Katolik okulunda yapılan sabah toplantısı sırasında 10 larca minik insan coşku içinde konuşan müdürlerini izliyorlar.

Konumuz “rehberlik etme”

Soru bütün okula yöneltiliyor.

“Yaşamımızda kimi örnek alırız, kim bizi korur, ışık tutar, yol gösterir?”

Kayıtlara göre cevap “İsa”

Ama parmak kaldıran miniklerden biri ayağa kalkıyor ve cevabı veriyor.

“Annem.”

 

Sahip olduğumuz gücün farkında mıyız?

Değişim bazen çok acıtır. Olduğunuz alandan bir adım bile yer değiştirmek, çocukken “suçüstü” yakalandığımız anlardaki kadar sıcak, keskin bir panik verir.

Çünkü değişiklik bilinmeyendir, görünmeyendir, sonu olmayan ama kaçınılmayandır.

Cesurmuşsunuz, umursamazmışsınız, yenilikçiymişsiniz farketmez, değişim ürkütür…

Rujunuzun rengini değiştirirken bile bir kaygı vardır acaba yakışacak mı diye. Ama bu konuda bir yol gösterici mutlaka vardır, ya bir arkadaş veya bir dergi. Yine de ilk ruj sürmede, aynadaki gözlerde bir soru işareti olur.

Fırsatını buldunuz, daha iyiye ulaşmak için yaşadığınız ülkeyi değiştirdiniz. Korku da ne demek, iliklerinize kadar üşürsünüz bu kararı uygularken. Hep bir bilinmezlik korkusu.

En fenası da pişman olma korkusu.

Farkettiniz mi, dayanılması en zor, kaçınılması imkansız tek değişim Büyümek’tir. Nasıl oluyor da en derin gören gözlerimizle en mutlu yaşarken, şüphe kaygı nedir bilmezken, bir kaç yıl içinde tüm dünyaya karşı savaşır hale gelebiliyoruz?

O zamanlar hepimizde, Balerin’i görmek için kendini ölüme atabilen Küçük Asker’in cesareti varken, büyüdükçe, kıştan korkan Karınca haline geliyoruz.

Minik insanlar cesur. Onların dünyasında pişmanlık, başarısızlık endişesi, gelecekten korkma yok. Onlar yaptıklarının sonuçlarına seve seve katlanırlar. Düştüğü için pişmanlık duyan oynamayı bırakan çocuk olamaz. Bantını yapıştırır ve kaldığı yerden hayata devam eder.

Çünkü onların yol göstericileri var, onları koruyan, sakınan, ışık tutanları var. Anneleri zaten herşeyi onlar için bilir. Onlar da hayatın geri kalanını yaşar.

Büyüdükçe işler sapıtır. Hele bir de yanlız kaldıysanız Yel Değirmenleri’ne karşı, herşey çığrından çıkar. Korku mu endişe mi direnç mi derseniz, hiçbirşey kolaylaşmaz hayatınızda. O zaman işte değişimin sancıları ta midenize kadar iner.

Tabii ki tüm Teolojik birimlere saygım sonsuz. Ama hiç kimse bir çocuğu, hayattaki yol göstericisinin annesinden başka birisi olduğuna ikna edemez.

Bugün eğer cennet bizim ayaklarımızın altındaysa, bunun sebebi, dünyanın çiçeklerini biz yetiştiriyoruz diyedir.

Evlatlarımız bizim aynamız. Biz neysek onlar da o. İyi insan olmayı anlatmayın, iyi insan olun.

Elimizdeki bu güç olağanüstü. Ve bu güçle olmasını istediğimiz güzellikte bir dünya yaratmamız mümkün.

Bir düşünün derim.

Rehberiniz sevdikleriniz olsun.

Güzel haftalar.