Değil sadece, ondan daha öte bir kıymeti var İpek Yolu’nun. 

6500 kilometre, 4 kıta ve 36 ülkeden oluşan bir ticaret yolu diye de rakamlara dökmemek gerekir; o bir kültür yolu. Hinduların filleri, Türklerin atları ve Arapların develerinin adımlarıyla…

İnançlar, düşünceler, buluşlar ve de mallar yüklü dünyanın en uzun yolunun sergisi dünyanın en büyük ve ilk müzesi British Museum’da. Bir müzeye yakışır ciddiyetle.

1759 yılında Chelsea’li doktor ve toplayıcı/koleksiyoner Sir Hans Sloane’e ait 71 bin adet objeden oluşan koleksiyon Kral II. George tarafından satın alındı ve müze de böylece doğdu; gri ve sisli bir ocak günü. British Museum ve doğum günü olan 15 Ocak…

Bugün 266. doğum gününü kutlayan müzenin bu çarpıcı sergisi için fırsat olsun.

Adı ile başlayayım!

Çin diyarından getirilen en değerli ticaret kalemi İPEK olduğu için adı da bu üründen geliyor olsa da çok çok sonra, 19. yüzyılda verilen bir isim. Tabi yolun başından sonuna kadar hiç değişmeyen mal ipek olduğu için de anlamlı. Ama yine de başarılı bir isim, nereden bakılsa 1500 yıl boyunca süren bir serüven. Tabi sadece ipek, baharat, altın, gümüş ve yün gibi mal taşınmadı; aynı zamanda diller, fikirler ve inançlarla beraber gelenekler de taşındı ve karşılıklı etkileşim kaçınılmaz olduğu kadar çarpıcı da oldu. Yoksa Budizm Hindistan’dan Çin’e nasıl giderdi. Aynı şekilde Hristiyanlık da uzak Asya diyarına nasıl ulaşırdı.

İstenmeyen şeyler de taşındı tabi; hastalık gibi ki hemen akla veba salgını geliyor. 1300'lü yılların ortalarındaki Kara Bela denilen veba salgınının bile bu yolla Avrupa'ya taşındığını düşünüp durur tarihçiler. 

Sergi tabi aslında bir yolun hikayesi değil de ticaret için pazara çıkarılan malların geçtiği çöller, astığı dağlar, yüzdüğü denizler ve bu hattın kenarındaki insanlar, onların yaşamından objelerin hikayesi. Eğer Anglo Sakson krallıklarına ait Offa Dinar’ını arka yüzündeki ‘Lâ ilâhe il-l’Allah’ yazısının Abbasi parasını örnek aldığını, Sasanilerin el işçiliğinin ve desenlerinin İskoçya’ya kadar gittiğini ve Essex’teki kazılarda Suriye kökenli eşyalar, metal işçilik örneklerine nasıl rastlanıyor sorularının tamamının cevabı İPEK YOLU’dur. Paraların farklı yüzlerindeki Arapça, Latince, Vizigot dilinden de İPEK YOLU sorumludur. İslami motiflerle dekorasyonu yapılmış bir Hıristiyan haçının güzelliğini de İPEK YOLU’na borçluyuz. İslam ibadethanesine ait cazibeli bir sütun başlığındaki batı medeniyetlerinin desenleri de İPEK YOLU’ndan gelir.

Zaten bir ülkeyi, diğer ülkelerle etkileşim ve ilişkisine bakmadan anlamak mümkün değil diyorsanız en iyi örnek de İPEK YOLU’dur. Tarih derslerinden sıkılarak hatırladığımız Sasanilerin Avrasya ticareti için oynadıkları rol analiz edilseydi belki daha iyi kavrardık İPEK YOLU’nun kıymetini ve Dicle ile Fırat’ın rolünü.

Hindistan'ın üst aristokrasisinin oyunu satranca kadar etkisi var İPEK YOLU’nun; ticaret ile o da yola çıktı, mallar, desenler kadar etkili oldu. Lüks mallarla beraber İslam dünyasından Avrupa'ya yayıldı. Dünyanın en eski satranç setinin ayrıntılarına bakarken kim bilir daha başka neler düşünürüz!

Sergi kuzey ülkelerine ve Rusya’ya olan etkiyi de çarpıcı bir şekilde sunuyor; İPEK YOLU’nda kesişen yollar, Baltık Denizi’ne kadar inip Rusya ve Ukrayna’yı ticarete bağlayan Vikingler. Slav, Fin, Türk ve İskandinav karmasının etkisinde hibrit bir ırk; ‘Rus’ ırkı. Ziyadesiyle çarpıcı.

Efsane olsa dahi Marco Polo’nun spagetti ve dondurmayı İpek Yolu seferinden Avrupa'ya getirdiği uydurma bilgisini de ekleyeyim. Hala yaygın inanış odur.

Başlangıçtan beri ücretsiz girilen dünyanın ilk umumi müzesi, saygın, mütecessis ve hevesli ziyaretçilerini Semerkant’tan Bursa’ya bağlıyor; İPEK YOLU’nun Sergisi için 29 ülkeden sergi malzemesi getirildi, 300 civarında müze malzemesi kullanıldı. Dere-tepe aşıldı, dağlar geçildi, kokular, insanlar, tadlar, çağlar aşılarak çöldeki gemilerle Londra’nın sisli yüzünün altındaki Priene Tapınağı’nı model alan karanlık müze odacıklarına konuldu; itina, merak, heves ve beceri ile…

Bu müzede gerçekleştirilen sergiler ne kadar sıra dışıdır, çekicidir, çarpıcıdır ve öğreticidir. Varırsanız ve gezerseniz ara sıra kutucukların kapağını kaldırıp koklamayı unutmayın. İpek Yolu’nun geçtiği yerlerden kokular da sergi kapsamında…

Bence bu sergi 4 ayrı kolu farklı müzelerde bulunan ve bu sergi için birleştirilen İslami motiflerle yapılmış bir hristiyan haçını görmek için bile gitmeye değer. Üstelik de Halife III. Abdurrahman’ın hristiyan teyzesi Pamplonalı Kraliçe Toda için yaptırdığı bilerek gitmek daha anlamlıdır.