1- GEÇEN pazar günü “Posta” gazetesinin manşetini okuduğum an koptum.
Valinin yaptığı işe mazeret ararken bakın ne demiş:
“Ne var bunda, biz sucuk da hediye ediyoruz...”
“Devletin valisi”, “devletin genelkurmay başkanı” ve “sucuk” kelimeleri yan yana gelince insanda ne etkisi yapar?
Bende kahkahalarla gülme efekti yarattı.
Valinin bulduğu bahane, verdiği hediyeyi bile unutturdu.
Başka insanlarda ne efektiyaratmış merak ediyorsanız, Latif Demirci’nin dünkü harika karikatürüne bir kere daha bakın.
* * *
Gelelim asıl soruya...
“Bir genelkurmay başkanına sucuk hediye edilebilir mi?”
Hele hele, söz konusu genelkurmay başkanı, Ortadoğu’ya nizam verme iddiasındaki bir ordunun, yani Türkiye Cumhuriyeti ordusunun genelkurmay başkanıysa...
Türklerin çoğu gibi sucuğu ben de severim. Mesele şu: Böyle bir günde bir valinin aklına gelecek ilk iş, 25 gencini, “nedenini hâlâ bilmediğimiz” bir olayda kaybettiği gün, genelkurmay başkanına hediye vermek midir?
Valiler, toplum psikolojisini çok iyi bilmesi gereken insanlardır. Böyle bir günde bunu yapmaması gerektiğini bilmek zorundadır.
Hadi onu yaptın, ertesi gün de böyle bir günde bile insanı kahkahadan yere yıkacak bir bahane bulmanın mantıkla izah edilebilecek bir yanı yoktur.
Kısaca, böyle bir insan, böyle bir günde böyle bir insana hediye vermeyi düşünmez.
2- Valiyi takdir ettim ya o gün sucuk verseydi
BEN iyi niyetli bir insanım. Her şeyde olduğu gibi bunda da iyi bir taraf ararım.
Sayın Vali, hiç olmazsa o gün sucuk değil de kilim ve satranç takımı hediye etmiş.
Psikolojik açıdan, kilim ve satranç takımı vermek ve almak, sucuk, pastırma vermek ve almaktan daha manalı bir şey olmuş.
Gencecik 25 insanın meçhul asker bedeni hâlâ enkazın altındayken, sucuk kelimesini işitince bir anda onları unutup kahkahalar atmaya başlasaydık daha mı iyi olurdu.
Hepimiz artık sinir hastası olduk. Bir de kolektif kahkahalar atmaya başlayıp bütün dünyaya nörotik bir toplum olduğumuzu ispat etseydik daha mı iyi olurdu.
O yüzden büyük fedakârlık yaparak, o gün sucuk hediye etmeyen “devletin sayın valisini” canı yürekten kutluyorum.
Bulunan bahane iyi yani...
* * *
Ama benim mendebur kafam sucuk kelimesini okuyunca, aklıma nedense şu soru takıldı.
Bildiğim genelkurmay başkanları arasında en iyisi hangisiydi?
Yani “sucuk seviyesinin üzerinde” kalan genelkurmay başkanları kimdi demek istiyorum.
Küçük çapta bir araştırmacı gazetecilik çalışması yaptım.
Soru basitti?
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi genelkurmay başkanı hangisidir?
3- İyi bir genelkurmay başkanının başarı kriterleri nedir
SORDUĞUM kişilerin yüzde 95’i, tek bir isim üzerinde birleşemedi.
“İyi genelkurmay başkanlığı” için herkesin ayrı kriteri vardı.
- Kimine göre, hiç konuşmamak en önemli kriterdi.
- Kimine göre ise en çok konuşmak.
- Kimine göre salt askerlik kriterleri önemliydi.
- Kimine göre ‘management’ (yönetim) becerisi...
- Kimine göre askeri başarı önemliydi, kimine göre orduda yapısal reformları gerçekleştirebilmek.
- Kimine göre belirsiz, geri planda kalan bir kişilik önemliydi, kimine göre ise karizma.
Peki netice diyeceksiniz?
Arkadaş, netice biraz karışık.
Türkiye’nin en iyi genelkurmay başkanı bir “potpuri adam”...
4- Sıralama dışı bir isim gerekirse tek kişi var
EĞER bir tek isim vermek gerekirse...
O da Mareşal Fevzi Çakmak...
Gücünü ve oylarını nereden alıyor?
Tabii ki tarihi konjonktürden.
- BİR: Kurtuluş Savaşı’nı yapan ekibin parçası.
Yani asker olarak arkasında, Türk tarihinin en kritik varolma savaşının zaferi var.
O, Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda otururken Çankaya’da Atatürk; biraz aşağıda Başbakanlık koltuğunda İsmet İnönü gibi iki efsane oturuyor.
- İKİ: Yirmi yıl Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda oturuyor.
- Cumhuriyet’in ilk yirmi yılı askeri açıdan, ondan ne beklendiyse başarıyla yapmış.
