Şimdi yazacaklarımı aslında herkes bilmekte.


Ancak dile getirildiğinde bazıları gereksiz yere heyecanlanmaktalar. Oysa ben yazdım diye heyecanlanmak yerine "yazılanların doğru olduğunu göz önünde tutarak değerlendirmek" daha yapıcı olmaz mıydı?


Ben "anlatılanların yalancısıyım" diyerek anlatmaya başlıyorum:


"Anlatıldığına göre KKTC 2002 öncesi TC yönetimlerinin ve o dönemlerde "mal, mülk, vatandaşlık gibi" alanlarda nemalananların da desteğiyle bir Hanedan'ın yönetimindeydi. Özellikle Türkiye'nin de karanlık dönemlerinin sorumlusu olan "üniformalılar" bu Hanedan'ın iktidarda kalması için çok çaba sarfetmekteydiler.


Yine anlatıldığına göre 2002 sonrası Türkiye'de de seçimlere müdahale etmek isteyen bu hanedan yıkıldı!


Yalnız yıkılan Hanedan ile onlarca yıl boyunca didişmekte olan ikinci aile 2. Hanedan olarak kontrolü eline geçirdi.


Birinci Hanedan'a haklı olarak hiç tahammülü olmayan Ankara boşluğu değerlendirerek kontrolü eline geçiren ikinci Hanedan konusunda da "kalemi kırdı".


Buna karşın ikinci Hanedan'ın onlarca yıllık "bir numarası" yine Ankara'ya yansıdığına göre bir yandan "Türkiye düşmanı sendikaları kışkırtarak" diğer yandan 2002 öncesinin arta kalan güçlerini seferber ederek sürekli Ankara'ya karşı "tam bir gerilla savaşı taktiği" ile "vur, kaç" operasyonlarını başlattı.


"Devlet ve parti ailemindir" mantığı ile Ankara ile "savaşı el altından" yürüttüğünü sanan Hanedan'ın her attığı adımdan emin olan Ankara'da doğal olarak KKTC'de "Hanedanlık" istemeyen tüm güçlere destek vererek KKTC'de demokrasinin bir Hanedan'ın oyuncağı haline gelmemesi için gerekli adımları attı ve atmakta.


"Ankara'ya karşı olsun da nasıl olursa olsun mantığı ile daha düne karşı kanlı, bıçaklı kavgalı oldukları" ile de ittifaklar oluşturan Hanedan günümüzde direnişi sürdürmekte. Bir yandan Ankara'ya "sadığım" ve "Ankara'nın aleyhine kimseyi desteklemem" mesajları yollayıp diğer yandan "aile imparatorluğunun" elden çıkmaması için her yönteme başvuran Hanedan'ı izleyen Ankara doğal olarak bu Hanedan'a hiç güvenmemekte.


KKTC halkı da bu Hanedan'ın sırf iktidarı elinden yitirmemek için ülkeyi kaosa boğmasından ve istikrarın yitirilmesini bile umursamamasından çok rahatsız. Hatta "her şeyim" dediği partisinin bile bu uğurda büyük yara almasını "gözü kara bir şekilde" göze alan Hanedan galiba Ankara konusunda hesaplarını "eski" Ankara bilgi ve tecrübeleri üzerine kurduğundan "yeni" Ankara'nın hışmına uğramanın ne anlama geldiğini de doğru analiz edememekte."


Yukarıda yazdıklarım anlatılanlar ve ben de size aktardım.


Ne kadarı doğru, ne kadarı doğru değil değerlendirmesini siz okurlarıma bırakıyorum.


Ancak anlattıların yarısı doğru ise ve KKTC'de bir Hanedan var ise şundan eminim "bu gereksiz direnişin ardından çöküşü hazin" olacağa benziyor.


Anlatılanlaran çıkardığım sonuç meselenin artık bir "İrsen Küçük ve Ahmet Kaşif kavgası" değil, onlarca yıldır KKTC'yi elinde tuttuğu ve sahibi olduğu iddiasında olan bir "geçmiş zamanlardan kalma bir Hanedan'ın" (eğer öyleyse) doğal çöküşüne karşı elindeki tüm güçleriyle direnişinin öyküsü.


Dediğim gibi ben anlatılanların aktarıyorum sadece!