Hollanda’da ırkçı ve popülist Wilders’in partisi PVV’nin de yer aldığı, Milli İstihbarat Teşkilatı eski Başkanı Schoof  Kabinesi, geçtiğimiz ay (13 Eylül 2024) Hükümet Programını açıklamıştı.
Programda mültecilere şu şekilde yer verilmişti: ”Hükümet olarak, seçmenin daha sıkı bir sığınma ve göç politikası talebini biliyoruz. Ülkemize yönelen göçmen akınının yükü artık daha fazla taşınamaz. İnsanlar bir sığınma krizi yaşandığını düşünüyor."
Hükümete göre, mülteciler, barınma, konut, eğitim ve sağlık sorunlarını etkilemektedir.

Schoof kabinesinin bu açıklaması, elbette ülkede infial yarattı. Çünkü Hollanda’ya yapılan mülteci başvuruları, dünyadaki mültecilerin sadece %0,04'ünü oluşturmaktaydı. Bu oran, 2023 yılında Hollanda'ya toplam 48.500 sığınmacı geldiğini ortaya koymaktaydı. Oysa geçen yıl dünya genelinde 117,3 milyon mülteciden sadece 1 milyon 29 bin kişi Avrupa ülkelerine iltica başvurusunda bulunmuştu.

Şimdi gelelim asıl meseleye:
Hükümetin mülteci politikasından memnun olmayan bir sosyal grup harekete geçerek, yayınladığı bir manifestoyu imzaya açtı. Genellikle din ve inanç gruplarını temsil edenlerden oluşan grubun, Hollanda hükümetinin gayri insani mülteci politikasına karşı olan manifestosu şu şekilde başlıyor:

“ÇAĞRIMIZ ADALET VE MERHAMETEDİR…
Hollandalı imamlar, papazlar, vaizler, hahamlar ve din adamlarından,
Başbakan Schoof ve Temsilciler Meclisi ile Senato üyelerine;

Hükümet, hangi ulustan olursa olsun, daha fazla mültecinin ülkeye girişinin artık kabul edilemeyeceği kanaatindedir. Bundan böyle, bir mülteci, Hollanda toplumu için istenmeyen bir unsur ve dolayısıyla istenmeyen bir yabancı olarak değerlendirilecek, bu nedenle sınırda geri çevrilecek ya da ülke içindeyse sınır dışı edilecektir…

Başbakan Schoof Hükümeti üyeleri!
İnancımız bize, komşumuzla paylaşmayı öğretir. İnancımız, komşumuzu kendimiz gibi sevmeyi öğretir. İnancımız, ezilenlere yönelmeyi öğretir; Tanrı onları yüreğinde taşır. Bu inançla yaşamak istiyoruz. Ve bu inançtan hareketle, güvenlik arayışı içinde olan insanların, düşünülmesi ve sevilmesi için, adalet ve merhamet çağrısında bulunuyoruz. Lütfen, Hollanda’da korunma arayan ve sizin ve hepimizin korumasına ihtiyaç duyan insanlar için var olmak isteyen bir hükümetin, hizmet eden bir hükümet olun…"

Bu minvalde devam eden manifestoda, Hollanda’nın, küresel mülteci sorununa minimal bir katkı sağladığına yer veriliyor. Hükümetin mülteciler politikası gayri insani bulunuyor. Hollanda’ya yakışmayan bu mülteciler politikasının kabul edilemez olduğu belirtiliyor. Bu gerekçelerin yer aldığı Manifesto, geçen hafta, girişimci avukat Jan de Beer, öncülüğünde din ve inanç önderlerinin imzasına açıldı. Kısa bir süre içinde 700’den fazla dini lider ve temsilci Manifestoya imza attı.

Böyle bir girişimin yapılması elbette Hollanda için olumlu ve sevindirici bir gelişmedir. Bu düşüncelerle, Manifestoyu imzalayan isimleri, dikkatle, hem de iki defa gözden geçirdim. 15 Ekim 2024 tarihi itibarıyla 719 imzanın yer aldığı manifestoda ne yazık ki Müslümanları temsilen sadece 3 imam ve 1 cami başkanı ismine rastladım. Manifesto genellikle Hristiyan mezhep temsilcileri tarafından imzalanmış.  

Oysa, Hollanda’da İslam, Hristiyanlıktan sonra ikinci büyük din. Hollanda genelinde beş altı yüz cami ve binlerce imam var. Bir o kadar da İslami kuruluş ve federasyon var. Hatta, hükümetin resmi olarak diyalog ortağı olan 380 caminin temsil edildiği bir Üst Kurul da var. Yani Hollanda’da Müslümanlar örgütlü. Öyle ki, bu kuruluşlar Ramazan boyunca, adeta bir iftar programı yarışı içine girerler...  

Geniş çapta organize olmuş Hollanda Müslümanlarının, Başbakan Schoof’un gayri insani mülteciler politikasına karşı yayınlanan manifestoda, şimdilik sadece üç imamın imzasıyla yer almaları, düşündürücüdür.
Dolayısıyla insan, papazlar, vaizler, hahamlar ve din adamları Manifestoyu imzalarken,  “İmamlar nerede?” demeden edemiyor.

Veyis Güngör
18 Ekim 2024