Almanya tam bir şok yaşamakta.
70'li yıllarda kısa adı RAF olan "Kızıl Ordu Fraksiyonu" ve "Baader-Meinhof-Terör Örgütü" Almanya'ya çok zor yıllar yaşatmıştı. Andreas Baader ve Ulrike Meinhof ve de arkadaşlarının sonu ise dünyanın en "emin" cezaevi olan Stammheim Cezaevi'ne nasıl sokulduğu bilinmeyen silahlarla "intihar etmek" olmuştu. Günümüzde bu "intihar" hala tartışılmakta ve Stammheim Cezaevi'nde "intihar etmenin" imkansızlığına inananların sayısı da az değil.
Almanya'da Kasım Ayı başında iki "banka soyguncusu" iddiaya göre intihar ettikten sonra ortaya çıkanlar ülkeyi sarsmakta diyebiliriz. İki "banka soyguncusunun" üçüncü suç ortağı olan bir kadının Doğu Almanya'nın Zwickau kentinde 4 Kasım Günü havaya uçurmaya çalıştığı evlerinde bulunan silah ve DVD'ler kafaları karıştırmakta.
Beate Zschaepe isimli kadın ve Uwe Mundlos ile Uwe Böhnhardt adlı "iki banka soyguncusu" ilk bulgulara göre sayısız cinayet ve bombalama olayının faili "aşırı sağcı-faşist bir örgütün hücresi" olarak deşifre edildiler.
Biz Türkleri çok ilgilendirmekte maalesef bu "Faşist Terör Örgütü".
9 Eylül 2000 tarihinde Nürnberg'te Enver Şimşek (çiçekci), 13 Haziran 2001'de Nürnberg'te Abdurrahim Özüdoğru (terzi), 27 Haziran 2001 tarihinde Hamburg'ta Süleyman Taşköprü (manav), 29 Ağustos 2011 günü Münih'te Habil Kılıç (manav), 25 Şubat 2004 tarihinde Rostock'ta Yunus Turgut (dönerci), 9 Haziran 2005 günü Nürnberg'te İsmail Yaşar (dönerci), 15 Haziran 2005 tarihinde Münih'te Theodoros Boulgarides (anahtarcı), 9 Nisan 2006 günü Dortmund'ta Mehmet Kubaşık (büfeci) ve 6 Nisan 2006 tarihinde Kassel'de Halit Yozgat (internet cafe işletmecisi) bu terör örgütünün hücre evinde bulunan "7,65'lik Çek Ceska (Model 83) Browning kopyası" tabanca ile katledildiler.
"Boğaziçi" adlı bir ekip oluşturan polis yıllarca bu cinayetleri kimin işlediğini ortaya çıkaramamış ve medya cinayetlerin arkasında "Türk Derin Devleti'nin" olabileceği tarzında spekülasyonlara çok yer vermişti. Ne de olsa Almanya'da bazı ön yargılı gazeteciler böyle senaryolara meraklıdırlar.
Köln'de Türk Mahallesi olarak tanımlanan Keup Caddesi'nde aralarında ağır durumda olan 22 yaralıya neden olan patlama ve 27 Temmuz 2000 tarihinde Düsseldorf'ta bir tramvay durağına bomba koyarak 10 kişinin yaralanmasına sebeb olan eylemin de bu "terör hücresinin" işi olduğu ortaya çıktı.
Nasıl mı? Evde bulunan DVD'lerde anlatmaktalar yaptıklarını.
2007 yılında Heilbronn'da öldürülen Michele Kiesewetter adlı ve ağır yaralanan ekip arkadaşı polis memurlarının "Heckler&Koch P 2000" tipi tabancaları da bu evde bulundu.
Bunlar sadece şu ana kadar ortaya çıkan bilgiler.
Garip olan çok detay da var. "Terör hücresi" defalarca cinayet işlediği silahı ya da vurdukları polislerden gasp ettikleri silahları neden onlarca yıldır yanlarında bir anı gibi bulundurmakta?
Son olarak gerçekleştirdikleri bir banka soygunu sonrası adaş olan iki teröristen biri anlaşmalı olarak diğerini vurduktan sonra intihar ediyor. Gerçekten intihar mı?
Beate adlı kadın yine "güya" plan gereği hücre evini havaya uçuruyor. Sonra da gidip polise teslim oluyor. İfade vermeyi red ediyor. Niçin onca yıldır en iyi becerdikleri şekilde kaçıp izini kaybettirmeyi denemedi?
Bir film ya da romanda olsa izleyicilerin ya da okuyucuların "bu kadar da olmaz" diyecekleri şekilde Almanya'da son onbir yıldır nerdeyse "faili meçhul her cinayet ve bombalamayı" bu iki Uwe mi gerçekleştirdi? İntihar ettikleri için bu sorunun cevabı da açık!
"Komplo teorlerine" sıcak bakmayan ben bile bunca "kafa karıştıran detay" karşısında "acaba" der oldum.
Bu korkunç cinayetleri işleyenler sadece bu üç kişi mi? Arkalarında güçlü bir teşkilat mı var?
Almanya'da son üç gündür özellikle medya terörle mücadeleden sorumlu birimleri sert bir şekilde eleştirmekte. Bir yandan çok başarılı olmakla tanınan Alman istihbarat birimlerinin nasıl bunca yıl bu tarz bir "faşist çeteyi" ortaya çıkaramadıları sorgulanmakta. Diğer yandan medyanın belli kesimlerinin iddialarına göre bu şahısların belli güvenlik birimlerince "underground elemanı" olarak kullanılıp, kullanılmadığı da tartışılmakta.
Bu olayın aydınlatılması Türkiye için çok önemli. 8 Türk vatandaşının katledilmesinin arkasındaki nedenler Türkiye Kamuoyunu'da ilgilendirmekte.
Bir tür Alman Susurluk Skandalı ile karşı karşıya kalınıp, kalınmadığını soruşturma derinleştikçe öğreneceğiz. Ya da öğrenebilecek miyiz.