2024 yılının, Hollanda’ya yapılan Türk iş gücü göçünün 60’ıncı yılı olması vesilesiyle, unutulan, az bilinen veya hiç bilinmeyen göç hikayeleri yazılmaya devam ediyor. İşte bu bilinmeyen hikâyelerimizden birisi de, Amsterdam’daki Mavi Minibus. Öyle ki, bu Mavi Minibus, bugün Amsterdam’ın doğusunda ve batısında yani Türk toplulumunun yoğun olduğu mahallerde faaliyet gösteren görkemli kuruluşlar ortaya çıkardı.

Gelin, hep birlikte bu Mavi Minibus’ün ve aynı zamanda bir hareketin hikayesini, değerli bir dostumun bana göndermiş olduğu mektubundan okuyalım:

“Sevgili Veyis, yazılarını takip ediyorum. Özellikle bilinmeyen göç hikayelerine yer vermeni, toplumsal hafızamız adına önemsiyorum. Bir başka bilinmeyen hikaye de, Amsterdam’da ülkücü hareketin nasıl ve nerede doğduğunu ve gelişmesidir. Bunu bilen çok azdır sanırım. Senin de içinde bulunmuş olduğun ve şimdilerde uzaktan takip ettiğin bu hareketin nasıl geliştiğine bir giriş yapalım istersen:

Yıl 1981. Amsterdam’ın Oost (Doğu) bölgesindeki Ülkücü İşçiler Birliği teşkilatı, Hollandalı ve Türkiyeli komünistler tarafından sürekli taciz ediliyor. O kadar ki, dernek binasının giriş kapısı ve pencereleri gece sabaha karşı, tahtalar çakılarak kapatılıyor. Binanın önünde toplanıp, protesto ediyorlar. Kısacası, Amsterdam’da ülkücülere yaşam hakkı tanınmıyor. Üstelik, 12 Eylül 1980 Kenan Evren askeri ihtilalinden kaçan solcular da Amsterda’da kol geziyorlar.

Baskılar sonucunda, de Ruysdaelstraat’daki dernek kapanıyor. Amsterdam ülkücüleri darma dağındır. Ülkücülerin gidebilecekleri iki dernek var. Birisi, Oost’daki “Milliyetçi İşçiler Cemiyeti” ile üst katta bulunan “Oost Ulu Camii”, diğeri de West’deki “Türk Kültür Merkezi”. Bu iki kuruluşa yakın ikamet edenlerin adresleri bellidir artık. Ancak, bu kuruluşların o günkü yöneticileri, ülkücülerin sık sık gelip gitmelerinden rahatsız olurlar.

Amsterdam’da ülkücülerin bir teşkilatının olmaması bir süre sonra rahatsızlık vermeye başlar. Alternatifler üzerinde durulur.

Ve bir gün, çoğunluğu Amsterdam Oost’da ikamet eden 11 ülkücü, her biri 100 gulden vererek bir minibüs alırlar. Markası Ford olan minibüsün rengi “Mavi”dir. 11 kişinin içinde, geçtiğimiz günlerde Hak’ka yürüyen Sivaslı Hikmet Yıldızeli’den başka, Yozgatlı Baki Bilgiçli, Aksaraylı Ali Rıza Karacaer, Karamanlı Davut Gülgün, Ankaralı Üçler Akkoç, Fuat Akkoç, Erzincanlı Mustafa Kasırga, Sivaslı Bünyamin Coşkun, Ankaralı Rasim Ekin, Yozgatlı Tahsin Soy ve şahsın vardır.

Artık, kısa sürecek ama, birgün Amsterdam’ın farklı mahallelerinde hem de büyük camileri de olan, teşkilatlara sahip olacak ülkücü mücadele, “Mavi Minibüs”le verilecektir.  

Hareketli teşkilat Mavi Minibüs, genellikle Amsterdam Oost’da durmaktadır. Hemen hemen her hafta sonu, bir Mavi Minibüs dolusu ülkücü, Hollanda’nın değişik şehirlerindeki derneklerde yapılan programlara katılırlar. Rotterdam, Den Haag, Cujk, Nijmegen, Tiel teşkilatlarının seminerleri yanı sıra, Almanya’da yapılan Türk Federasyon kurultayları da, Amsterdamlı ülkücülerin Mavi Minibüsle katıldıkları etkinlikler arasında yer alır. Hatta, bir seferinde, Almanya programı dönüşünde, minibüstekilerin hepsinin uyumasıyla, Erzincanlı Mustafa, Diemen civarında defalarca tur atar ama Amsterdam’ı bulamaz.

Mavi Minibuste kurulan dostluk, artık ülkücülerin Amsterdam’da bir mekanlarının olmasını gerektirir. Daha önceki yıllarda yaşanan tecrübelerden hareketle, “Fatih Camii” yakınlarında, de Clerqstraat 21 adresinde bir kahve devralınır. Dışarıdan kahve olarak görünen mekan, “Hollanda Türk Dostluk Derneği” olarak faaliyet yapmaya başlar. Artık, Amsterdam ve çevresindeki ülkücüler, de Clerqstraat 21, adresinde toplanırlar. Seminerler, yarışmalar, anma programları, çay sohbetleri, kültürel programlar, açık hava programları, protesto yürüyüşleri, bu merkezden koordine edilmektedir.  

1981 yılında, Mavi Minibüsle başlayan hareket, Hollanda Dostluk Derneği ile farklı bir boyuta ulaşır. Türk Gençleri için “Demokratik Türk Gençlik Derneği” kurulur. 1984 ve 1985 yıllarına gelindiğinde, Amsterdam’da ülkücü mücadelenin ‘fetih’ dönemi başlar. Sırasıyla, West’deki “Türk Kültür Merkezi” ve Oost’daki “Milliyetçi İşçiler Cemiyeti/Ulu Camii”de yönetimler ülkücülerin eline geçer. Fetih dönemini, en az üç beş yıl devam eden fetret (kırılmalar, ayrılmalar) dönemi takip eder.

Ülkücü mücadelenin, De Clerqstraat’da başlayan ve Amsterdam geneline yayılan seksenli ve doksanlı yıllar, başlı başına bir araştırma ve yazı konusu olup, mutlaka kaleme alınmalıdır.

Ve bugün, Amsterdam’ın doğusunda ve batısında üç büyük cami başta olmak üzere, 15 kadar dernek ve vakfa sahip olan ülkücülerin teşkilatlanmaları, 1100 guldene alınan “Mavi Minibüs” ile başlamıştır. Bu, bilinmeyen hikâyeyi, Hollanda Türklerinin göç tarihini yazanlar mutlaka dikkate almalıdırlar”.

Değerli dostumun göndermiş olduğu üstteki mektup işte böyle. Bilinmeyen bir göç hikayesi. Hatıraları okuduğum zaman çok duygulandım ve bu mektubun sizler tarafından da okunması gerektiğine inandım.
Kalın sağlıcakla…

Veyis Güngör
2 agustos 2024