AB dün tam da doğum günümde bu yılın Türkiye İlerleme Raporu'nu kamuoyuna sundu.


Avrupa Parlamentosu'nda milletvekili olduğum yıllarda iyi tanıdığım "çok bilmiş ve de modernleşme yolunda güçlü bir Türkiye ile had safhada sorunlu "masabaşı teknokratlarının klasik bir ürünü diyebiliriz bu rapor için. Her yıl üniversitede öğrencilerime bu raporların "kimler tarafından ve nasıl kaleme alındığını" ve de "ne kadar ciddiye alınması gerektiğini" anlatan bir "AB mutfağı" gözlemcisi olarak Türkiye'de belli çevreleri kutlayabilirim.


Son iki yıldır Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada palazlanmasını ve güçlenmesini sindirmekte zorluk çeken Avrupa'daki Türkiye ile sorunlu çevreler bazı milletvekillerimizi, sivil toplum temsilcilerimizi ve gazetecilerimizi çok sevmekteler. Brüksel'de tam da onların duymak istediklerini anlatmaya bayılıyor "bizim bu malüm çevreler".


Türkiye'nin karanlık geçmişinde oynadıkları çirkin rollerini unutamadığımız "Veli Büyük" gibi üniformalı canileri bile "hapisteki demokrasi havarisi" olarak pazarlamayı iyi becerdiklerini raporda tespit etmekteyiz.


Aslında sadece onların becerisi değil, AB'de Türkiye Raporu'nu "sadece Türkiye aleyhine metin yazma olanağı" olarak değerlendirme şansını kaçırmayanların marifeti olarak da açıklamak mümkün.


AK Parti Kongresi'nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında "niçin AB'den hiç bahsetmedi?" sorusunu soranlara da bu rapor güzel bir cevaptır.


AB hala kavrayamış durumda!


AB kendi geleceği açısından üyeliği aslında AB için büyük bir şans olacak Türkiye'nin üye olamaması için özel çaba sarfederken, Türkiye artık çok başka bir noktada.


"Türkiye'yi kaçırmak ve kaybetmek" üzere olduğunun bile farkında olmayan bir AB'nin raporu bu yılki Türkiye İlerleme Raporu.


Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı "nasıl olur da" AB hakkında iyi bir şeyler söyleyebilir?


Türkiye Cumhuriyeti'nin AB Bakanı Egemen Bağış bu konuda en canla, başla çalışanların başında olduğu halde "bu raporu ciddiye" almasın da ne yapsın?


AB'de son yılların en eleştirisel raporunu yazarak akıllarınca "kendileriyle aynı göz hizasında muhatap olmasından" rahatsız oldukları Türkiye'yi hem dışarıda hem de içeride "terletecekler".


AB'nin "vizyonsuz ve ufak hesaplar peşinde koşan" "küçük devlet adamları ve onların emrindeki memurları" "Türkiye'yi uyardık" diye böbürlenirken Türkiye Halkı da AB konusunda haklı olarak "olumsuz notunu" vermekte.


Görevi gereği bu rapor ile ilgili açıklama yapan Egemen Bağış "Raporda münferit olaylara fazlasıyla yer verilmiş. Raporun özellikle siyasi ilerlemeler kısmı bizi hayal kırıklığına uğrattı. AB süreci Türkiye için her zaman bir devlet politikası olmuştur. Hükümet olarak da bu konuda kararlı bir reform süreci yürüttük" derken çok haklı! AB'nin Kürt sorunu konusundaki eleştirilerine de cevaben, "PKK, Kürt vatandaşlarımız için de tehdittir. PKK, Avrupa gençliğini de uyuşturucuyla zehirlemektedir. AB ile terörle mücadele somut işbirliği için adımları atılması gerekmektedir" derken Türkiye'de sokaktaki insanın bu konuda düşündüklerini aktarmakta.


Ancak tüm bunlar nafile!


AB'deki Türkiye ile sorunlu çevreler Türkiye'deki işbirlikçileri ile Türkiye'yi bu yıl da "bir kez daha hayal kırıklığına uğrattılar".


Hele Kıbrıs konusunda kaleme alınanlar neredeyse tam bir Rum Kesimi sözcülüğü durumunda.


Ancak biz de buna rağmen "AB yolunda devam" diyoruz. Çünkü Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci özünde Türkiye'nin Norveç standartlarına ulaşma hedefine yöneliktir ve AB istese de istemese de Türkiye en azından Norveç standartlarında bir ülke olmak zorundadır.


Bu açıdan biz AB'ye "bizim de bildiğimiz eksiklikleri hatırattığı için" teşekkür edelim. Hak etmediğimiz şekilde eleştirdiği konuları da "fazla ciddiye almayalım" çünkü yazılış amacını biliyoruz.


Bu amaca hizmet için raporları kendi emellerine alet edenlere de en iyi cevap "oğlum bak git!" olur her halde!


AB'nin "vizyonsuz ve ufak hesaplar peşinde koşan" "küçük devlet adamları ve onların emrindeki memurları" "Türkiye'yi uyardık" diye böbürlenirken Türkiye Halkı da AB konusunda haklı olarak "olumsuz notunu" vermekte.


Görevi gereği bu rapor ile ilgili açıklama yapan Egemen Bağış "Raporda münferit olaylara fazlasıyla yer verilmiş. Raporun özellikle siyasi ilerlemeler kısmı bizi hayal kırıklığına uğrattı. AB süreci Türkiye için her zaman bir devlet politikası olmuştur. Hükümet olarak da bu konuda kararlı bir reform süreci yürüttük" derken çok haklı! AB'nin Kürt sorunu konusundaki eleştirilerine de cevaben, "PKK, Kürt vatandaşlarımız için de tehdittir. PKK, Avrupa gençliğini de uyuşturucuyla zehirlemektedir. AB ile terörle mücadele somut işbirliği için adımları atılması gerekmektedir" derken Türkiye'de sokaktaki insanın bu konuda düşündüklerini aktarmakta.


Ancak tüm bunlar nafile!


AB'deki Türkiye ile sorunlu çevreler Türkiye'deki işbirlikçileri ile Türkiye'yi bu yıl da "bir kez daha hayal kırıklığına uğrattılar".


Hele Kıbrıs konusunda kaleme alınanlar neredeyse tam bir Rum Kesimi sözcülüğü durumunda.


Ancak biz de buna rağmen "AB yolunda devam" diyoruz. Çünkü Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci özünde Türkiye'nin Norveç standartlarına ulaşma hedefine yöneliktir ve AB istese de istemese de Türkiye en azından Norveç standartlarında bir ülke olmak zorundadır.


Bu açıdan biz AB'ye "bizim de bildiğimiz eksiklikleri hatırattığı için" teşekkür edelim. Hak etmediğimiz şekilde eleştirdiği konuları da "fazla ciddiye almayalım" çünkü yazılış amacını biliyoruz.


Bu amaca hizmet için raporları kendi emellerine alet edenlere de en iyi cevap "oğlum bak git!" olur her halde!