Son dönemde Türkiye'nin durumuyla ilgili yoğun bir karşı propaganda başladı. Parlamento içi ve dışı muhalefet ve özellikle de dış basın Türkiye'de işlerin her alanda kötüye gittiğini ileri sürüyor.
Hükümet'in dış politikasının iflas ettiğini, Ankara'nın reformlarda durakladığını, AB hedefinin kaybolduğunu, Kürt açılımının ve demokratikleşmenin rafa kalktığını, eğitimin 4+4+4 sistemiyle berbat edildiğini, Başbakan Erdoğan'ın otoriterleştiğini ve ekonominin inişe geçtiğini adeta sevinerek anlatıyorlar. Fakat çizilen bütün bu olumsuz tabloya rağmen kamuoyu yoklamalarında AK Parti büyük farkla diğer partilerin önünde gidiyor.
Basında en son yayınlanan kamuoyu yoklamalarını ele alırsak, mesela Endy-Ar şirketinin araştırmasına göre, AK Parti yüzde 46.7, CHP yüzde 19.5, MHP yüzde 16.1, BDP yüzde 8 oya ulaşıyor. Yine Konsensüs şirketinin kamuoyu yoklaması sonuçlarına göre, AK Parti'nin yüzde 51.6, CHP'nin yüzde 26.8, MHP'nin yüzde 13.1, BPD'nin ise yüzde 4.6 oy alacağı tahmin ediliyor.
O halde bu kamuoyu yoklamalarının sonuçlarından yola çıkarak şunları söyleyebiliriz... Ya bu kamuoyu yoklamaları yanlış ya da halk nezdinde işler öyle söylendiği gibi kötüye gitmiyor. Vatandaş halinden memnun. Belki bir ihtimal daha var seçmenin değerlendirmesini yorumlamak için, o da şu: Vatandaş muhalefetteki partilerin önerilerini duyduğunda AK Parti'den vazgeçemiyor. AK Parti'nin alternatiflerine bakarak herhalde "beterin de beteri var" diyor. Ve AK Parti'yi tercih etmeye devam ediyor.
Gelelim AK Parti'nin on yıldır oylarını nasıl ve niye yüksek tuttuğuna...
AK Parti hükümetleri döneminde cumhuriyet tarihinde ilk kez vatandaş hastane kapısında azar işitmekten kurtuldu. Farklı sosyal güvenlik kuruluşları ilk kez tek çatı altında birleşti ve böylece bu ülkenin insanı ilk kez horlanmadan sağlık hizmeti almaya başladı.
Sağlık devrimi yapılırken yine ilk kez bütçede eğitim ve sağlık harcamaları askeri harcamaların üzerine çıkartıldı. Bir de bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 17'den yüzde 1.4'e, devletin borç yükü yüzde 94'ten yüzde 39'a geriledi.
Türkiye'nin yıllardır en önemli sorunu olan eğitime gelince... Çocuğunu okula gönderen dar gelirli aileye bugün çocuk başına 55 liraya kadar yardım yapılıyor. Kitaplar bedelsiz veriliyor.
Bu arada çocuk başına verilen para, annenin banka hesabına yatırıldığı için AK Parti döneminde kadın ön plana çıktı. Ayrıca bu eğitim yardımı çocukları çalışmaktan kurtardı ve fırsat eşitliğini sağladı. Her çocuğa tablet bilgisayar projesi ise zengin ve fakir aileler arasındaki emek kalite farklarını giderecek bir araca dönüştü.
Gelelim konut sorununa... TOKİ ayda 100 lira taksitle düşük gelirlilere konut veriyor. Son on yılda TOKİ 474 bin sosyal konut yaptı.
İşte durum böyle... Sadece sağlık, eğitim ve konut sorununu ele aldığımızda bile fakirlerin yanında duran bir AK Parti görüyoruz. Dolayısıyla muhafazakâr olduğunu söyleyen ama icraatı solda olan bir parti var iktidarda.
Zira bir siyasi iktidarın sağ ya da sol olduğunu söylemek için bütçe harcama tasarımına bakmak gerekiyor. Nitekim bütçeye baktığımızda, harcama önceliğinin sağlık ve eğitimde olduğunu görüyoruz. Bu görünüm zaten gelecek için de seçmene umut veriyor. Hem eğitim hem de sağlık harcamaları emeğin kalite ve getirisini çoğaltan yatırım harcamaları olduğundan seçmen tercihini AK Parti'den yana yapıyor.
Gelelim ekonomiye... Son açıklanan verilere göre, ekonomi bu yılın ilk yarısında yüzde 3.1 büyüdü, işsizlik ise yüzde 8.1'e geriledi.
Çevredeki ülkelerin ekonomileri küçülüp işsizlik oranları çoğalıp Yunanistan'da büyüme -6.2, işsizlik yüzde 23'ü bulurken, Türkiye ekonomisinin küçülmeyip yüzde 3 de olsa büyümüş olması ve işsizliğin azalması dünyanın bugünkü konjonktüründe olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmeli.
Kaldı ki ekonomi yönetimi, ısındığı ileri sürülen bir ekonomiyi kendi kontrolünde soğutarak büyüme hızını kendisi azalttı. Bu gerçeği de çarpıtmamak gerekiyor. Büyüme hızı kendiliğinden düşmüş gibi yansıtmak insafsızlık oluyor.
Anlayacağınız "her şey kötüye gidiyor" diyen ülke içi ve ülke dışı muhalefetin, bu iddiada bulunurken şu soruyu da cevaplaması gerekiyor. Madem işler sizin söylediğiniz gibi çok kötü gidiyor, niye AK Parti bütün halk yoklamalarında açık ara önde geliyor?
Bu soru cevapsız kaldığı takdirde, muhalefetin söylemi düpedüz AK Parti düşmanlığına dönüşüyor. AK Parti gitsin de ne olursa olsun söyleminin gerçek bir muhalefet olmadığını herhalde herkes biliyor.
(Sabah gazetesinden alınmıştır)