Yaz mevsimi herkesçe özlenen ve beklenen bir mevsimdir…

Gezi programları, tatil planları hep o döneme yapılır… Düğün-dernek türü eğlenceler, dinlenceler genellikle yaz aylarına bırakılır…

Günümüz gençleri bu mevsime, “yaz güzeldir, aşk ondan da güzeldir” diye bakıyor...

Fakat, sadece bana mı öyle geliyor bilmiyorum;  yaz keyfimiz” artık eskisi gibi değil…

Biraz sıkıntı var…

Biraz bıkkınlık var…

Aşırı sıcaklar bedenimizi ve ruhumuzu adeta buharlaştırmış!...

Kendi adıma, eskisi gibi üzerimde bir yaz enerjisi hissetmiyorum…

Vücudumda bir kendine geliş, bir canlanma, bir kıpırdama belirtisi yok…

Adeta yerlerde sürünüyorum ve elimi kaldırasım gelmiyor…

Böyle giderse, bu usanmışlık hali; her konuda gittikçe daha da ayrışan toplumun tek ortak duygusu olacak sanki…

İklim değişikliğinin “doğal” sonucu!...

Sıcaklık vücudu etkilediği kadar, insanın psikolojisini de etkiliyor…

Ruh durumumuzu, kendimizi iyi ya da kötü hissettirecek şekilde yönlendiriyor…

Aşırı nem ve aşırı sıcaklık güne kötü bir başlangıç yapmanıza sebep olabiliyor…

Mesela trafikteki basit bir olayı büyütüp, bütün bir haftanızı ziyan etmenize sebep olan asıl faktör, tamamen olayın yaşandığı andaki havanız…

Neticede yaşadığınız sinirlilik, halsizlik, tahammülsüzlük ve karamsarlık durumunun tetikleyicisi maruz kaldığınız aşırı sıcaklık veya nem!...

Bedenimizin ısı dengesinin bozulması, su ve mineral kaybına,  o da sonunda strese yol açıyor…

Uzmanların açıklamalarına göre, bu durum merkezi sinir sistemimizi etkiliyor, beyinde salgılanan birçok kimyasalın dengesini bozabiliyor…

Kimyasal dengenin bozulmasının sonucu olarak; refleks zayıflığı, halsizlik, karamsarlık, dikkat eksikliği, ateş basması, kalp çarpıntısı ve anksiyete gibi birçok psikolojik olumsuzluk ortaya çıkabiliyor…

İnsan bedeni, bütün bu olumsuzlukların hepsiyle mücadele edebilecek muhteşem bir yapıya sahip aslında…

Tabi, o mücadele için yaratılmış silahları kullanmanız şartıyla!...

Uzmanlar; başta “trafik” gibi dikkat gerektiren işlerde yaşanan kazaları, artan suç oranlarını, adam yaralama ve cinayet gibi öfke ve paniğe bağlı olarak meydana gelen diğer üzücü olayları böyle izah ediyorlar…

Kimyamızı bozan, bıkkınlık duygusuna zirve yaptıran tek şey maalesef sıcak ve nemli yaz günleri değil…

Son günlerde “daha neler göreceğiz?” dedirten ve sıkça karşımıza çıkan olaylar da işin içinde…

Şahit olduğumuz çoğu şeye hiç inanasımız gelmiyor…

Çoğu kişiyle, aynı ortamda bulunuyor olmanın ağırlığını bile taşıyamaz hale geldik…

Tanıdığımızı sandığımız bazı adamları gerçekte hiç tanımamış olduğumuz ortaya çıkıyor…

Bir çok kişi bize, “bunu da yapmış olamaz!...” dedirtiyor…

İnternet fenomeni” gibi kendini gerçek kimliği ile değil, sadece görüntüsü ile pazarlamaya çalışan insanlarla doldu ortalık!...

Zamanında iyilik ettiğiniz, yardımcı ve destek olduğunuz, saygı duyup adam yerine koyduklarınızdan bir kısmının, çıkarı için sizi ezmeye çalıştığını gördüğünüzde tüm dengeniz bozuluyor… Kimyanız şaşıyor…

Üstelik yaptığı ile yetinmeyip, etrafına böyle davranmaya hakkı olduğunu anlatmaya çalışması karşısında da kan beyninize sıçrıyor…

İnsan düşünce olarak da kendisine paydaş arar… Olaylar karşısında kendisi gibi düşünen birilerine ihtiyaç duyar… Arkadaşlık, dostluk denilen şey bu yüzden önemlidir…

Düşüncesini paylaştığınız arkadaşınız, sizin düşüncenizi paylaşmıyorsa, bu davranış işine gelmiyorsa ne yapacaksınız?

Artık, arkadaşlıklar da bozuldu maalesef…

Onun da tadı, tuzu kalmadı…

Siz, “bir derdim var” diyorsunuz, o “içim içime sığmıyor” diyor!...

Siz, “işlerim ters gidiyor” diyorsunuz, o “her şey yolunda” diyor!...

Birinin üzüntüsü diğerinin sevinci oluyor, birinin kaybı diğerinin kazancı oluyor…

---

Bir yandan bıkkınlık yaratan aşırı sıcak ve aşırı nemli havayla mücadele etmek…

Bir yandan da insan ilişkilerindeki bu yozlaşma ve örselenmiş ilişkiler ağında sağlıklı nefes almaya çalışmak…

Öyle zor ki…

Umarım tüm bu yaşadıklarımız “yaz” serabıdır…

Yoksa, tutunabileceğimiz dallar kırılmadan tek parça halinde geleceğe ulaşabilmek hayal gibi…