19 Mayıs\'ta çocuklarımız hâlâ askercilik oynasın istiyor birileri. Kas göstersinler, güç sergilesinler, disiplini ve itaati benliklerine sindirsinler. Oysa eğitim, özgürlüğün, özgünlüğün ve özgüvenin inşa edildiği bir alan.
Düşünceler ifade edilmeli, gençler kendini tanımalı ve kendini gerçekleştirmeyi öğrenmeli. Bizde ise işler farklı. Milli eğitim, militarizmin kitleselleştirildiği bir \'imkân\' olarak görüldü hep. Toplum mühendislerinin oyuncağı oldu eğitim, okullar, öğrenciler... Devlete itaatkâr, resmi ideolojiyi benimsemiş, disiplinli yeni nesiller yetiştirmek için kullanıldı Milli Eğitim. Hâlâ da buna son verilebilmiş değil.
Milli Eğitim\'in bu \'işlevi\'nden en ufak bir \'sapma\' olduğunda kıyamet kopuyor. En son bir genelgeyle 19 Mayıs kutlamalarının \'eğitim faaliyetlerini\' aksatmadan yapılması istenmiş. Mesele hemen \'Cumhuriyet\'le, Atatürkçülükle, Atatürk ilke ve inkılâplarıyla hesaplaşma\'ya indirgeniverdi. Bu tür \'ideolojik\' itirazlara şaşırıyoruz şaşırmasına da adamlar haksız değiller.
Anayasa ile tanımlanan ve kanunlarla açımlanan bu \'devlet\' hâlâ Kemalist-ideolojik bir devlet. Dolayısıyla birilerinin çıkıp, yönetimin buna uygun davranmasını istemesi de haksız değil. Arkalarında kocaman bir hukuk sistemi var. Anayasa\'ya, Milli Eğitim Temel Kanunu\'na ve Yükseköğretim Kanunu\'na bakarsanız Kemalist-militarist vesayetin hukuksal altyapısının hâlâ nasıl devam ettiğini görürsünüz.
Anayasa\'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti, \'Atatürk milliyetçiliğine bağlı\' bir devlettir. Bu \'bağlılık\' devletin temel niteliklerindendir. Başlangıç kısmı da lafı hiç dolaştırmadan söyler; \'Hiçbir faaliyetin... Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği\'ni ilan eder.
Açıkça bu devletin \'ideolojik genetiği\' hâlâ Kemalizm\'dir. Bu değiştirilmeden \'Kemalizm\'den sapmak\', temelleri olan bir eleştiri ve hatta suçlamadır. Ciddiye alınır. Bir de Milli Eğitim\'i de ilgilendiren \'gençlik\' maddesine bakın Anayasa\'nın; \'Devlet, gençlerin... Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda... yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır\'.
Peki, Milli Eğitim Temel Kanunu\'nun \'temel ilkeler\' başlığının 10. maddesi ne diyor? \"Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılâp ve ilkeleri ve Anayasa\'da ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır.\" Kemalizm, hâlâ sistemin ideolojisi değil sadece, hukuku da... Boşuna demokrasinin kurumsallaşması, askerî-Kemalist vesayetin sonlanması için yeni anayasa şart demiyoruz.
Daha diyecek bir şey var mı? \'Hukuksal üst ilkeler\' böyle kaldığı sürece yönetimin yapabileceği, Kemalizm\'i \'yeniden yorumlamak\'tan ibarettir; çünkü \'temel referans\' değişmemiştir. Kendine göre Kemalizm tanımlamaları çok denendi. Sonunda Kemalizm\'in sağ, sol, muhafazakâr, cumhuriyetçi, devrimci vs. versiyonları üretildi. Ancak bütün bu \'yorum\' denemeleriyle Kemalizm hep \'kendini yeniden üretmeyi\' başardı. Artık bu \'dolambaçlı\' yollardan vazgeçmenin zamanıdır. Çocuklarımız, gençlerimiz neden hâlâ \'Atatürk ilke ve inkılâpları\'na bağlı olarak yetiştirilmek zorunda olsun ki? Kuzey Kore gibi bir halk mı yaratmak isteniyor? Tamam, bu mümkün değil; çünkü \'hayat\' Kemalizm\'i yendi, yeniyor. Doğru, ama \'yeni durum\'un kurumsallaşması da hukukun yenilenmesine bağlı.
Hukuk değişmiyor, yorumlarla mesafe almaya çalışıyoruz; örnek, Atilla Yayla davasının sonucu. 2006 yılında bir konferansta \'Kemalizm, ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder\' demişti Profesör Yayla. Atatürk\'ün heykel ve büstleri için de \"ileride bizlere, neden her yerde bu adamın heykelleri var diye soracaklar\" dediği için dava açılmış, Atatürk\'e hakaretten mahkûm olmuştu. Yargıtay kararı bozmuş, hakaret bulmamış. Ne âlâ...
Bir başka siyaset bilimci Mümtaz\'er Türköne de son birkaç hafta içinde \"Atatürkçülüğün mevcut haliyle Türkiye\'yi geri bıraktıran, çağdışı, medeni dünyaya aykırı bir tür yobazlık\" olduğunu sıklıkla söyledi. Kıyamet de kopmadı. Kimse Atatürk\'ü Koruma Kanunu vs. demedi. Yani Kemalizm\'i konuşmak ve eleştirmek konusunda \'bir arpa\' boyu da olsa yol gitmişiz. Ama bu, devletin genetik kodunun hâlâ \'Kemalizm\' olduğu gerçeğini değiştirmez. Dolayısıyla her an \'Kemalizm\'den sapmak\'la suçlanabilirsiniz. Kısaca, yeni anayasa şart...