- İsyansa bastırmış, dış tehlikeyse caydırıcı gücünü göstermiş, Hatay’ın ilhakı gibi kritik günleri iyi yönetmiş.
- Ordu kademeleri üzerinde otorite ise onu da fazlasıyla sağlamış.
O bir efsane ve sıralama dışı.
5- İşte benim Yüksek Askeri Şûra’mdan çıkan tayinler
- TERÖRE KARŞI BAŞARI Banko Doğan Güreş.
Sürpriz bir şekilde göreve geldi ama başarılı oldu.
PKK terör örgütüne karşı en etkili sonucu alan komutan.
Pasif alan savunması stratejisini terk edip aktif stratejiye geçiren genelkurmay başkanı.
Görevi, yükselen terörde alıp sıfır düzeyde bıraktı.
DEZAVANTAJI Kendisine “Tak Şak Paşa” ismi verilecek kadar Tansu Çiller hayranlığı. Bir de o dönemin faili meçhul cinayetleri var.
Siyasi hayata atılması da puanını indiriyor.
* * *
- OTORİTE KURMA Banko Hüseyin Kıvrıkoğlu.
Silahlı Kuvvetler’in yönetim kademesi üzerinde en etkili otoriteyi kuran komutan.
Görevde kaldığı 4 yıl boyunca, alt kademede tek disiplinsizlik olayı olmadı, alttaki komutanlar rahat konuşamadı.
Birlikler üzerindeki otoritesi tamdı.
* * *
- KONUŞKAN OTORİTE Banko İlker Başbuğ.
Ağırbaşlılık, askerin Cumhuriyet tarihinde başının en fazla belaya girdiği bir dönemde, yükselen siville, gerileyen askerin psikolojilerini dengelemeye çalışan bir kişilik.
Okuyan, dünyayı takip eden, entelektüel bir karakter.
- DEZAVANTAJI Yüz yüze ilişkilerde uzun ve didaktik konuşmalar.
* * *
- DEMOKRA-SİYE SAYGI Banko Hilmi Özkök.
Siyasi tartışmaların çok derinleştiği bir dönemde genelkurmay başkanlığı yaptı.
28 Şubat sürecinden çıkmış bir orduya komutanlık yaptı...
Siyasi otoriteye saygısı tamdı, silah arkadaşlarından ağır eleştiriler almak pahasına rağmen sivil otoriteye itaat dönemini başlattı.
DEZAVANTAJI Genelkurmay başkanlığı sonrası döneminde, verdiği belirsiz demeçler askeri ve sivill toplumun bir kesimi üzerinde olumsuz etki yarattı.
* * *
- SOSYAL İLİŞKİLER Banko Yaşar Büyükanıt.
Fenerbahçeliliği, davetlerdeki sıcak sohbeti, akşamları iki kadeh atınca iyice rahatlayan konuşması ile en sosyal genelkurmay başkanıydı denilebilir.
DEZAVANTAJI Özellikle mesai saatleri bittikten sonra yaptığı konuşmalarda, askerin eski bazı alışkanlıklarını hatırlatması.
Tabii ki 27 Nisan muhtırası saçmalığındaki rolü...
* * *
- GENEL PRENSİPLER Banko Necip Torumtay.
Birinci Körfez Savaşı’nda Türkiye’nin savaşa girmesine karşıydı.
Kabul etmediği ilkeler uğruna savaşmaktansa istifa etmeyi tercih etti.
TARTIŞMA Tabii bu tavrı şu tartışmayı da getirdi.
Mesleği yurt savunması olan askerler, sivil otoritenin aldığı kararı uygulamama hakkkına sahip mi?
Herkesin cevabı aynı olmayabilir.
* * *
- ASKER GURURU Banko Işık Koşaner.
Komuta ettiği ordunun emekli ve muvazzaf subaylarına yapılan muamelelere itiraz edip istifasını verdi.
Böylece bir asker için, koltuktan önemli değerlerin de bulunduğunu ispat etti.
Yüksek koltuklardan kalkmak zordur.
Genelkurmay başkanlığı koltuğundan kalkmak daha da zordur.
* * *
- KARARSIZ KALDIĞIM İSİM Banko İsmail Hakkı Karadayı.
Kararsızım, çünkü:
Çok geri planda kaldı.
Altındaki bazı subayların solo çıkışlarına mani olamadı veya olmadı.
Ama bir iddiaya göre de 28 Şubat döneminde muhtemel bir darbeyi Cumhurbaşkanı Demirel’le birlikte o önledi.
Birçok insan kararsız, çünkü o dönem altındaki bütün subaylar tutuklu, o dışarıda.
* * *
YA ÖTEKİLER
Biliyorum soracaksınız...
Bunlar arasında Kıbrıs Harekâtı’nı yapan genelkurmay başkanının adı neden yok?
Öteki bazı komutanlar niye yok...
Eee bu benim “sucuk üstüne terfi” listem.
Elbette sizler başka bir YAŞ listesi kabul edip imzaya açabilirsiniz...
Özel Paşa... E zaten sucuk kriterini o koymadı mı...
(Hürriyet gazetesinden alınmıştır)