Beklenmedik, daha doğrusu hazırlıksız olarak yakalandığımız Koronavirüs salgını gündemimizi meşgul etmeye devam ediyor. Pandemi süreci ve sonrası neler olacağı ise devletlerin yanısıra, bir çok kurum ve kuruluş tarafından da anlaşılmaya ve yorumlanmaya çalışılıyor. Bu kurumlardan birisi de İstanbul Rumeli Üniversitesi (İRÜ). İRÜ’nin Küresel Politikalar Araştırma ve Uygulama Merkezi (RUPAM), 60 uzmanla yaptığı online söyleşiyle, pandemi sürecinin anlaşılmasına katkıda bulunuyor. Bendeniz de, bu hafta RUPAM’dan Süleyman Özmen, İrem Ece Akpınar ve Hüseyin Murat Lehimler’in ve öğrencilerin de yer aldığı bir söyleşiye katıldım. Konumuz: “Korona Krizi ve Avrupa Değerleri” oldu.

Söyleşiden bazı notları siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim.
Önce kısaca ‘Avrupa Birliği Projesi’ne deǧinelim.

Avrupa Birliği Projesi

Geçtiğimiz yüz yılda savaşlardan yorgun çıkan Avrupa, birlikte çalışmaya yöneldi.
1947’de ABD’nin uygulamaya koyduğu “Avrupa İyileştirme Programı” adıyla 'Marshall Yardımı', 1948’de Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OEEC), 1957'de Avrupa Ekonomik Topluluğu (ECC) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) kuruldu.

Aynı yıl, Belçikalı Paul-Henri Spaak, Avrupa Ekonomik Topluluğu'nu “Avrupa Topluluğu” (EC) olarak siyasal bir birlik yapan, 1957 Roma Anlaşması’nı hazırladı. Son olarak 1961'de Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) kuruldu. Böylece bugünkü AB projesini temellendirildi.
Tabii ki bu arada 1949’da NATO oluştu. Birlik, Maastricht, Amsterdam, Nice ve Lizbon anlaşmaları ile güçlendirildi.

Avrupa Birliǧi’nin üç önemli organı bulunmaktadır.
Bunlar: Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu.

Avrupa Birliǧi’nin en temel politika alanları şu şekildedir:

Ticaret, tarım, ulaşım, balıkçılık, rekabet ile malların kişilerin ve sermayenin serbest dolaşımı.

Avrupa Deǧerleri Nelerdir?

Avrupa Birliǧi, temel deǧerlerini, ya da Avrupa deǧerlerini kısaca şu şekilde sayabiliriz:

-Hukukun üstünlüǧü

-Demokrasi

-İnsan Hakları

-Özgürlük

-Dayanışma

-Hoşgörü

Koronavirüsü salgını Avrupa deǧerleri nasıl etkiledi?
 

Demokrasi

Korona krizi sürecinde, sadece Çin ve benzeri ülke liderlerin diktatörleşmediǧini, Avupa’da da Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın pandemiyi suistimal ederek, kendilerini sınırsız güç ve hükümet ilan ettiklerini söyleyen Amnesty International müdürü Dagmar Oudshoorn, İngiltere’nin de polise insanların iki yıl hapishanede alıkoyması yetkisi verdiğini belirtiyor.

Macaristan’da yanlış bilgi verenler, onbeş yıla kadar hapis cezasına çarptırılıyor.

İnsan hakları

Bireysel ve grup örgürlükleri genel anlamda kısıtlandı, gösteri, toplantı hakları yasaklandı. Ziyaretler iptal edildi. Polis ve askere, alınan tedbirlerin uygulanmasında, normal şartlarda kabul edilemeyecek yetkiler verilmiş olması gibi tespitler, İnsan Hakları kuruluşları tarafından ifade ediliyor.

Covid-19 Civic Freedom Tracker raporuna göre, 84 ülkede olaǧanüstü yasalar uygulanırken, 30 ülkede düşünce özgürlüǧünün kısıtlandıǧı, 111 ülkede toplantı ve gösteri özgürlüǧünün geçici de olsa kaldırıldıǧı, 27 ülkede alınan tedbirlerin gizliliǧi/özel hayata müdahale edilmiş.

Serbest dolaşım, seyahat özgürlüǧü

Ülkeler arasında uçuşlar iptal edildi, sınırlar kapatılırken kontrollü geçişler uygulamasıyla bir AB ilkesi olan seyahat örgürlüǧü ve serbest dolaşım askıya alındı. AB’de yürürlükte olan Schengen anlaşması uygulanmayıp, yıllar öncesi gibi sınırlarda kontroller yapılmıştır. Maske ve solunum cihazları ile ilgili kavgalar ülkeleri birbirine düşürmüştür. Bu uygulamalar hiç şüphesiz milli devlet kararları ile Brüksel merkezli kararların yeniden gözden geçirilmesini gündeme taşımıştır.

Dayanışma ve sağlık

Avrupa deǧerleri içinde önemli bir yere sahip olan ‘dayanışma’ ruhu, ne yazık ki korona krizi salgını sürecinde AB üye ülkeleri arasında pek sergilenemedi. Salgın esnasında, saǧlık alanında üye ülkeler kendi başlarının çaresine bakmak durumunda kaldılar. Bundan böyle AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josef Borrell’in ifade ettiǧi gibi, sağlık AB için hem iç hem de dış güvenlik meselesi haline gelmiştir.

Kuzey-Güney tartışması

Korona krizi, yıllardır seslendirilen Kuzey-Güney tartışmasını bir kez daha ama çok güçlü olarak gündeme getirdi. Son yirmi yılda yüzde 25 oranında ekonomik gelişmeleriyle Almanya ve Hollanda, kazananlar arasında yer alırken, yüzde sıfır oranda ekonomik gelişmesiyle kaybedenler arasında İtalya yer almaktaydı. Ekonomide kaybeden İtalya, korona krizine en fazla kurban veren ülke oldu. Şimdi en büyük tartışma, 500 milyarlık ‘Kurtama Fonu’nun nasıl taksim edileceǧi üzerinde yoğunlaştı.

Uzun vadeli kredi tezini savunan liderler ile, ‘hibe verelim’ görüşünde olanların arasında kıyasıya bir tartışma yaşanıyor.

Avrupa ortak kader mi?

Evet, Trouw gazetesi köşe yazarı Stevo Akkerman’ın da ifade ettiǧi gibi, Avrupa bir kıta, bir kültür, bir medeniyet, bir savaş alanı ama, aynı zaman da toplu mezarların olduǧu, barbarlıǧın ve hümanizmin çıktıǧı, yıkımların yaşandıǧı bir yer. Yani Avrupa sadece bir coǧrafya, bir tarih, bir siyaset, bir ekonomi birliǧi deǧil, bir ortak kader birliğidir.

Korona krizi, tüm dünya ülkelerini olduğu gibi Avrupa’yı ve özellikle İtalya, İspanya’yı çok daha ağır erkiledi.

Avrupa Birliǧi, korona krizi konusunda aǧır bir sınavdan geçti. Başarılı olduǧu söylenemez. Artık saǧlık sorunu, güvenlik ve savunma kadar, Avrupa Birliǧi’nin gündemini teşkil edecek.

Veyis Güngör

27 Mayıs 2020