve İngiltere’den resmen bilgi istediği ise açıklanmış değil; İsrail ile bir süredir ilişki yok. Ana muhalefet CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün hükümeti ABD, İngiltere ve Rusya’yı ellerindeki bilgiyi açıklamak için çabalamaya çağırdı. Dün en azından pilotların şehit olduğu açıklandı, bir bilgi daha tartışılmaz hale geldi.
Tecrübe gösteriyor ki gerçekler eninde sonunda ortaya çıkar; ama bazen bu sancılı bir süreçten geçerek olabiliyor.
(Radikal gazetesinden alınmıştır)